Reel sektörü bankalar kurtaracak

Güncelleme Tarihi:

Reel sektörü bankalar kurtaracak
Oluşturulma Tarihi: Nisan 05, 2010 17:20

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin şu anda en önemli sorununun işsizlik ve ekonomik büyüme olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’de ekonomik büyümenin motoru, iç talebin canlandırılması olacaktır. Yeni yatırımları beklemek biraz hayal olur” dedi.

Hisarcıklıoğlu, bankaların kredi stoklarının önemli büyüklüklere ulaştığına dikkat çekerek, “Bankaların elinde krediye dönmeye hazır tam 51 milyar TL likidite var. Önümüzdeki dönemde bankaların elindeki bu 51 milyar TL'lik likidite bizim inşallah büyümemizin motoru olur” diye konuştu. TOBB Başkanı, 2004-2009 arasındaki verilere bakıldığında, Türk sanayisinin ve imalat sanayinin rekabet gücünü kaybetme riski ile karşı karşıya bulunduğuna dikkat çekerek “Türkiye AB ile ABD ile arasındaki mesafeyi korumak için her yıl onlardan en az 3.5-4 kat daha hızlı büyümek zorunda. Türkiye’nin daha fazla büyümeye ihtiyacı var. Bunun için reel sektör kuruluşları daha fazla kar edebilmeli. Kar etmek ayıp ve günah olmamalı. Kar etmeyeni eleştirelim” dedi.

“KALİTELİ DEMOKRASİ VE GÜÇLÜ EKONOMİ AYRILMAZ İKİLİDİR”

Hisarcıklıoğlu, TOBB ile Ekonomi Gazetecileri Derneği(EGD) tarafından Kartepe'de düzenlenen Kartepe Ekonomi Zirvesi'nde güncel ekonomik konuların yanı sıra Anayasa tartışmaları üzerinde de değerlendirmeler yaptı. Hisarcıklıoğlu, mevcut Anayasa’nın 1980’lerin koşullarında hazırlandığını ve bugünün ekonomik özgürlükleri ve bireysel özgürleri açısından cevap veremez halde bulunduğunu ifade ederek, "Biz tümüyle yeni bir Anayasa’nın yapılmasından yanayız. Anayasa’nın uzlaşma ile değiştirilmesini ve yeni bir Anayasa’nın uzlaşma ile hazırlanmasını istiyoruz. Umarız Anayasa değişiklikleri konusunda bir uzlaşma sağlanır. Yeni bir anayasa, siyasi partiler ve seçim yasası, hukuk, yargı mevzuat reformlarını hızlı yapıyor olmamız lazım. Türkiye'nin gündeminde, tartışması ve ortak akılla kamplaşmadan çözmesi gereken işler bunlar" dedi. TOBB Başkanı, yüksek oranlı ve istikrarlı bir ekonomik büyüme için, güçlü bir demokrasi ve güçlü ekonominin olmazsa olmaz şart olduğunu belirterek, “Kaliteli demokrasi için güçlü ekonomik şarttır. Bu ikisi ayrılmaz bir ikilidir” görüşünü savundu.

"İŞSİZLİK TÜRKİYE'NİN BİRİNCİ GÜNDEM MADDESİ OLMALI"

Yapılan tüm anketlerin ve toplumdaki ağırlıklı görüşün işsizliği birinci sırada gösterdiğini, ancak bu konunun çok fazla konuşulmadığı için çözüm de üretilmediğini belirten Hisarcıklıoğlu, “İşsizlik milletin canının en çok yandığı yer. İşsizliğin yukarı doğru çıktığını ve yapısal bir sorun haline dönüştüğünü görüyoruz. Bu geleceğimiz açısından çok önemli. Çünkü Türkiye'de bugün 5,6 milyon kişi işsiz, yani her altı kişiden biri işsiz. Her evde bir kişinin işsiz olduğunu düşünürsek demek ki her hanede bir kişinin yüzü gülmüyor. Türkiye'nin en öncelikli birinci meselesi, odaklanması gereken iş bu 5,6 milyon kişinin yanı sıra her yıl istihdama yeni giren 700 bin kişiye nasıl iş bulacağı. Gelecek yıllar içinde her yıl 1 milyon kişi istihdam talebiyle ortaya çıkacak. Bu nedenle artık gündemin birinci sırasına işsizlik yerleşmeli” diye konuştu.

