Güncelleme Tarihi:
* Babanız Asya’nın en zenginlerinden. Milyarlarca dolarlık bir servetten söz ediliyor.
- Açıkçası bilmiyorum. Aile işlerine girmedim. İstemedim.
* Babanızı nasıl ikna ettiniz?
- Babama galeri açmak istediğimi söyleyince büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Gayrimenkul geliştirme işinin başına geçmemi istiyordu. Ona göre sanat, en fazla parayla satın alınacak bir şeydi. Sanat bir iş olamazdı. Aile şirketlerinde çalışmayacaksam, eğitimini aldığım avukatlık işini yapmalıydım. Babama “Bana bak, benim senin avukatın olmamı ister miydin” dedim. Benim gibi giyinen, saçını başını boyayan çılgın birini ne iş ne de hukuk dünyası ciddiye alır. Ben kendimi sanat dünyasında bile çok zor kabul ettirdim. Herkesin iki katı çalışmam gerekti. Çünkü dış görünümümle, modayla çok ilgiliyim. Sanat camiasında bu bir zaaftır. Ama ben kendi karakterimden hiç ödün vermedim.
UTANÇ VERİCİ MAĞAZA
* Galeri açtığınızda neler oldu?
- İlk olarak pop-up shop (geçici küçük mağaza) açtım ben ve bu da sanat camiası için utanç verici bir şeydi. Sonra Contrast isimli galerimi açtım. Daha sonra adımın bir markaya dönüştüğünü fark edince galerime kendi adımı verdim.
* Babanız da sizi en sonunda kabullendi galiba?
- Ben babamın kızı olmaktan nefret ettim. Evet, gerçekten nefret ettim. Hiçbir zaman onun kızı olmak, öyle anılmak istemedim. En başta ne yapmak istediğimi bilmiyordum ama ne yapmak istemediğimi çok iyi biliyordum. Asla babamın kızı olmayacaktım. Sonuçta aile şirketleri, üç erkek kardeşim tarafından yönetiliyor. İş dünyasını sıkıcı buluyorum.
Hong Kong bir sanat çölüdür
* Çin sanatını dünyaya açan ve ülkeyi sanatla buluşturan öncü olarak anılıyorsunuz.
- Dürüst olmak gerekirse, ben öncü falan değilim. Pek çok kişi benden önce bu işe soyundu. Benimkinden önce galeriler vardı. Ama ben farklı bir karakterim. Her şeyimle farklıyım. Işıldarım, ünlüyüm, sıra dışıyım… Bu da insanlara ilginç geldiği için beni listelere koyarlar. Sesim gürdür benim. Böyle renkli olunca ne zaman Çin’de Uzakdoğu’da bir kültür sanat faaliyeti olsa benim kapımı çalarlar. Pek çok gelişme oldu tabii ki ama bence Hong Kong hâlâ bir sanat çölüdür. Benim ilk motivasyonumda Çin’de sanata duyulan ilgiyi artırmaktı. Sonra peşinden Çinli sanatçıları dünyaya açmak geldi.
* Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz?
- Açıkçası çok fazla bilmiyorum. Geçen yıl bir hafta kaldım. Şimdi yine alıcı gözle bakıyorum. Mehmet Ali Uysal’ın Şanghay’da bir sergisi olacak.
* Batı ile kültür ve sanatta aynı gelişmeleri izlemeyen Türkiye, Çin gibi ülkeler zamana nasıl adapte oluyor?
- Batı klasik sanattan modern sanata bir süreç içerisinde geçmiş. Bizim gibi ülkelerde ise bıçakla keser gibi şiddetle yapamayız bunu. Sanatın evrilmesine inanıyorum ben. Aksi halde toplumda karşılığını bulmuyor.