Güncelleme Tarihi:
1888 yılında resmen kurulmuş olan İstanbul Suları Anonim Şirketi ancak 1890'da evlere ve kendine ait çeşmelere deneme mahiyetinde su vermeye başlamıştı. 17 Mayıs 1880'de Zuhur adlı bir gazetede ‘‘İstanbul’un Suyu’’ başlığı ile yayımlanan bir makalede, aynı yılın yazında İstanbul'da büyük susuzluk çekileceği söyleniyor ve bunun önlenmesinin çareleri aranıyordu. Makalede, İstanbul'un su sıkıntısının şehrin bugün olduğu gibi hudutlarının genişlemesi ve nüfusunun artmasından ileri geldiği vurgulanıyordu. Gerçekte 1890'lara doğru İstanbul'un nüfusu örneğin III. Selim devrine yani yüz yıl öncesine oranla bir kat artmıştı. Buna karşılık İstanbul cihetini besleyen Halkalı ve Trenceli suları ile Beyoğlu cihetini ve Boğaziçi'nin Rumeli yakasını besleyen bent suları ve Kağıthane suları artık kafi gelmez olmuştu.
Fakat eskimiş, yer yer içi dolmuş, büyük su kaybına neden olan mevcut su dağıtım şebekesi artık İstanbul gibi Ortadoğu'nun en büyük merkantilist kentinin su ihtiyacını gidermeye tabii ki yetmeyecekti. 19. asrın ikinci yarısından itibaren Beyoğlu, Şişli, Pangaltı, Cihangir ve o havalideki diğer semtlerde Avrupa tarzında yapılmış evlere yerleşen tam anlamıyla burjuvalaşmış Osmanlı azınlıkları su konusundaki şikayetlerin ardı arkası kesilmeyince yabancı sermayeye karşı tedirgin ve ihtiyatlı davranan Abdülhamit idaresince bir Fransız sermaye, işadamı ve mühendislik grubunun İstanbul'a Terkos Gölü'nden Avrupa kentlerinde olduğu gibi evlere kadar uzanan şebekelerle su getirme imtiyazının verilmesini nihayet sağlamışlardı.
1877'de yapılan anlaşma ile kurulan İstanbul Su Şirketi ilk olarak Beyoğlu cihetine su getirmeye başlamış ve evlere ve işyerlerine belirli bir tarife ile verdiği suyu bu semtteki okul, hastane ve kışlalara bedelsiz olarak vermeyi taahhüt ettiği gibi halkın su ihtiyacını bedelsiz karşılamak için on iki adet muhtelif yerlere yerleştirmeyi taahhüt etmişti.
İstanbul'da Suyun tarihi
İletişim Yayınları, İstanbul Dizisi 30, İstanbul 1999.
(İstanbul Dergisi'nden alınmıştır)