Güncelleme Tarihi:
Rekabet Kurulu bugün soruşturma kapsamındaki bankaların sözlü savunmalarını almaya başladı. Savunmalar öncesinde soruşturma heyeti Akbank, Denizbank, Finansbank, Garanti Bankası, Halk Bankası, HSBC, ING Bank, İş Bankası, TEB, Vakıfbank, Yapı Kredi Bankası ve Ziraat Bankası’nın 2007 ve 2011 yılları arasında,
- Mevduata uygulanacak en yüksek faizi,
- Kredi hizmetlerine ilişkin faiz oranlarında yapılacak artışı,
- Kredi kartı ücret ve komisyonlarını birlikte belirleme konusunda uzlaştıkları iddiasında bulundu.
“KAMUNUN PARASINA DÜŞÜK FAİZ VERDİLER”
Ayrıca Halk Bankası, Vakıfbank ve Ziraat Bankası’nın 2011 yılında aralarında belediyeler ve il özel idarelerinin de bulunduğu bazı kamu kurum ve kuruluşlarının mevduatlarını yatıracakları bankayı seçmek için yaptıkları ihalede danışıklı teklif verdiklerini ileri süren heyet tüm bu iddialara ilişkin delilleri de dosyaya ekledi.
FİYAT HAREKETLERİ DE DOĞRULADI!
Soruşturma heyeti sadece delillerle de yetinmedi. Heyet, söz konusu döneme ilişkin fiyat hareketlerini de inceledi ve 12 bankanın rekabeti sınırlayıcı nitelikteki uzlaşmasının uygulamaya da yansıdığı tespitinde bulundu. Rekabetçi piyasa koşullarında gerçekleşmesi beklenen kredi faiz oranları ile kredi kartı ücret ve komisyonlarının da yüksek belirlendiğini tespit ettiğini ileri sürdü.
Yine kamu kuruluşları dahil olmak üzere müşterilerin mevduatlarına, düşük faiz uyguladıklarını iddia eden soruşturma heyeti, bankaları bu eylemleriyle kartel oluşturarak, rekabeti ihlal etmekle suçladı ve bu eylemler dolayısıyla idari para cezası verilmesini istedi.
BAŞKANDAN İLGİNÇ TALEP: HAFİFLETİCİ NEDENLERİ DİKKATE ALIN!
Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın, bugünkü toplantıda Türkiye Bankalar Birliği Başkanı sıfatıyla bir konuşma yaptı. Finansal sektörün herhangi bir sektör, bankaların herhangi bir işletme olmadığını belirten Aydın, “Tüm işlemleri kayıt altındadır ve kamuoyuna karşı şeffaftır. Sistemsel sorumlulukları vardır. Birinin sıkıntıya düşmesi diğerlerinin durumunu da etkileyebilmektedir” dedi. Türkiye’de uluslar arası rekabete en açık ve rekabetin en yoğun olduğu sektörün bankacılık olduğunun altını çizen Aydın, “Borsada işlem gören şirketlerin piyasa değerinin üçte birinden fazlası bankalardır. Bankacılık sektörünün özel durumu ve hassas oluşu, sektörün nitelikleri ile istikrar kaygıları ihlal tespitinde veya yaptırım uygulamasında hafifletici unsur olarak dikkate alınmalıdır. Rekabet ihlalinde yaptırımlarda diğer sektörlere benzer bir tutum içinde olunmasının sadece bankalara değil ekonomiye vereceği olumsuzluklar çok dikkatle değerlendirilmelidir” dedi.
OLACAKSA KİRAZ KADAR OLSUN!
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, herhangi bir kartel oluşumunun içinde yer almadıklarını anlattı. Yine Akbank adına söz alan Ali Cihangir Topkar ise dünyanın en büyük kartel soruşturmasıyla karşı karşıya kaldıklarını, bankacılık sektörünün yaptığı tüm işlemlerde ‘hırsızlıkla’ suçlandığını söyledi.
