Güncelleme Tarihi:
Polat Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Polat: -"(Rüzgar Enerjisi Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) İhaleye girmeyi çok istiyoruz. Yabancı ortaklarımız Fransız EDF ve Kanada’nın en büyük emeklilik fonu olan PSP olacak gibi görünüyor. Enercon zaten birlikte hareket ettiğimiz bir firma ve bir yerli ortak ile daha ihaleye girmeyi planlıyoruz. Güneşte bin megavatlık bir yatırım Türkiye için hiçbir şey değil. Türkiye, çok yolun başında. Bu anlamda çok güneş yatırımı yapılacaktır. Ben de güneşe girebilirim. Türkiye, kömürde, özellikle linyitte dünyanın en büyük rezervlerine sahip. Enerji Bakanlığı da bunu değerlendirmek istedi. Bence bu kaynakların sisteme dahil edilmesinde bir sorun olmayacak. Finanse edilebilir de olacak"
Polat, AA muhabirine, rüzgar enerjisi sektörü ve şirketin gelecek projelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son tekliflerinin 27 Temmuz’da alınacağı rüzgar YEKA ihalesine girmeyi çok istediklerini ifade eden Polat, bunun için yerli ve yabancı ortaklarla görüştüklerini söyledi.
Polat, görüştükleri firmaların büyük ölçekli olduğuna işaret ederek, "İhaleye girmeyi çok istiyoruz. Yabancı ortaklarımız Fransız EDF ve Kanada’nın en büyük emeklilik fonu olan PSP olacak. Enercon zaten birlikte hareket ettiğimiz bir firma ve bir yerli ortak ile daha ihaleye girmeyi planlıyoruz. İhaleyi kazandığımız takdirde Enercon fabrikayı kuracak olan firma. Yerli ortak konusunda da riskimizi paylaşacağımız bir firma ile de görüşüyoruz.” diye konuştu.
Kurulacak fabrikanın sadece iç pazara değil, ihracata yönelik de üretim yapacağına işaret eden Polat, ihracat noktaları düşünüldüğünde denize yakın olması gerektiğini ve kaliteden ödün vermeden en düşük maliyetle yatırım yapma yoluna gidileceğini anlattı.
Polat, 10 sene önce Enercon’la İzmir serbest bölgede bir kanat fabrikası kurdurduklarını hatırlatarak, "Türkiye’deki rüzgar yatırımları beklenen hızla gitmediği için fabrika, üretimin yüzde 15’ini Türkiye’de tüketebiliyor. Gerisini de ihraç ediyorlar. İhraç ettikleri ülkeler de çok enteresan. Almanya, Amerika, Kanada ve Japonya ağırlıklı, oralara ihraç ediliyor. Türkiye aslında bu yolla bir ihracatçı da kazanmış oldu." ifadelerini kullandı.
"GÜNEŞE ENERJİSİ SEKTÖRÜNE GİREBİLİRİM"
Polat, hem güneş hem de rüzgardaki YEKA projelerinin ardından birkaç tane daha biner megavatlık YEKA ihalesi açılacağını düşündüğünü ve özellikle güneşte bunun olması gerektiğini aktardı. Güneşte bin megavatlık bir yatırımın Türkiye için küçük kaldığını dile getiren Polat, Türkiye’nin güneş kapasite faktörünün Almanya’nınkinden yüzde 40 daha iyi olmasına rağmen Almanya’da 40 bin megavatlık güneş kapasitesi bulunduğunu ifade etti.
Türkiye’nin güneşte henüz yolun başında olduğuna dikkati çeken Polat, “Bu anlamda çok güneş yatırımı yapılacaktır. Çok rüzgar yatırımı yapılacaktır. Zaten politika da bu yönde, hükümet de bakanlık da bunu yapmak için gayret gösterecektir. Benim de güneş enerjisi ilgimi çekiyor, onların dışındaki
kaynaklar ilgimi pek çekmiyor. Güneşe girebilirim." diye konuştu.
