Güncelleme Tarihi:
2035 yılına kadar dünya petrol üretimindeki büyümenin yaklaşık yarısının Irak’tan geleceği tahmin ediliyor. Tabii bunun için Irak’ın pamuk ipliğindeki dengelerinin bozulmaması gerekiyor. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (KRG) ile Irak Merkezi Hükümeti arasındaki ilişkilerde, Türkiye ve ABD’nin pozisyonu merak edilirken, özellikle ABD’nin kimin yanında yer alacağı önem taşıyor. Washington’daki Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Programı Direktörü Bülent Alirıza, Marmara Grubu Vakfı’nın 9–11 Nisan tarihlerinde gerçekleştireceği Avrasya Ekonomi Zirvesi öncesinde organize ettiği yuvarlak masa toplantısı sırasında Irak’a yönelik sorularımızı yanıtladı.
ANLAŞMA ZOR GÖRÜNÜYOR
Irak’ta Şiiler ve Sünniler arasında ciddi gerginlik olduğunu belirten Alirıza, “Türkiye burada Irak Başbakanı Maliki’yi suçluyor, Maliki ise Türkiye’nin mezhepsel nedenlerle taraf tuttuğunu iddia ediyor. Suriye krizinde ise bir tarafta Türkiye, bir tarafta İran’ın yanısıra Maliki bulunuyor. Bütün bunlar varken, Ankara-Erbil-Bağdat arasında anlaşma sağlanması çok zor görünüyor” dedi. KRG’nin Türkiye’den başka gidecek yeri olmadığını dile getiren Alirıza,
şöyle konuştu:
“Sadece enerji açısından değil, her açıdan dünyaya tek açılabilecekleri yer Türkiye. Belli ki Barzani hükümeti Türkiye ile bir stratejik ortaklık konusunda karar aldı. Türkiye de Iraklı Kürtlere daha fazla güvenmeye başladı. Burada asıl ilişkiyi isteyen tarafın Erbil olduğunu söyleyebiliriz. Erbil nefes alabilmek için kuzeye baktı. Şu anda ilişki karşılıklı çıkar üzerine inşa edildi gibi görülüyor ama bunun sınırlarını, örneğin bu boru hattının inşasıyla, önümüzdeki dönemde göreceğiz.”
GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL DEĞİL
Öte yandan Erbil ile Türkiye arasında gerçekleşecek bağımsız enerji projelerine Washington’un, ‘Bölünmeye kadar götürebilir’ gözüyle baktığını söyleyen Alirıza, şöyle
devam etti: “Bölgedeki tüm şirketler ‘Türkiye bu boru hattını gerçekleştirebilecek mi’ diye bekliyor. Oradaki şirketler şu anda opsiyon alıyorlar. Exxon 500 milyon dolar verdi. ‘Bu iş olursa ne güzel ama olmazsa, orada para kaybettik’ derler. Orada, başta Genel Energy olmak üzere, petrolün en erken zamanda piyasaya çıkmasını istiyor. Şu ana kadar artık geri dönülmesi mümkün olmayan bir yola girilmiş değil. Hala daha Kürtlerin ‘Biz kendimiz inşa ederiz’ dediği boru hattı inşa edilmiş değil.”
Görüşmeler neden Erbil’de gerçekleşti
DAHA önce Oslo’da yapılan görüşmelerin, bu kez Barzani ev sahipliğinde Erbil’de yürütüleceğine yönelik haberlere ilişkin ise Alirıza, “Ben bunu not ettim. Neden Oslo’da değil de Erbil’de? O da birtakım ek gelişmelerin olduğunu teyit eden bir olay” yorumunu yaptı. Alirıza, “KRG ile Türkler arasında karşılıklı güven var mı” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Kürtlerin Irak’daki güçlü konumu, ABD’nin 2003’teki müdahalesinden sonra, onlarla oluşturduğu ittifakın sonucu. Iraklı Kürtler bunun stratejik ortaklık olduğunu sandı, halbuki taktik ittifakıydı. ABD’nin askerlerini çekmesinden sonra, ABD ile ortaklığın devamlı ve kalıcı olmadığını Kürtler gördü. Onun yerine Türkiye ile ittifak yoluna girdiler.”
Kırk küsur şirket Türkiye’yi bekliyor
TÜRKİYE ile Irak arasındaki mevcut boru hattına, Kuzey Irak’ta üretilen petrolün de verildiğini hatırlatan Alirıza, “Yeni boru hattına ihtiyaç, merkezi hükümetin mevcut boru hattının kullanımına izin vermemesi ve kamyonlarla sevk etmenin kısıtlı bir opsiyon olmasından kaynaklanıyor. Oradaki kırk küsur petrol şirketi, yeni boru hattı için lobiyi kendileri yapmıyor, bunu Türkiye’nin halletmesini bekliyor. Ya merkezi hükümetle anlaşma, ya da ABD ile konsensüs çerçevesinde. ABD’li petrol şirketlerinin muazzam lobi gücü var fakat Obama yönetiminde, Bush döneminde olduğu gibi güçleri yok” diye konuştu.