Uzun savunmasının sonunda ise haksız, orantısız bir ceza verilmesi halinde ekonomik istikrarın bozulma ihtimalinden söz etti. Yurtdışından kredi alımının zorlaşacağını bunun da dar gelirliden yüksek gelirliye bir gelir transferi anlamına geleceği uyarısında bulundu. Kiraz soruşturmasına atıfta bulunarak, “Lütfen vereceğiniz kararda sektörün özelliklerini, ekonomik konjonktürü dikkate alın. Verecekseniz kiraz kadar küçük olsun” dedi.
DENİZBANK'TAN İTİRAZ
Denizbank Temsilcisi Esra İçöz, Rekabet Kurulu'nda yaptığı savunmada, “İki iç yazışma mahiyetindeki e-postadan yola çıkarak kartele üye olunduğu iddia ediliyor. Bir kartel olsaydı çok daha fazla yazışmanın olması gerekir. Bu iki e-posta birbirinden bağımsız ve kartelle de bağlantılı değil. Anlık piyasa gelişmelerinden kaynaklı iki e-posta” dedi.
Denizbank olarak usule yönelik hatalar nedeniyle savunma haklarını tam olarak kullanamadıklarını ifade eden İçöz, şunları kaydetti:
"Denizbank'ın bu kartele taraf olmadığını delilleriyle birlikte ispatlıyoruz. Soruşturma heyeti şu anda bizi hırsızlıkla suçluyor. Kartel en ağır rekabet ihlali olduğu için, bu kadar ağır bir suçlamanın ispat mekanizmaları açısından sağlam bir zemine oturtulması gerekiyor. Kartelin unsurlarının kartele üye olan her banka açısından ortaya konulması gerekiyordu.”
YALNIZCA 3 BELGE FİNANSBANK'LA İLGİLİ
Finansbank Temsilcisi avukat Gönenç Gürkaynak, “Zannedilen kartel Finansbank yönünden yok ve hiç bir zaman olmadı” dedi. Delillerin zorlama olduğunu öne süren Gürkaynak, soruşturma raporunda yer verilen ve ihlale işaret ettiği ileri sürülen 28 belgenin yalnızca 3 tanesinin Finansbank ile ilgili olduğunu söyledi. Gürkaynak, delil ve ispat koşulunun yeterince karşılanmadığını öne sürdü.
İddia konusu kartelin yapısı üzerinde hiçbir değerlendirmede bulunulmadığını savunan Gürkaynak, Finansbank'a ilişkin belgelerin birbirinden kopuk ve konularının ilgisiz olduğunu, her bir belge arasında çok uzun süre bulunduğunu söyledi.
SON DERECE ENDİŞE VERİCİ
HSBC Bank Türkiye Genel Müdürü Martin David Spurling, Rekabet Kurulu'nda yaptığı sözlü savunmada, iddiaların son derece endişe verici olduğunu belirterek, “HSBC, hiçbir zaman herhangi bir centilmenlik anlaşmasında yer almamıştır” dedi.
HSBC'nin söz konusu ücretlerin belirlenmesinde hiçbir zaman herhangi bir centilmenlik anlaşmasında yer almadığını belirten Spurling, “Diğer bankaların genel müdürleriyle mevduat, kredi faizleri ya da kredi kartı ya da hiçbir ürün veya hizmet ücretlerinin bir centilmenlik anlaşması şeklinde tartışıldığı veya üzerinde anlaşıldığı hiçbir toplantıda ne ben ne de benden önce görev alan genel müdür bulunmadık” dedi.
KİRAZ SORUŞTURMASI NEDİR?
İzmir Kemalpaşa İlçesi Vişneli Köyü Muhtarı Rekabet Kurulu’na e-posta yoluyla başvurarak, ihracatçı 17 firmayı kendi aralarında anlaşma yaparak, kiraz alım fiyatını belirlemekle suçlamıştı. Muhtarın bu başvurusu üzerine yapılan inceleme sonucunda Rekabet Kurulu, Temmuz 2007 tarihinde aldığı kararla, 13 firmaya 2005 yılı satışları üzerinden yüzde 1 ila yüzde 5 oranında, toplamda 1 milyon 349 bin lira rekabeti ihlal cezası kesmişti. 4 firma içinse delil yetersizliğinden cezai yaptırım uygulanmamıştı.