Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE, küresel ekonominin çok zorlandığı bir yılı makro veriler açısından genel olarak başarıyla tamamlıyor. Avrupa ekonomisi çöküş yaşarken, ilk 9 aylık verilere göre Türkiye ekonomisi için yüzde 7’nin üzerinde yıllık büyüme bekleniyor. Kişi başına düşen milli gelirin de son çeyrek için beklenen büyümedeki yavaşlamaya ve kurlardaki yükselişe rağmen 2010’a göre yükseleceği ve 10 bin 500 dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişi yüzde 42 artarak 11.5 milyar doları aşarken, işsizlik oranı da yüzde 8.8’e geriledi. Böylece 1.7 milyondan fazla kişiye iş bulunmuş oldu. 2011’in en çok korkutan gelişmesi ise dış ticaret açığı ve buna bağlı rekor cari açık oldu. Enflasyonda da olumsuz bir tabloyla karşılaştık. Çünkü Merkez Bankası’nın sene başında yüzde 5.5 olarak koyduğu enflasyon hedefi bir kat şaştı. Kasım 2011 itibariyle yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 9.48, ÜFE’de yüzde 13.67 oldu.
9 ayda yüzde 9.6’lık büyüme
Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası yılın üçüncü çeyreğinde beklentileri de aşarak yüzde 8.2 büyüdü. Böylece 9 ayda büyüme yüzde 9.6 oldu. En fazla büyüyen sektörler yüzde 15.8 ile mali aracı kuruluşların faaliyetleri, yüzde 10.6 ile inşaat, yüzde 9.7 ile ulaştırma, depolama ve haberleşme ve yüzde 9.6 ile toptan ve perakende geldi. Türkiye’nin GSYİH’sı bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11.6, ikinci çeyrekte ise yüzde 8.8 büyümüştü. TÜİK ilk çeyrekteki büyüme verisini yüzde 12 olarak yukarı yönlü revize etti. Üçüncü çeyrekteki yüzde 8.2’lik büyüme dünya genelinde ‘ikinci en yüksek büyüme’ olurken, 9 ayda ekonomimizin büyüklüğü cari fiyatlarla 589 milyar doları buldu. Yıl sonunda ise 4 çeyreklik toplamın 796.6 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. 72.6 milyonluk Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin de 10 bin 500 doları bulması bekleniyor.
İhracat iyi, ithalat patladı
2011’de hükümet, sürekli olarak iç piyasadaki canlılığı bastırmaya çalıştı. Bir ara bakanlar ciddi ciddi kriz riskini gündeme getirdi. Amaç tüketimi ve buna bağlı hızlı büyümeyle gelen ithalattaki hızlı çıkışı dizginlemek ve dış ticaret açığını, dolayısıyla cari açığı azaltmaktı. Bu yöndeki çabalar yılın sadece son aylarında etkili olabildi. Yıla bakıldığında ise ithalat patlama yaptı, dış ticarette açık 90 milyar doları aştı. Ocak-Ekim dönemi verilerine göre (ithalat geç açıklandığı için) 10 aylık ihracat 111.3 milyar dolar, ithalat ise 201.5 milyar dolar oldu. Böylece dış ticaret açığı 10 ayda 90.1 milyar doları buldu. ‘Frenlenemeyen’ iç pazardaki tüketim ve hız kesmeyen yatırım eğilimi nedeniyle cari açık Ocak-Ekim 2011’de 65.5 milyar dolara yükseldi. Artış geçen yılın aynı dönemine göre 31.5 milyar dolar oldu.
Doğrudan yabancı sermaye
Türkiye’ye 20 Aralık itibariyle 11.5 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye yatırımı oldu. Yıl sonuna kadar 12.5 milyar doları bulması beklenen doğrudan yabancı sermaye girişi 2010’da 8.8 milyar dolardı. Yıl sonu beklenti rakamı gerçekleşirse 2011’de Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişi, 2010’a göre yüzde 42 civarında yükselmiş olacak.
