Güncelleme Tarihi:
Demet Sabancı Çetindoğan kimdir?
Hacı Sabancı’nın kızı olan Demet Sabancı eğitimini Richmond College’da tamamladıktan sonra yirmi yıl Sabancı Holding’de çalıştı. Sabancı Holding’ten ayrıldıktan sonra eşi Cengiz Çetindoğan’la DEMSA’yı kurdu.100’ün üzerinde mağazası olan grup çatısı altında ünlü İngiliz devi Harvey Nicholas ve kendi perakende markaları Brandroom ve çok sayıda markanın temsilciliği var. DEMSA’nın turizm yatırımları arasında St. Regis ve Pera Palas Otelelleri de bulunuyor. Demet Sabancı aynı zamanda MEDİASA Yayıncılık A.Ş’nin de kurucusu. 2006 yılında kurduğu, kök hücre araştırmaları yapan ONKİM’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı, 2008’de kurulan uluslararası deniz taşımacılığı şirketi Densa Deniz Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği’ni de üstlenen Demet Sabancı Çetindoğan’ın3 de çocuğu var.
-------------------------------------
DEMET Sabancı Çetindoğan Sabancı ailesinin 3’üncü kuşak temsilcilerinden. DEMSA Holding’in kurucusu. DEMSA 2000 yılında DEMET Sabancı Çetindoğan ve Cengiz Çetindoğan tarafından kuruldu, perakende, turizm, medya alanında faaliyet gösteriyor. İlk olarak Mothercare markasının Türkiye temsilciliğini alan grup, daha sonraki yıllarda Laura Asley, Guess, Donna Karan, Salvatore Ferragamo, Ferre, Tom Ford, Michael Kors, Alexander Mcqueen gibi dünyaca ünlü markaların Türkiye temsilciliğini üstlendi, İngiliz lüks perakende zinciri Harvey Nicholas’ı Türkiye’ye getirdi. Bu yıl açılışı ertelenen Emaar projesinde yer alacak olan Fransız lüks zincir La Fayatte’yi de DEMSA Türkiye’ye getiriyor. Holding’in çatısı altında Pera Palas ve St. Regis otelleri de var. Demet Sabancı’nın ağabeyi Ömer Sabancı ile ortak denizcilik işi ve babasını kaybettikten sonra kurduğu sağlık yatırımı kök hücre teknolojileri şirketi Onkim de var. Demet Sabancı sivil toplum örgütlerinde de çok aktif olan bir iş kadını. Yüklendiği en önemli misyon da Türkiye’nin tanıtımı. Dünyaca ünlü isimleri evinde verdiği davetlerde ağırlayan Demet Sabancı son dönemde de bu konuda çabalarını yoğunlaştırdı. Demet Sabancı 25 Ekim’de de Paris’te T-ONE Derneğiyle Türkiye’yi anlatacak. Paris seyahati öncesinde Demet Sabancı ile St. Regis Oteli’nde buluştuk.
SEFERBERLİK YILI
- Türkiye’nin 15 Temmuz’dan sonra yurtdışındaki algısını değiştirmeye ihtiyacı var. Siz uzun zamandan beri Türkiye’nin tanıtımı için bir çaba içindesiniz. Son dönemde neler yapıyorsunuz?
- Ne yapılsa az gelir. İçine itildiğimiz durumu herkes kendi alanında dünyaya anlatmalı. Ben şahsen hem çalıştığım derneklerle hem de şirketlerimizle bu süreçte maksimum gayret göstermeye çalışıyorum. Biz Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) olarak New York’ta 22 Eylül’de ‘Büyüyen Türkiye, Gelişen Demokrasi’ başlıklı bir konferans gerçekleştirdik. Amerikan iş ve basın dünyasına yönelik organizasyondu. T-ONE Derneğimiz olarak ise 25 Ekim de Paris Unesco’da ve 2 metropol şehrinde daha etkinliğimiz olacak. 2-4 Kasım arasında Harvard Business School’da toplantıya katılacağım. Orada da Türkiye’yi anlatacağım. Bu yıl seferberlik yılı. Nerede nasıl bir temasımız varsa bunun için çalışmalıyız. Devletimizle birlikte bu çabaları göstermek daha önemli oluyor.