“İŞADAMI KENDİ ÇOCUĞUNA İŞ ARIYOR”

İşsizliğin etkilerini örneklerle anlatan Hisarcıklıoğlu “Beni en çok kahreden, bir iş adamının bana çocuğu için iş talebinde bulunmasıdır. Bir iş adamı çocuğuna iş istemez. Herkes, çocuğunun kendi işini devam ettirmesini ister. Eğer çocuğu için iş istiyorsa orada bir güven sorunu var demektir. İşte bizim hep beraber muhakkak bu tabloya eğiliyor olmamız lazım" dedi.

TOBB Başkanı, eğitim ile işsizlik arasındaki ilişkiyi değerlendirirken de, işsizlikte, lise ve meslek lisesi mezunlarının yüzde 16,9'unun, yüksek öğretim mezunlarının ise yüzde 12,1'inin işsiz olduğuna dikkat çekerek, “Eğitim sistemimizde bir problemin var olduğunun en somut göstergesi bu. Bütün dünyada meslek lisesinde okuyanların toplama oranı yüzde 65, bizde ise bu oran yüzde 35. Her taraf mesleksiz işsizlerle dolu. Günümün yarısı işsizlere nasıl iş bulunacağına dair görüşmelerle geçiyor. Bakanlar, milletvekilleri dahil olmak üzere herkes birilerine iş arıyor” diye konuştu.

“TÜRKİYE KRİZDEN BÜTÜNÜYLE ETKİLENMEDİ, EKONOMİDE CANLANMA BAŞLADI”

2007’den itibaren ekonomik büyümenin yaşanan iç tartışmalar nedeniyle kesintiye uğradığını belirten TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Siyasi kavgalar bizim işin bereketini kaçırdı. Huzur olmadan ticaret olmaz, ticaret olmadan zenginlik olmaz. Bizim ticaretin de, ekonominin de baş ihtiyacı huzur. Kültürümüzde çok güzel bir söz, 'birlikte rahmet ve bereket, ayrılıkta azap vardır', biz maalesef ayrılık tarafına gittik ve hep beraber de işin bereketini kaçırdık” yorumunu yaptı.

Türkiye’nin krizden bütün olarak etkilenmediğini, belirli illerin krizden daha fazla etkilenirken, bazı bölgelerin krize karşı daha olumlu tepki verdiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

“Bursa, Kocaeli, Eskişehir gibi sanayide marka olmuş illerimiz maalesef krizden daha fazla etkilendiler. Üretim ve ihracat bu illerde aşağı gitti. Antakya, Diyarbakır gibi illerde ise üretim de ihracat da yukarı gidiyor. İşsizlik azalıyor. Sektörler için de durum aynı, otomotiv, tekstil, mobilya fazla etkilenirken, kimya sektörü olumlu tablo ortaya çıkardı. Türkiye bu anlamda krizin varlığını bütün olarak hissetmedi. Tarımsal nüfusun ve memur kesiminin ağırlıkla olduğu illerde de örneğin Orta Anadolu’da da kriz fazla hissedilmedi. Çünkü memurlarımız maaşlarını almaya devam ettiler. Tarımla uğraşanlar için de 2009 bereketli bir yıl oldu, ürün fazla oldu. Köylünün cebine fazla para girdi.”

Krizin etkilerinin geçmeye başladığını vurgulayan Rifat Hisarcıklıoğlu, 2009’un son çeyreğinde özel tüketimde yüzde 3,3'lük artış olduğunu, kamu tüketiminin büyümeye yüzde 2,3'lük katkı sağladığını belirtirken, yatırımlarda ise yüzde 1.1’lik azalma olduğunu ve yılın çeyreğinde büyüme oranının da yüzde 6 olarak gerçekleştiğini söyledi.

