Polonez beyaz ete giriyor

Güncelleme Tarihi:

Polonez beyaz ete giriyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 12, 2010 14:54

Yıllardır kırmızı et sektöründe faaliyet gösteren Polonez beyaz et pazarına giriyor. Yüzde 100 dana konseptine sadık kaldıklarını belirten Polonez Pazarlama Direktörü Andaç Günsoy, Polonez’in kırmızı etteki kalitesini beyaz et ürünlerinde de aynen koruyacaklarını kaydetti.

Polonez olarak kaliteden ödün vermediklerini ve yüzde 100 dana eti konseptine her zaman sadık kaldıklarını ifade eden Pazarlama Direktörü Günsoy, “2010 ile birlikte yeni açılımlarımız olacak. Mevcut ürün portföyümüzün yanı sıra işlenmiş beyaz et ürünlerine de girme hazırlığı içindeyiz. Bu ürünler dana-piliç ve dana-hindi karışımı şeklinde ürünler olacak. Burada Polonez’in yanı sıra ikinci bir marka ile pazara girmeyi düşünüyoruz. Polonez’in kırmızı etteki kalitesini beyaz et ürünlerinde de aynen koruyacağız. Bu karışımlarda dana eti yüzde 60-70 oranlarının altında kalmayacak” dedi.

Günsoy, 2010’nun et ürünleri piyasası için soru işaretleri ile dolu bir yıl olacağına işaret ederek, “Agresif bir büyüme yaklaşımı içinde değiliz. 2010 için dengeli ve kontrollü bir büyüme öngörüyoruz. Kırmızı et ürünlerinde mevcudu korurken, beyaz ette yeni bir marka ile tüketicinin karşısına çıkacağız ve zincir mağazalara yönelik özel markalı ürünlerde de (private label) daha fazla yoğunlaşacağız. Bir anlamda 2010’da üçlü bir strateji ile gideceğiz” diye konuştu.

Polonez markalı et ürünlerini üreten Trakya Et ve Süt Ürünleri A.Ş et fiyatlarındaki yüksek artışın piyasada yaptığı olumsuz etkilere rağmen 2009 yılını yaklaşık yüzde 25’lik bir ciro artışı sağladı. Polonez yüzde 50’ye yakın bölümü sucuk olmak üzere 2009’da 6 bin tonluk bir üretim gerçekleştirirken, toplam kapasitesi kullanımı da yüzde 90’lar düzeyinde gerçekleşti. Polonez, kırmızı et ürünlerinin yanı sıra 2010’da beyaz et karışımı ürünlerin de üretimine geçerek yeni bir marka ile pazara gireceğini açıkladı.

“AGRESİF DEĞİL, DENGELİ VE KONTROLLÜ BÜYÜME HEDEFLİYORUZ”

Polonez’in hedeflerini değerlendiren Pazarlama Direktörü Andaç Günsoy, 2010’nun et ürünleri piyasası için soru işaretleri ile dolu bir yıl olacağına işaret ederek şöyle dedi :

“Biz Polonez olarak maliyetlerimizi daha iyi kontrol ederek, et fiyatlarındaki artışları tüketiciye mümkün olduğunca az yansıtmaya çalışacağız.Agresif bir büyüme yaklaşımı içinde değiliz. 2010 için dengeli ve kontrollü bir büyüme öngörüyoruz. Kırmızı et ürünlerinde mevcudu korurken, beyaz ette yeni bir marka ile tüketicinin karşısına çıkacağız ve zincir mağazalara yönelik özel markalı ürünlerde de (private label) daha fazla yoğunlaşacağız. Bir anlamda 2010’da üçlü bir strateji ile gideceğiz ve beyaz et ile yaratacağımız sinerji sayesinde bu alanlarda pazar payımızı ve rekabet gücümüzü de artıracağız.”.