Neyi amaçlıyor bu etkinlik?
- 25 Ekim aslında Unesco’nun temmuzda İstanbul’da yarım kalan toplantısının devamı. Darbe yüzünden yapılamamıştı. Hatta toplantı için gelenlerle o cuma gecesi otelimizde yemek yiyorduk. Cumartesi de toplantı yapılacaktı. Ancak konuklar o gece yaşananlardan sonra İstanbul’da kalmak istemediler. Şimdi toplantı Paris’te yapılıyor. Biz orada İstanbul’u anlatıp, onları yine İstanbul’a davet edeceğiz. 5 Ekim’de de Londra’da Demsa Group olarak Türk modacılarımızla beraber lansmanımız oldu. Politikacılar, futbolcular, sanatçılar, iş dünyası temsilcileri gelmişti. Uluslararası bilinen Harvey Nichols’ta hem Türk modacılarımız sergisi hem de Türkiye’nin imajı açısından iyi olacağını düşündük. Bize bu süreçte en büyük darbeyi büyükelçilik yazıları vuruyor...
GÜVENSİZ GÖRÜYORLAR
Gelmek isteyenler de o mesajlar yüzünden son dakikada iptal ediyor değil mi?
- Maalesef... Pera Palas Otelimiz’in genel müdürüne bir büyükelçilikten ‘Bir dönem bu bölgenin güvenlikli olmamasından dolayı konuklarımızı otelinize göndermeyeceğiz’ yazısı geldi. İstanbul’a gelseler bile o bölgeyi güvensiz görüyorlar. Ama neresi güvenli ki? Brüksel’deydi arkadaşlarımız, her yerde güvenlik önlemleri... Paris’te de Nice’te de saldırılar oldu. Bu psikolojik bir savaş aynı zamanda. Büyükelçilikten gelen mesajlar çok etkili oluyor, Türkiye’ye gelecek kişiler bu mesajlardan çok etkileniyor.
Son yaptığınız temaslarda hem kişisel hem de STK’larla neler sizi zorladı?
- Yanlış bilgilendirmeyi aşabilirsiniz. Ön yargıları kırabilirsiniz. Uzun zamanda oluşmuş kötü algıları bile değiştirebilirsiniz. Ama birisi, bir kurum ya da bir devlet sizin için kötü bir niyete sahipse bunu bireysel olarak aşmak mümkün değil. Sanırım küresel bir güç mücadelesi yaşanıyor ve Suriye bunun için sadece bir gerekçe. Yeni sınırlar çizmek, yeni ittifaklar kurmak, yeni iktidar alanları tarif edilmek istenirken sizin bütün bu konteksten bağımsız olarak bir şey yapmanız mümkün değil. Türkiye’nin güçlü durması lazım. Ekonomisiyle güçlü durması lazım, hukukuyla güçlü durması lazım, ama her şeyden önemlisi toplumsal barışıyla güçlü durması lazım. Bu birliktelik görüntüsünün çatladığı noktadan su sızdığında artık çok geç olur. İnsanımızın bu küresel aksiyonu iyi okuması iyi organize olması lazım. Hükümet ise psikolojik kopuşa neden olabilecek hareketlerden kaçınmalı. Hassas ve kırılgan bir toplumsal zemin üzerinde hareket ettiğimizi kabul etmeliyiz. Bana göre dışarıda yapılacak her türlü çalışma önemli ama asıl çabayı vatandaşlarımızın birlik ve beraberliği için göstermeliyiz. Bu psikolojik bir savaş. Herkes adımını doğru atmalı. Rakip değil ekip olma zamanı.
GÜNEY KORELİLER TÜRKİYE’DEN ÇIKIYOR
Temsilciliğini yaptırdığınız markalardan artık Türkiye’de olmak istemiyoruz diyenler var mı?
- Yabancı ortaklarımızla sıkıntılı süreç yaşıyoruz. Ve çözemediğimiz, aşamadığımız çok sorun var. Markalardan değil ama TV işi yaptığımız Güney Koreli ortaklarımız CJ yatırımlarını gözden geçirmek istediklerini hatta yatırımlarını çekmek istediklerini ilettiler. Her şeyin daha iyi olacağına ikna etmeye çalışıyoruz inanın. Ama zor görünüyor.