“İHRACAT ARTIŞINI DEĞİL, ARTIK İTHALATTAKİ ARTIŞI KONUŞMAK GEREK”

Kamunun yeni dönemde tüketimini devam ettirmesinin ve büyümeye katkısını sürdürmesinin güç olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, ekonomik canlanmanın yine özel tüketimi, stokları ve iç talebi arttırmaktan geçtiğini belirterek, “2010’da büyümenin ana arteri ve itici gücü iç tüketim ve stokların artışı olacaktır” dedi. Türkiye’de sürekli olarak ihracat artışından söz edildiğini, esas önemli konunun ithalattaki artış olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:

“Vergi gelirlerine bakarsak iç piyasanın canlandığı görülüyor. KDV’de yüzde 22 artış olurken, ÖTV’de de yüzde 38’lik artış gerçekleşti. Ancak burada kötü haber ithalattan alınan KDV’nin de yüzde 68 gibi çok yüksek bir oranda artış göstermesi. Bütçe gelirleri açısından tabi ki bu gelir artışı iyi haber. Ancak konuya ithalat yönünden bakılınca geleceğimiz için çok kötü bir haber. İhracatın ithalatı karşılama performansını kimse pek irdelemiyor. İhracatı konuşuyoruz ama ithalattaki bu artışları nedense konuşmuyoruz. Dış ticaretimiz açısından ithalattaki bu artış yapısal bir sorun haline dönüşüyor.”

“VERGİ VE PRİM BORÇLARI YENİDEN YAPILANDIRILMALI”

Hisarcıklıoğlu, konuşmasında reel sektörün şu anda en büyük sorunlardan birinin de yaklaşık 90 milyar TL’ye ulaşan vergi ve prim borçları olduğunu hatırlatarak, bu kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu “ Kamu alacaklarında gecikme faizi enflasyon ve hazine faizinin çok üzerinde. Bu dünyanın neresinde görülmüş bir uygulama. Hazine Bonosu faizleri yüzde 9. Gecikme faizi oranları ise yüzde 25-30’a çıkıyor. Bu oranların mutlaka düşürülmesi lazım. Burada bir aftan söz etmiyoruz, Anapara değil, faizlerle ilgili bir yapılandırmadan söz ediyoruz” görüşünü ifade etti. Hisarcıklıoğlu, vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılması konusunda, devletin istihdam artırıcı destekler verdiğini, ancak devlete borcun olmaması şartının arandığına dikkat çekerek “Şimdi bunların devlete borcu var, ama öbür taraftan da özellikle istihdam üzerindeki yükler açısından devlete çok önemli katkıları var. Özellikle bu devrede defosuz hale getirmek lazım ki onlara katkı sağlamaya ve finans noktasında destek olmaya devam edilebilsin. Bu nedenle faiz ve pirimde yeniden yapılandırılma bir ihtiyaç” dedi.

KAMU BANKALARI ÖVGÜYE DEĞER

Konuşmasında, özel bankaların reel sektöre kredi açma konusundaki yaklaşımlarını eleştiren Hisarcıklıoğlu, en büyük küçülmenin de ekonominin en fazla ihtiyaç duyduğu KOBİ kredilerinde olduğunu belirterek, KOBİ kredilerinin 2009’da yüzde 5 düştüğünü, mikro KOBİ'lerde ise bu düşüşün yüzde 16'lara kadar ulaştığını söyledi.

Hisarcıklıoğlu, zor zamanlarda reel sektörün desteklenmesi konusunda izledikleri yaklaşım nedeniyle kamu bankalarını överek şunları ifade etti:

“Kriz devresinde yaklaşık 82 kez hükümetle, bürokratlarla bir araya geldim, krizin aşılması noktasında ne gibi tedbirler alınabilir diye. Burada bir kişiye teşekkür etmek istiyorum. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin var ya, yapılan işleri devrim niteliğinde ama maalesef çok gündeme gelmedi. Bence yılın bürokratı kim derseniz, Tevfik Bilgin'dir. Bu devrede en çok aktif davranan kişi o oldu. Halk Bankası ve Ziraat Bankası genel müdürlerimiz bunlara çok teşekkür ediyorum. Halk Bankası ve Ziraat Bankası, KOBİ kredilerine devam etmiştir. Kamu bankaları kredilere devam ettiği için aktif karlılıkları da özel bankalardan daha fazla oldu.'Özel bankalara burada çağrıda bulunuyorum. Ellerinde para da var. Eğer kredi verirlerse onların da aktif karlılıkları artacaktır.”

