Pay kapmak için açılan mağazalar gitti, sadece ekmek getirenler kaldı

Güncelleme Tarihi:

Pay kapmak için açılan mağazalar gitti, sadece ekmek getirenler kaldı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2010 00:00

Türkiye’de lüks markaların ilk resmi ithalatçılarından, DKNY mağazasını 1994’te açarak orta lüks segmentteki ilk butiğe imza atan Melek Erman Köni, “Talebin çok üstünde arz yapıldı, pay kapmak için mağazalar açıldı. Kriz bunları disipline etti. Sadece ekmek getiren mağazalar kaldı” dedi. Köni, temkinli giderek krizde yaralanmadıklarını, 2010’da da büyüdüklerini söyledi.

1980’li yıllarda ithalat serbestleştirilince, modaya duyduğu ilgiyle Melek Erman Köni, yabancı markaları sattığı karma butik Adam’s’ı açtı. Türkiye’yi Hugo Boss, Ermenegildo Zegna, Moschino gibi lüks markalarla tanıştıran Köni, 1994’te Amerika’nın ünlü moda markalarından DKNY’ın butiğini Nişantaşı’nda açtı. Türkiye’de ilk lüks marka butiğinin ardından Köni, DKNY’ı 1996 yılında Ankara’ya, 2008’de İstinye Park’a, ardından da Antalya Rixos’a taşıdı. Geçtiğimiz haftalarda Suadiye DKNY mağazasını açan Melek Erman Köni, eylül ayında Nişantaşı mağazasının üst katında, çok daha pahalı ürünlerin olduğu Donna Karan Collection’ın satılacağı ‘Donna Karan Salon’u açacak. Köni ile Türkiye’deki lüks perakendesini ve işten arta kalan zamanlardaki yaşamını konuştuk.

2.5 yıl inatla getirdim

DKNY’ın Londra’nın ardından Avrupa’daki ikinci butiğini İstanbul’da siz açtınız. DKNY diğer Avrupa ülkelerinde çok sonra mağazalar açtı. Türkiye’deki ilk orta lüks butiği açtığınızdan buyana neler değişti?
Hiçbir şeyin bulunamadığı, yurtdışına gidenlere uzun sipariş listelerinin verildiği bir ülkeydik. 1980’lerde ithalat serbestisiyle birlikte başladı serüven. O zaman DKNY’ı ikna edebilmek için ben inat edip 2.5 yıl uğraşmıştım. İlk mağazayı açtığımız 1994’ten buyana çok şey değişti. Hemen herkes burada ve çok da sert bir rekabet var.

Kriz sektörü düzene soktu

Sert rekabet ne üzerinden yapılıyor? Fiyat, indirim, yer kapma...
Öncesi çok verimliydi ama 2008-2009 yılları çok sıkıntılı geçti. Anormal bir yayılım oldu. Pazarın ihtiyacının çok üstünde bir arz... Kriz bunları disipline etti. Böyle açılan mağazaların çoğu kapandı ya da bazı markalar el değiştirdi. Her mağaza kâr etsin anlayışı yoktu. Pazar payı kapmak için mağaza açanlar krizde onları kapattılar. Kriz bunları eledi ve sonuçta bize yansıması olumlu oldu.

Siz pay kapmak için mağaza açmadınız, öyle mi?
Biz sadece ekmek yiyebileceğimiz mağazalar açmıştık. Muhafazakar ama güvenli bir yatırımcıyız. Büyümemizi de öyle planladık. Krize borçla yakalanmadık, mağaza kapatmadık, eleman çıkartmadık. Temkinli, risksiz büyüdük. Bu yılın ilk 6 ayında cirolarımız geçen yılın yüzde 30-40 üzerinde seyrediyor. Biz de bunu 2 yeni mağaza daha açarak yatırıma yönlendiriyoruz.

Evde hizmete yoğun talep

DKNY Collection’a çok talep var mı?

Çok dar bir ürün yelpazesi var ve tabii ki çok daha yüksek fiyatlar... Çoğu tek parça... Elbette talep yüksek. Bizim çok ciddi bir VIP müşteri kitlemiz var. Koleksiyonları ilk onlara götürürüz. Mağazaya gelmezler, evlerinde ayaklarına gelmiş koleksiyondan seçerler. Evde böyle özel hizmet almak isteyen önemli bir kitlemiz var. Çoğu isminin de gizli kalmasını istiyor.

