Para var, proje yok

Dünyanın her yerindeki bilim insanlarına çağrı yapan Işık, “Para var, proje bekliyoruz” dedi.

SON kabine değişikliğinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koltuğuna oturan Fikri Işık, gündemdeki konuları değerlendirdi. “Gelir gelmez araştırma geliştirme fonlarındaki birimlerden paramızın harcanamadığını gördük” diyen Işık, “Bakanlığımız 2014 yılında nakit olarak vereceği desteğin miktarı neredeyse 1 milyar 600 milyon. Bu paraların bir kısmını da proje yetersizliğinden harcayamıyoruz. Bakın önceden araştırma yapacak insan vardı para yoktu, şimdi para var yeterince proje yok. Dünyanın her yerinden bizi izleyen değerli bilim insanlarına çağrı yapıyorum. Projelerini bekliyoruz” diye konuştu.

YENİLİKLER GELİYOR

Meclis’e sunulan torba yasada 3 önemli yenilik olacağını söyleyen Işık, bunları şöyle açıkladı: “Ar-Ge ve inovasyon yapan, herhangi bir yenilik yapan, herhangi bir faydalı model, tasarım üreten insanlardan alınan Kurumlar Vergisinin yarısından vazgeçiliyor. Yüksek teknolojiye dayalı ürün üreten yerli firmalar kamu ihalelerinde yabancı firmalarla arasındaki fiyat farkı yüzde 15’e kadar marjda yerli firmayı tercih zorunlu olacak. Yükek teknoloji ürettiği halde iş bitirme belgesi olmadığı için kamu ihalelerine giremeyenlere kolaylık sağlanacak. Bu firmaların iş bitirme belgesini bakanlık verecek.”

YERLİ İLACA DESTEK

Başbakan Erdoğan, Japonya’da cari açığa dönük adımlar atılacağını söylemişti. Bakan Fikri Işık, bu adımları da açıkladı: “Cari açığı oluşturan en önemli kalem enerji. Enerjiyi çıkarınca Türkiye’de cari açık yok,fazlası var. Birinci önceliğimiz enerji verimliliği ve alternatif enerji kaynaklarının etkin,verimli kullanılması olacak. Şu anda cari açığı oluşturan ithal ürünlerin ikamesiyle ilgili çalışmalar var. Bizim tespit ettiğimiz 200 kalem var çok önemli, cari açığı oluşturan ürünler. Bu ürünlerin yerli üretimi için Türkiye’de üretilmesiyle ilgili daha fazla ne yapabiliriz’i çalışıyoruz. Bu noktada zaten kurumlarımız da ar-ge çalışmaları yapıyorlar. Mesela ilaç sektörü bizim için en fazla cari açığımızın olduğu sektörlerden bir tanesi. Biz burada yerli üretimi desteklemek durumundayız ki stratejik sektör olarak da destekliyoruz.”

YÜZDE YÜZ YERLİ UYDU

Yerli uydu faaliyetlerine de değinen Işık, “Yer gözlem uyduları gözlem uyduları Rasat ve Göktürk 2 fırlatılmıştı. Ama bir de haberleşme uyduları var. Şubat’ta fırlatılacak uydu Başbakanımızın Japonya’da teslim aldığı 4A uydusu. Şimdi sırada yüzde 100 yerli, yerli mühendislerimiz ve yerli imkanlarımızla yapacağımız 6A uydusu olacak. Bu 6A uydusunu beş yıl içinde tamamlamayı planlıyoruz. Mühendisimiz,tasarımımız yüzde yüz yerli olacak.”

Bilimsel yayında 17’nci sıradayız

TÜRKİYE’de bilime olan ilginin arttığını belirten Işık, “Patent konusunda almamız gereken çok mesafe var. Bakın bilimsel yayın sıralamasında. Bilimsel yayın sıralamasında Türkiye dünya 17.’si. Ama patente dönüşme noktasında 35.’yiz” dedi.

Yerli otomobil konusu önemli

YERLİ otomobille ilgili TÜBİTAK’ın yaptığı bir çalışma olduğunu söyleyen Fikri Işık, şöyle konuştu: “Ben de geçen gün brifingini aldım. Şu anda duyurulara çıkıldı ikinci aşama duyuruları sonlandırıldı o değerlendirme sürecinden sonra bir konsept ortaya çıkacak zannediyorum. Bu değerlendirmeyi belki en geç Şubat’ta yaparlar. Yerli otomobili iki ayrı konseptte, iki ayrı kategoride değerlendirmek lazım. Bir, elektrikli otomobil, bir de bugün konvansiyonel dediğimiz normal otomobil. TÜBİTAK elektrik otomobil noktasında çalışmasını yürütüyor, diğer çalışmayı da benle artık Nihat Bey’in bıraktığı yerden aldım bundan sonrasını çalışmayı yürüteceğim.”

Özgürlükleri kısıtlamayız

SON dönemlerde internetle ilgili yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Işık, “Yani özgürlükleri daraltma gibi bir düşünce olsa bugün Türkiye dünyada internet kullanımında, sosyal medya kullanımında dünyada en öndeki ülkelerden biri olmaz. Ama biliyorsunuz bir sektörü belirli bir düzenlemeyle yönetmek o sektörün kalıcı, sürdürülebilir ve uzun vadeli olması açısından olmazsa olmaz. Burada bir düzenleme yapmak ama özgürlükleri kısıtlayıcı değil, özgürlükleri alabildiğince geniş tutan, ama özgürlükleri istismar eden insanların alanın daraltan bir anlayışla bu alanı düzenlemek gerekiyor.”