"GÖMLEĞİM TOZ PEMBE, BEN DE 2010’ A UMUTLA BAKIYORUM”

Kartepe Ekonomi Zirvesi'nde medya mensuplarının sorularını da yanıtlayan Hisarcıklıoğlu, bir gazetecinin, “Gömleğiniz toz pembe bir renk taşıyor ama konuşmalarınız pek öyle değil. 2010'a nasıl bakıyorsunuz” sorusuna şu karşılığı verdi:

“Konuşmam da pembe, 'ben gelecekten umutluyum' diyorum. 2010'a umutlu bakıyorum. Kesinlikle hiçbir zaman hayatımın hiçbir devresinde umutsuz olmadım. 2010'un başlangıcındaki verilere baktığınız zaman müthiş umut verici rakamlar var. Bunun desteklenmesine ihtiyaç var diye öyle söyledim, sakın umutsuzluk falan çıkmasın. 2010'a ilişkin verdiğimiz rakamlara göre önümüz açılıyor ama yapılması gerekenler var, onu söylüyorum. Yani iyi olacak, iyi olacak ama yapılması gerekenler yapılırsa çok daha iyi olacak. Hiç negatif olmadım, hep umutluyum ben. Nelere dikkat edilmesi gerektiğini koydum ortaya, bunları siyasi mülahazayla yapmadım”

Erken seçim tartışmalarına ilişkin olarak da Hisarcıklıoğlu, “'Başbakan Müsiad’daki konuşmasında ‘erken seçim yok' dedi. 337 milletvekili var. Erken seçim yok dediyse, yok diyeceğiz” yorumunu yaptı.

“TÜRKİYE TİCARET YOLLARININ ÜZERİNDE OTURUYOR, ROLÜNÜ İYİ OYNAMALI”

Türkiye’nin yatırım yapılabilirlik açısından öneminin her geçen gün daha da arttığını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, bu konudaki soruları yanıtlarken şunları söyledi:

“Fransız Ekonomi Bakanının, bir Japon iş adamına '1 milyar doların olsa hangi ülkelere yatırım yaparsın' diye sorduğunda, Japon iş adamının '500 milyon dolarıyla Brezilya'ya enerji üzerine, 500 milyon dolarıyla da Türkiye'ye lojistik üzerine yatırım yaparım' dediğini duyduk. Türkiye’nin giderek artan önemini anlamak açısından bu konuşma bile çok önemli bir ipucu.'Türkiye'nin geleceğinin hangi noktada olduğunu düşünün diye söylüyorum bunları. Türkiye önümüzdeki dönemde dünyanın bu bölgedeki lojistik ana arteri olacak. Dünya üretiminin yüzde 51’i Türkiye'nin doğusunda olmaya başladı. Tüketim de Türkiye'nin batısında. Türkiye eğer rolünü iyi oynarsa tarihi İpek Yolu'nun canlandırılması dahil olmak üzere, eğer tüm bu rolleri oynayabilirse Türkiye’nin önemi daha da artacaktır. Türkiye ticaret yollarının üzerinde oturuyor. Bu konumuyla dünyanın lojistik ana merkezlerinin ticaretinin ana toplardamarı ve atardamarının olduğu yer Türkiye olacak. Ama rolümüzü iyi oynamamız lazım. Ticaret yolları üzerinde iseniz aynı zamanda huzur içinde olursunuz, çünkü hiç kimse buradaki huzuru bozmak istemez, mal akışında aksaklıklar olur diye. Bu şekilde zenginlik size daha fazla bulaşır.”

"SAVARONA NEDEN ELDEN ÇIKARILIYOR, MANTIĞINI ANLAMIŞ DEĞİLİM"

Savarona ile ilgili soruları da yanıtlayan Rifat Hisarcıklıoğlu, Savarona'nın Atatürk'ün mirasını taşıdığını, bu özelliği yanı sıra Türkiye'yi ziyaret eden devlet adamlarını ağırlamak için böyle bir yatın korunabileceğini belirtirken, bu konuda TOBB’un bir satın almaya gidip gitmeyeceği konusunda net bir yanıt vermedi. Konunun TOBB Yönetim Kurulu’nda bir karara bağlanabileceğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, Savarona ile ilgili sorular konusunda şu değerlendirmeyi yaptı:

“Savarona niye elden çıkarılmaya çalışılıyor ya da niye kiralanıyor bunun mantığını anlamış değilim. Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışır nitelikte bir yat. Savarona yatı Atatürk'ün yatı olmasa da böyle bir yat devlet için ihtiyaç, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın bu şekilde yabancı misafirlerini ağırlaması için. Ama, konu bu yatın işletilmesi ve karlı işletilmesi konusuna gelince biz bu konuda başarılı olamayız. Bir karar vermek için en az 10 yere sormamız gerekiyor. Mevcut işletmecisi Kahraman Sadıkoğlu kar edemedikten sonra bizim TOBB olarak kar edebilmemiz mümkün değil. Devletimizin böyle bir şeye ihtiyacı varsa biz üzerimize düşeni, sadece biz değil öteki kurumlar da yapar. Konuyu Yönetim Kurulu’nda değerlendirdikten bir karar vereceğiz.”

Toplantıda bir gazetecinin 'TOBB'un Başbakan'a helikopter aldığı' yönündeki sorusu üzerine de Hisarcıklıoğlu, İçişleri Bakanlığı'nın böyle bir helikoptere ihtiyacı olduğunu belirterek ve şartlarınız müsaitse alın dediğini aktararak, "Sonuçta her şeyimiz devlet. Bu helikopteri biz devletimize aldık, şahsa almadık. Savarona ile ilgili böyle bir talep gelirse o zaman başka noktadan bakarız. Yine bunu yönetim kurulunda değerlendireceğiz" dedi.

“AVM’LERDE KURAL YOK, GIDA SANAYİMİZİ KAYBETMEK ÜZEREYİZ”

AVM’lerin, Pazar günü kapatılması yönündeki tartışmaları da değerlendiren Rifat Hisarcıklıoğlu, bu konuda henüz alınmış bir karar bulunmadığını hatırlatarak, perakende sektöründe şu anda en önemli sorunun kuralsızlık olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, “Hem sanayiciyim hem de perakende sektöründe iki alışveriş merkezi olan birisi olarak söylüyorum, müthiş bir kuralsızlık var. Kuralsızlığın olduğu yerde vahşi kapitalizm devreye girer” dedi. AVM’lerde yaşanan kuralsızlığa değinirken Hisarcıklıoğlu “365 gün indirim olur mu, Zararına satış ve sezon sonu indirimi uygulamalarının da hiçbir anlamı kalmadı. 365 gün indirimin anlamı nedir, yanındaki komşuyu yok etmek demektir. Bugün kendi markasıyla gıdaya dayalı üreten yapan sanayiler büyük risk altında. Çünkü bu markalar artık zincir mağazaların kendi markaları için üretim yapar hale geldiler. Gıda sanayimiz taşeron haline getirildi. Yakın zamanda bu zincir mağazalar bu ürünleri ithalat yoluyla da Türkiye’ye getirmeye başlarlar. Gıda sanayimizi yavaş yavaş kaybetmek üzereyiz” görüşünü ifade etti. AVM’lerle ve perakende sektörünün düzenlenmesiyle ilgili taslak üzerinde 2004'ten bu yana ortak olarak çalıştıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Bu yasama döneminde bu kanunun çıkmasını biz de istiyoruz” dedi.

“MESLEK LİSELERİNİ CAZİP KILMAK GEREKİYOR”

TOBB Başkanı Hicarcıklıoğlu, meslek liselerinin çekici hale getirilmesi gerektiğini belirterek bu konuda şu görüşleri ifade etti:

“Meslek liseleri, içeriği aynı kaldıktan sonra sayısı artsa ne olur, çocukların önünü kapatmışsın. Sen meslek lisesine gidersen en üst tepeye çıkabilirsin diye önünü açmak lazım. Müfredatın yenileştirilmesi, içeriğinin günümüzün şartlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bilgisayar kullanmaya, İngilizceye ihtiyaç var. Peki biz bunu veriyor muyuz, vermiyoruz. İstediğin kadar meslek lisesi aç, neye yetecek. Tablo onu gösteriyor. İki şey çok önemli, meslek lisesinde okuyan çocukların geleceğinin önünü açmak lazım, müfredatını da günün şartlarına göre yeniden yapılandırıyor olmamız lazım.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!