Polat, 240 megavat kapasiteyle Türkiye’nin en büyük rüzgar enerjisi santrali (RES) olan Soma RES’in devreye girdiği, açılışını da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı bilgisini paylaştı.
"RÜZGAR BOŞU BOŞUNA ESİYOR"
Polat, daha önce Türkiye’de yapılan rüzgar enerjisi yarışmalarında şirketlerin toplamda 5 bin megavata yakın bir kapasite için lisans aldığını hatırlattı.
"Buna rağmen bir tane direk dikmediler." diyen Polat, şöyle devam etti: "Yatırımlar yapılamıyor, devlet de onu iptal edemiyor. Rüzgar esiyor, boşu boşuna esiyor. Orada büyük bir kayıp var eğer bu beş bin megavat yapılsaydı herhalde bir 10 senelik sürede Türkiye doğalgaza 1 milyar dolar daha az öderdi. Dolayısıyla bu yatırımı yapacak olan firmaları belirleyip, ön yeterliliği de çok yüksek koyup, o firmalara bunun verilmesi veya ihaleye sokulması doğru bir modeldi. Şu anda sadece büyük projeler bazında bu prosedürü uyguluyor devlet. Daha önce YEKA güneşte yaptıklarını şimdi de rüzgarda yapıyorlar."
"OFFSHORE YAPSAK İNANILMAZ VERİMLİ RÜZGAR SANTRALLERİ OLABİLİR"
Polat, Türkiye’de Balıkesir, Kırşehir gibi çeşitli bölgelerdeki rüzgar kapasitesinin iyi olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Ama esas büyük koridor Ege Bölgesi. Yunan adalarında rüzgar uçuyor. Ancak ana karadan uzak oldukları için, yatırımı, elektrik santralini yaptıktan sonra elektriği anakaraya taşımak çok pahalı olduğu için yapamıyorlar.
Bizde olan adalarda Bozcaada’da var, adalarda olabilir, offshore olabilir ancak henüz karadakileri yapamadık ki offshora girelim. Offshore yapsak inanılmaz verimli rüzgar santralleri olabilir. Yunanistan’la ilgili bir proje geliştirmiştik, Yunan adaları bizim topraklarımıza çok yakın.
Dedik ki, ‘Biz bu adalarda yatırım yapalım, elektrik üretelim, karaya bağlayalım, Türkiye’ye verilsin aynı miktarda enerjiyi de Yunanistan’a. Bedelleri neyse Türkiye den Yunanistan’a karayoluyla verelim, Trakya’dan verelim’ diye düşündük ama iki taraf da çok rıza göstermedi."
"LİNYİTTE BÜYÜK REZERVLERE SAHİBİZ"
Polat, Türkiye’nin elektrik üretmek için doğalgaza, petrole para harcamaması ve bu paranın ülke içinde kalması gerektiğinin altını çizerek, böylece hem cari açığın hem de enerjide dışa bağımlılığın azalacağını belirtti.
Türkiye'nin milli enerji güvenliği açısından yerli kaynakları tercih etmesi gerektiğini vurgulayan Polat, sözlerini şöyle tamamladı: "Yani öncelikli olarak kesinlikle yerli kaynak. Eskiden yapılan kömür tesisleri, çevrecilik açısından kabul edilebilir değildi. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde ama şimdi kömür ile ilgili, yeni jenerasyon tesisler var, çevreci tesisler var.
Türkiye’de bu anlamda kömürde, özellikle linyitte, dünyanın en büyük rezervlerine sahip. Enerji Bakanlığı da bunu değerlendirmek istedi. Bence bu kaynakların sisteme dahil edilmesinde bir sorun olmayacak. Finanse edilebilir de olacak.
Cumhurbaşkanı'mız geçen hafta yapılan 22. Dünya Petrol Kongresi’nde bizim 50 bin megavata daha ihtiyacımız olduğunu ve bu anlamda tüm kaynakları, özellikle de yerli kaynakları devreye sokacağımız ve bunun için gayret göstereceğinden bahsetti. Dolayısıyla da kömürde böyle bir karar alınmasını ve bu yolda gidilmesini doğru görüyorum."