1986’da kurulan Polonez’in esas büyüme sürecinin 1990’ların ortalarında başladığını ifade eden Andaç Günsoy, “2000’li yıllarla birlikte marka bilinirliği ve algısı arttıkça da Polonez’in pazardaki gücü de önemli bir noktaya geldi. 2008 dahil hemen her yıl ciromuz yüzde 35-40 oranında artış gösterdi. Bugün et ürünleri sektöründe çok büyük üreticiler var. Ve pazara sürekli yeni giren markalar da oluyor. Dolayısıyla pazarda ciddi bir rekabet var. Biz de rekabetçi olmak durumundayız. Sucukta 2008’de pazar lideriydik ve 2009’da bu liderliğimiz sürüyor. Salamda da Polonez Macar salam tüketicilerin birinci tercihi durumunda. Polonez bugün sektörün en önemli beş oyuncusundan biri durumunda ” dedi.

“BEYAZ ET GRUBUNA DA GİRECEĞİZ”

Polonez olarak kaliteden ödün vermediklerini ve yüzde 100 dana eti konseptine her zaman sadık kaldıklarını ifade eden Günsoy , “2010 ile birlikte yeni açılımlarımız olacak. Mevcut ürün portföyümüzün yanı sıra işlenmiş beyaz et ürünlerine de girme hazırlığı içindeyiz. Bu ürünler dana-piliç ve dana-hindi karışımı şeklinde ürünler olacak. Burada Polonez’in yanı sıra ikinci bir marka ile pazara girmeyi düşünüyoruz. Polonez’in kırmızı etteki kalitesini beyaz et ürünlerinde de aynen koruyacağız. Bu karışımlarda dana eti yüzde 60-70 oranlarının altında kalmayacak” diye konuştu.

Günsoy, beyaz et karışımlı ürünlerle halihazırda catering sektörüne hizmet verdikleri için bu konuda mevcut altyapının uygun olduğunu ve bu nedenle kısa sürede beyaz et ürünleri üretimine de geçeceklerini belirterek, beyaz etin de Türkiye’nin en büyük entegre beyaz et üreticilerinden temin edildiğini söyledi.

Günsoy, “Polonez markasını kullanmak yerine beyaz ette neden yeni bir marka ile giriyorsunuz” şeklindeki soruya “ Polonez kırmızı ve et ve et ürünlerinde yıllar içinde tüketici nezdinde çok güçlü bir algı yarattı.Biz bu algının değişmesini kesinlikle istemiyoruz. Polonez kalite, güven, lezzet ve farklılıkta tüketicilerin kafasında güçlü bir yere sahip. Polonez deyince tüketici o kadar güveniyor ki ürünlerimizi gözü kapalı alıyor. Beyaz etteki markamız için de aynı kalite ve güveni her zaman koruyacağız” yanıtını verdi.

“ZİNCİR MAĞAZALARA YÖNELİK ÖZEL MARKALI ÜRÜNLERDE DE BÜYÜYECEĞİZ”

Private label olarak adlandırılan ve zincir mağazaların kendi isimleri altında satışa sundukları özel markalı ürünler konusunda da bilgi veren Gürsoy, “Şu anda Migros başta olmak üzere Metro, Real, Carrefour, Diasa gibi büyük zincir mağazalar için özel markalı ürünler üretiyoruz. Tüm bu ürünler de Polonez kalitesiyle üretildiği için tüketiciler uygun fiyatlı bu ürünlere oldukça rağbet ediyor. Bir anlamda bu ürünler zincir mağazaların raflarında Polonez ürünleri ile de rekabet halinde. Ancak bu rekabet hem Polonez için hem de zincir mağazalar için olumlu bir etki yapıyor ve satışlarımız birlikte büyüyor.Ayrıca her zincir için karşılıklı olarak yeni ürünler geliştiriyoruz. Şu anda bu zincir mağazalar için ürettiğimiz özel markalı ürün sayısı 50’ye yaklaşmış durumda.Bu ürünlerde de Polonez kalitesine ve yüzde 100 dana eti prensibine sonuna kadar bağlıyız” görüşünü ifade etti.