Koreli şirket alanında Asya’da birinciydi değil mi?
- Evet maalesef güçlü bir şirket, farklı ülkelerde kanalları var, TV kanalı üzerinden satışta uzmanlar. Ancak şu anda Türkiye’deki ortamı uygun görmüyorlar. denetim dışı çok farklı ürünler satanlar var.
HEM OTELLER BOŞALDI HEM FİYATLAR DÜŞTÜ
St Regis ve Pera Palas gibi İstanbul’un en iyi otellerine sahipsiniz…Otellerinizin doluluk oranı ne durumda?
- Yüzde 50 gibi bir düşüş var. Şehirde doluluklar düştüğü gibi destinasyonu cazip hale getirmek ve gelen az sayıda işi alabilmek için de oteller fiyat kırdıklarından dolayı ortalama satış fiyatları da geçen senenin yarısına düştü. 2016’da yaşanan terör olayları yaşanmaz ve Güney sınırımızdaki hareketlilik sona ererse 2017 yılının 3’üncü çeyreğinden itibaren iyileşme bekliyoruz.
KÖK HÜCRE TEKNOLOJİLERİ İYİ GİDİYOR
Sağlık alanında çok önemli bir yatırım yaptınız. Kök Hücre yatırımın nasıl gidiyor?
Ankara’da Health Sumex Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı’ndaydım konuşmacı olarak... Aslına bakarsanız her işin başı gerçekten sağlık. Grubumuzun bünyesinde bulunan Onkim Kök Hücre Teknolojileri iyi gidiyor. Onkim Kök Hücre Teknolojileri, Sağlık turizminin Kök Hücre Üretim Merkezi ayağını oluşturuyor. Merkezimizde, Kordon Kanı Bankacılığı, Göbek Kordonu Saklanması, Göbek Kordonundan Mezenkimal Kök Hücre Üretimi, Fibroblast Üretimi ve Stromal Vasküler Fraksiyon Üretimi yapılıyor. Biliyorsunuz kök hücre hayat kurtarıyor. Üretilen kök hücreler çeşitli kanser tedavilerinde, doku reddinin tedavisinde, nörodejeneratif hastalıklarda, diyabet hastalığında, ortopedi, hematoloji, plastik cerrahi ve dermatoloji gibi alanlarda kullanılıyor. Yakın gelecekte ne derece önemli bir girişim olduğu daha iyi anlaşılacak diye düşünüyorum.
PERAKENDEDEKİ KAN KAYBI PARİS’TE DE YAŞANIYOR
2016 yazı perakande sektöründe de iyi geçmedi. Markalarınız nasıl etkilendi?
- Biz de olumsuz etkilendik. DEMSA perakendede AVM’lerdeki satışlarımız turizmde otellerimiz ve acentamız çok olumsuzluklar yaşıyorlar. Ama İstanbul’dan sonra belki de Avrupa’nın en çok terör saldırısı yaşanan kenti Paris. Paris de bir moda kenti ve turizmin bir numaralı merkezi. Şu an onlarda kan kaybı yaşıyor.
Yabancı ortaklarınıza Türkiye’deki durumu nasıl anlatıyorsunuz?
- Anlamak isteyen zaten anlıyor. Ama eğer kafasının arkasında bir başka düşünce varsa yapacak bir şey kalmıyor. Avrupa basınının yarattığı havaya göre çok daha iyimser bir tablo görüyorum. Türkiye’yi bir terör ülkesi olarak görmek, yatırım yapılamaz olarak değerlendirmek için gerçekten kötü niyetli olmanız lazım. Mesele tek başına darbe girişimi ve onun sonuçları ile sınırlı değil. Türkiye’nin potansiyelini görmemek için kör olmak gerekir. Bu bir süreç bana göre. Giderek sıkışan bir uluslararası siyaset bir noktada maksimum çıkar noktasında ısıttığı siyaseti soğutmaya başlayacak. İşte o güne kadar Türkiye’nin bir ve bütün kalmayı başarması lazım. Dünyanın her yerinde ciddi sorunlar var. Bütün bunların içinde birisi kalkıp Türkiye’de sorun var deyince ister istemez sinirleniyorsunuz.