2012’de yüzde 4 büyürüz, cari açığı resesyonsuz azaltmak istiyoruz
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’de büyümenin büyük ölçüde özel sektör yatırımları ve harcamalarından kaynaklandığını, devletin görevinin zemini güçlendirmek, olduğunu söyledi. Babacan, “Bu sene yüzde 7-8 arası, gelecek sene de, Avrupa’daki bunca olumsuz beklentiye rağmen yüzde 4 civarında bir büyüme olacak. Kuşkusuz, cari açık rakamları da yükselmiştir. Hedefimiz cari açığı resesyona neden olmadan azaltmak” dedi.
1 yılda 136.6 milyar dolar ödememiz var
MERKEZ Bankası verilerine göre, Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku ekim ayı itibariyle 2010 yıl sonuna göre yüzde 14.3 artışla 89.4 milyar dolara yükseldi. Ekim sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç stoku ise, 136.6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Ekim itibariyle bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku da 57.4 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.
Kişi başına gelir 10 bin 761 dolar ama son çeyrekte azalacak
TÜRKİYE’de kişi başına düşen milli gelir ilk 9 aylık verilere ve geriye doğru 1 yıllık hesaplamayla (cari fiyatlarla) 17 bin 21 TL, dolar cinsinden 10 bin 761 dolar olarak gerçekleşti. Son 1 yıllık dönem, 2009 yılının 4. çeyreği ile 2010 yılının 3. çeyreğini kapsayan 4 çeyreklik dönemle karşılaştırıldığında kişi başına milli gelir TL cinsinden 2 bin 636 TL, dolar cinsinden 1239 dolar arttı. Eylül ayı itibariyle son bir yıllık dönemde yıllık GSYH de 1 trilyon 254 milyar 867 milyon TL’ye ulaştı. Son bir yıllık dönemde dolar cinsinden GSYH, 784 milyar 332 milyon dolar olarak gerçekleşirken, kişi başına gelir de 10 bin 761 dolar olarak belirlendi. Ancak, (daha sonra açıklanacak) 2011’in son çeyreğindeki hem büyüme hızında yavaşlama hem de kurlardaki yüksek seyir nedeniyle kişi başına milli gelirin 10 bin 500 dolara doğru gerileyeceği tahmin ediliyor.
Çağlayan: 7.5’i rahat geçeriz cari açık düşüyor
EKONOMİ Bakanı Zafer Çağlayan, dünya genelinde Türkiye’nin yüksek büyüme performansıyla Çin ile yarıştığını belirterek, “9 ayda yüzde 9.6’lık büyüme dünya rekoru. Çünkü Çin’in aynı dönem itibariyle büyümesi yüzde 9.4. 2011 yılı sonu itibariyle de Orta Vadeli Program (OVP) hedefimiz olan yüzde 7.5’lik büyümeyi rahatlıkla geçeriz. Ekim 2011 cari açığımız beklentilerin altında 4 milyar 151 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Eylül ayına göre 2 milyar 225 milyon dolar azalmış durumda. Kasım ve aralık aylarında da düşük kalacağını tahmin ediyoruz. Çalışmalarında son noktaya geldiğimiz yeni teşvik sistemimiz, cari açık mücadelemizde en etkin araçlarımızdan biri olacak.”
Özel sektör yatırımı kamu harcamayı artırdı
TÜİK verilerine göre, yılın 9 ayında devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 10.2 artışla 8.3 milyar TL, kamunun mal ve hizmet alımları yüzde 16.6 artışla 4.3 milyar TL, maaş ve ücret harcamaları yüzde 4 artışla 4 milyar TL, gayri sabit sermaye oluşumu yüzde 25.4 artışla 22 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Özel sektör harcamaları ise 9 ayda yüzde 29.4 artışla 18 milyar 961 milyon TL oldu. 2011’de Türkiye’de en yoksul ile en zengin kesim arasındaki gelir farkı daha önce 8.5 kat iken ise 8 kata geriledi.