Güncelleme Tarihi:
Geçmeyen ergenlik
İNSAN bir yandan dünyayı anlamaya çabalarken, bilim de insanı çözmeye çalışıyor. İnsan insanı da çözmeye çabalıyor yani.
Pek çok bilimin yanında, ekonomi de insanı ve insan davranışlarını, tepkilerini, eğilimlerini anlamaya ve öngörmeye kafa patlatıyor.
Bütün pazarlama ve iletişim faaliyetleri de bu ‘anlama’ çabalarının bulguları üzerinde yürüdü yıllarca. Hâlâ da yürüyor.
Nörobilim, beynin aktivitelerini ölçerek gerçek duyguları ortaya çıkarıyor.
Hem beyin hem de insan oldukça karmaşık…
Göründüğünden daha da karmaşık…
Beynin hangi olay karşısında, hangi tepkiyi verdiğini nörobilim sayesinde daha net anlıyoruz.
Ama herkesi kafasında beyin faaliyetlerini ölçen cihazlarla dolaştıramayacağımıza göre… Bir şekilde anlaşmamız lazım.
Verdiğimiz acil tepkiler, gerçek duygularımız olmayabiliyor. Çoğu zaman da olmuyor aslında.
O geçtiğini zannettiğimiz ergenlik, geçmiyor kısaca.
Ocakta tava tutuşursa, ona su dökmek acil bir tepkidir. Doğru olan ıslak bir havluyla ateşi örtmektir. Adından da anlaşılacağı gibi acil tepki, üzerinde fazlaca düşünülmez.
Arkadaşlarına yüzme bilmediğini itiraf edemeyen genç, bunu farklı bir huysuzluk ile geçiştirebilir. Bu kendini korumaya dönük acil tepki, gerçeği yansıtmadığı gibi, başka olumsuzluklar yaratıyor: Uyumsuzluk, saldırganlık, vs.
Kilolu olduğunu düşünen genç kızın, mezuniyet balosuna katılmayı reddetmesi de benzer bir acil ergen tepkisi…
Çocuğuna istediği oyuncağı alamayan babanın öfkesine bakıp, ergenliğinin geçtiğini söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz!
Çocuk, babanın yetersizlik ve başarısızlık hissiyle mücadele edemeyip bunu kendisine yansıttığını nasıl anlayacak? Anlayamayacak!
Acil tepkiler ve birbirimizi yanlış anlamalar, ‘gerçek niyetlerimizi’ gösteren cihazlarla dolaşmadığımız sürece devam edecek.
Beyin faaliyetlerini ölçtüren insanlardan çok ilginç hikayeler dinledim.
Örneğin kendini Brad Pitt hayranı zannederken, George Clooney’yi fazlasıyla beğendiği ortaya çıkanlar oldu.
Film seyircileri arasında yapılan araştırmalarda, en çok etkilendikleri sahneler ve buna dair duyguyu yazmaları isteniyor.
Ve yapılan beyin ölçümleri beyanlarıyla çoğu zaman tutmuyor.
En çok üzüldüğüm sahne dediği sahnede o kadar üzülmemiş olabiliyor. Beynin faaliyetlerine göre daha çok üzüldüğü başka sahneler olabiliyor.
İnsan daha kendini anlayamazken, başkalarını anlamak öyle hiç kolay değil.