Güncelleme Tarihi:
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, petrol fiyatlarında son birkaç yıldır devam eden düşüş, iklim değişikliğiyle mücadele politikalarının güçlenmesi ve finansman kriterlerinin buna göre şekillenmesi, özellikle fosil yakıt şirketlerini dönüşüme mecbur bırakıyor.
Bu dönüşümün son örneklerinden biri, "petrol fonu" olarak da bilinen ve 1,3 trilyon dolarla dünyanın en büyük devlet fonu olan Norveç Varlık Fonu'nun yenilenebilir enerji şirketi Orsted'e ait Hollanda'da bulunan deniz üstü rüzgar enerjisi santralinin yüzde 50 hissesini 1,4 milyar avro karşılığında satın alması oldu. Bu yatırım, 2019'da fosil yakıt yatırımlarını sonlandırma kararı alan fonun temiz enerjideki ilk yatırımı olarak öne çıktı.
Dünyanın en büyük petrol şirketleri arasında yer alan BP, Royal Dutch Shell, Total, Equinor ve Eni temiz enerji dönüşümü kapsamında emisyonlarını düşürmek için iddialı hedefler belirleyen şirketler oldu. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın "Petrol Şirketleri ve Enerji Dönüşümü" raporuna göre, BP şu anda 2,5 gigavat seviyesinde olan yenilenebilir enerji kapasitesini 50 gigavata çıkarmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için gereken yatırım miktarının 60 milyar doları bulabileceği hesaplanıyor.
Total 2025'e kadar 35 gigavat yenilenebilir enerji kapasitesi oluşturmayı planlarken, İtalyan petrol şirketi Eni'nin 2030'a kadar 15 gigavat, 2050'ye kadar ise 55 gigavat temiz enerji kapasitesi hedefi bulunuyor. Norveçli Equinor yenilenebilir enerjide 2035'e kadar yaklaşık 16 gigavata ulaşmayı, Royal Dutcy Shell ise 2030'a kadar hidrojen dahil temiz enerji teknolojilerine 3 milyar dolar yatırım yapmayı hedefliyor.
YENİLENEBİLİR ŞİRKETLERİ SEKTÖRÜN EN BÜYÜKLERİ ARASINA GİRDİ
ABD merkezi temiz enerji şirketi Next Era'nın piyasa büyüklüğü 150 milyar doları, Enel'in ise 100 milyar doları aştı. Iberdrola ve Orsted'in piyasa büyüklükleri ise 80 milyar dolar seviyesine ulaşırken, bu şirketler enerji sektörünün en büyükleri arasına girdi.
Öte yandan, geçen yıldan beri dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını önlemek amacıyla uygulanan kısıtlar, petrol ve kömür talebinde tarihin en büyük düşüşüne neden olurken, yenilenebilir enerji yüzde 2 ile talep büyümesi görülen tek enerji sektörü oldu.
ŞİRKETLER "HAYATTA KALMAK" İÇİN DÖNÜŞÜYOR
Londra merkezli düşünce kuruluşu Carbon Tracker Yatırım Bölümü Başkanı Henrik Jeppesen, AA muhabirine, küresel GDP'nin yüzde 70'ini oluşturan ülkelerde petrol, doğal gaz ve kömür üretiminin düşüşte olduğunu belirterek, "Birçok ülke ve şirket, 2050 ve 2060 için net sıfır emisyon hedefi açıklıyorlar. Petrol şirketleri hayatta kalmak için yatırımlarını yenilenebilir enerjiye yöneltiyor. Petrol, gaz ve kömür üretimi düşerken, aynı anda yenilenebilir enerji kaynakları giderek daha ucuz ve fosil yakıtlara göre rekabet üstünlüğü sağlayan kaynaklar haline geliyor." diye konuştu.
Jeppesen, yatırımlarını yenilenebilir enerjiye dönüştüren şirketlerin başarılı olup olamayacağının zaman içinde görüleceğini ifade etti.
Total, Equinor, ENI, Repsol, Shell ve BP gibi büyük çaplı yenilenebilir yatırımları açıklayan şirketlerin temiz enerji şirketlerine kıyasla geride kaldığını kaydeden Jeppesen, "Petrol şirketleri aslında hali hazırda sermaye harcamalarının sadece yüzde 1 ila 5'ini oluşturan miktarı yenilenebilir enerjiye yatırırken, harcamalarının yaklaşık yüzde 95'ini petrol ve gaz üretimi oluşturuyor." bilgisini paylaştı.
AVRUPALI PETROL ŞİRKETLERİ DÖNÜŞÜMDE ÖNCÜ
Carbon Tracker Petrol ve Gaz Analisti Alex Dalman ise düşen petrol ve gaz talebinin bu alandaki birçok yatırımın atıl kalmasına yol açacağını dile getirdi. Petrol devlerinin enerji dönüşümünün geleneksel iş modelleri için ciddi riskler oluşturduğunun farkına vardığını aktaran Dalman, şunları kaydetti:
"Aynı şekilde, yatırımcılar da petrol ve gaz şirketlerinin büyük finansal kayıplardan kurtulmaları ve temiz enerji alanında faaliyet göstermeleri için baskı oluşturuyor. Buna rağmen, şu anda yenilenebilir enerji dönüşümüne odaklanan ağırlıklı olarak Avrupalı petrol şirketleri fakat onların bile portföylerinde temiz enerji yatırımlarının payı düşük. ABD'li şirketler ise en ucuz petrolü üreterek ve emisyonlarını karbon yutma teknolojileriyle azaltarak daha dirençli olmaya odaklanmış gibi görünüyorlar. Yine de petrol ve gaz şirketleri 5-10 yıl öncesine göre daha tedbirli ve fosil yakıt talebinin azalmaya başladığının giderek daha fazla farkına varıyor."