“ ETTE İHRACATI UNUTMAK LAZIM, İÇ PAZARA MECBURUZ”

Birçok sektörde ihracatın kriz ekonomisi içinde önemli bir kurtuluş yolu ve yurtiçi piyasadaki daralmaya karşı emniyet sübabı olarak görüldüğünün altını çizen Andaç Günsoy, “Türkiye’nin et ürünlerinde ihracat kapısı uzun bir süre daha kapalı kalmaya devam edecek. AB’ye ihracat zaten söz konusu değil. Bazı ülkelere de Türkiye’nin ihracat yapması yasak. Daha da önemlisi et fiyatları Türkiye’de çok yüksek. Bu fiyatlarla ihracat açık olsa bile rekabet mümkün değil.Bir anlamda yurtiçi pazara mecburuz. Ancak ihracat pazarının kapalı olmasını fazla dert etmiyoruz. Çünkü iç pazarda hala büyük potansiyel var. Biz de kapsamda henüz devreye almadığımız yeni ürünleri üreterek pazara sunacağız ve bu yolla büyümemizi sürdüreceğiz” dedi.

Polonez’in bu konuda bir diğer açılımının da düşük kalorili ürünlerin üretimi olacağını belirten Günsoy şu bilgiyi verdi:

“Biz tüm ürünlerimizde yağ oranını yüzde 28 ile sınırlamış durumdayız. Gıda kodeksine göre yağ oranı yüzde 40’a kadar çıkabilirken biz Polonez olarak yüzde 28’i tüketicilerimiz için optimum bir değer olarak sabitlemiş durumdayız. Ayrıca bu yağ oranı pişme sırasında da eriyip gittiği için yüzde 10-12 gibi çok düşük oranlara iniyor. Biz bir adım daha ileri giderek düşük kalorili ürünleri de tüketiciye sunmaya hazırlanıyoruz. Bu ürünler sucuk, salam, jambon, füme et kategorilerinde olacak.”

“ET FİYATLARINDAKİ ARTIŞ SÜRER”

Günsoy et fiyatlarına ilişkin olarak da, “Biz aslında krizin ilk yılı olan 2008’de pek fazla krizin etkilerini ve buna bağlı fiyat artışlarını yaşamadık. Özellikle Mart ve Nisan 2009’dan itibaren et fiyatlarında ciddi bir artış süreci başladı. Et fiyatlarında yüzde 40’a varan artışlar olurken et fiyatları nerdeyse tarihinin en yüksek seviyelerine geldi. Biz uzun süre bu fiyatları tolere ettik ve tüketiciye yansıtmamaya çalıştık. 2010 için bir dizi soru işaretleri var. Ancak mevcut koşularda birden bire bir değişme olmayacağına göre et fiyatları bugünkü seviyelerini koruyacağını ve hatta artışın kısmen de olsa devam edeceğini söyleyebiliriz. Tüketicilerin alım gücü üzerinde bu fiyatlar kuşkusuz olumsuz etki yapacaktır” diye konuştu.

Günsoy, et fiyatlarında Ocak ve Şubat ayının şimdiye kadarki bölümünde çok fazla bir hareket olmadığını, ancak artışların tüketiciye yansımalarının yavaş yavaş gündeme geldiğine dikkat çekti.

Ette yaşan sorunların başında arz-talep dengesizliği olduğunu söyleyen Andaç Gürsoy bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:

“Et ithalatı yasak. Canlı hayvan stokları da artık çok sınırlı. Besicilik de eskisi kadar cazip olmadığı için dişi hayvan nüfusu da çok azaldı. Canlı hayvan ithalatının başlaması belki bu sorunun hafifletilmesinde olumlu bir etki yapabilir. Uzun dönemli bir önlem olarak da mutlaka daha verimli dana ırkının Türkiye’de teşvik edilmesi lazım. Irk ıslahı ve aşılama sayesinde daha randımanlı dana eti üretiminin sağlanması arz için önemli. Bu sayede arz-talep bir dengeye oturabilir ve fiyat istikrarsızlığı önlenebilir.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!