Jetlag bezdirdi Avrupa’ya gidiyorum

Vazgeçemediğim ve sürekli hayallerimi süsleyen tutku.
Afrika, Uzakdoğu gibi maceraperest ve egzotik ortamlardan heyecan duyardım.
Şimdi jetlag ve uykusuzluktan bezdiğim ve daha çok konfor aradığım için Avrupa’ya gitmeyi tercih ediyorum.
Fransa ve İtalya bu konuda daima başı çekiyorlar.

Okuma-yazma öğretiyorum

1994’ten beri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde (ÇYDD) aktif olarak görev aldım. Beşiktaş şubesi kurucularındanım ve ÇYDD-AÇEV işbirliğinde 10 yıl İstanbul koordinatörü görevini yürüttüm.
Okuma yazma ihtiyacı olan Esenler’de 2007’de bir aile merkezi açtım. Yılda 100 yetişkinin 40 anaokulu çocuğunun ve 160 ilköğretim öğrencisinin yararlandığı bir merkez bu.
Doğu’dan göçle gelen kadınların birçoğu Türkçe’yi öğrendikten sonra bizim merkezimizde okuma yazma öğreniyor ve istekliyse Açık Öğretim’e devam ederek ortaokul mezunu olabiliyor.
Ümit vadeden öğrencilerin eğitimi bursla destekleniyor.
Şehir ve kültür turları düzenleniyor, tiyatro ve müzik gezileri, çocuklara yüzme dersleri, sağlık ve diş taramaları yapılıyor.

Üstü açık otomobil hayali

Otomobillere karşı bir ilgim yok.
Otomobilin beni bir yerden bir yere taşımaktan öte bir önemi yok aslında.
Ulaşım aracı sadece.
Yine de Fransa ve İtalya sahillerinde geçen nostaljik filmlerden zihnime yer eden üstü açık, havalı, spor arabalar, gerçekte olmasa da hayallerimi süsler, besler.

Yemek tutkusundan kopmak ne acı

Hayatımdaki can alıcı konulardan biri de yemek yapmak!
Yurtiçi ve dışındaki yenilikleri izlemek, evde misafir ağırlamak, yemek ve içmek, adeta tutkum.
Yaş ilerledikçe bu tutkudan kopmak gerekiyor. Ne acı!
Belirli bir yaşa geldiğimde ve doktorum bana “Lezzeti unutacaksın!” deyince, “Yaşamanın anlamı kalıyor mu” diye düşünmüştüm.
Ama bu dönüşümü de yavaş yavaş gerçekleştiriyorum. Lezzetin peşinden çok kontrollü olarak koşmak yine de mümkün.

İstanbul çocuğuyum iyi yüzerim

25 yıldır kesintisiz spor yapıyorum.
Bir spor kulübünde, özel bir spor danışmanı gözetiminde haftada 3 kardiyo egzesiz, 2 ağırlık çalışması yapıyorum.
Yazın 2 ay Bodrum’daki yazlık evimde her gün uzun süre yüzüyorum. Eski bir İstanbul çocuğu olarak çok iyi bir yüzücüyüm.
Sporun hayatımda her gün artan bir önemi var. Dinç kalmak, ruh sağlığı, bedensel sağlık, hepsi spor ile mümkün.

Yataktan kalkmam uzun bir ritüel

Sabah insanı değilim; az uyumama rağmen sabah erken uyanıyorum.
Yataktan kalkmam ile gerçekten hayata katılmam arasında uzun süren bir ritüelim var.
Ilık limonlu su içer; tarçın, zencefil, bal karışımı 2 tatlı kaşığı macun yerim.
Arkasından duş, gazetelere kısa bir göz atış ve bir gün önceden hazırlanmış olan aranması gereken telefon listelerine girişme...
İş hayatım ise efektif olarak 10.30’da ofise gelmemle başlar.

Girişimci ruhum hep vardı

Notre Dame de Sion Lisesi’ni, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdim.
Yabancı havayolları, seyahat acentesi, banka gibi çeşitli kurumlarda çalıştım ancak ruhumda hep girişimcilik olduğundan, 30’lu yaşlarda yakın arkadaşımla ortak bir çiçek butiği açtık. O dönemde bu konudaki ilk kadın girişimcilerdik.
İthalatın serbestleşmesiyle moda perakendeciliği maceram başladı. Önce karma butikte lüks markalar sattım.
Sonra DKNY mağazasını açarak Türkiye’de bir ilke imza attım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!