Güncelleme Tarihi:
Deniz ürünleri alanında ithalat ve ihracat yapan bir şirketin yönetim kurulu başkanlığını da yapan Kocaman, gazetecilere yaptığı açıklamada, deniz suyunun şu andaki sıcaklığının, normalin üzerinde olması nedeniyle avlanma yasağının sona ermesinin ardından, denizden beklenen verimi alamadıklarını söyledi.
Kocaman, önümüzdeki günlerde yağmurun da yağmasıyla deniz suyunun soğumasına paralel olarak Marmara Denizi'nde balığın artacağını belirterek, şunları kaydetti:
“Şu anda Marmara Denizi, Ege Denizi'nden daha sıcak. Palamut, Marmara Denizi'ne, Karadeniz'den geliyor. Yakında, Marmara Deniz suyu sıcaklığının 20 derecenin altına inmesinin ardından, bol palamut akını bekliyoruz. Bunun da eylül ayının sonunu bulacağını tahmin ediyoruz. Ama Marmara Denizi'ndeki avlanma sezonunun 1 Eylül-31 Aralık tarihleri olduğunu, denizin verimini, bu süre bitince değerlendirmemiz gerektiğini de unutmayalım”
“BİR YIL LÜFER AVLANMASIN”
Lüfer balığının tükenmemesi için çinekop avına yasak getirmenin sorunu çözeceğine inanmadığını savunan Kocaman, şunları şöyle konuştu:
“Çinekopun, 20 santimetrenin altında tutulması yasak. Ancak, bu balığın, tutulması sırasında, 20 santim mi, 18-22 santim mi olduğunu balıkçının ayırması çok zor. Bu sorunun, balık ağı gözünün büyütülmesiyle de çözüleceğini düşünmüyorum. Bu aşamada benim önerim şudur; madem ki lüfer balığı popülasyonunun artmasını istiyoruz. Öyleyse gelin, bir yıl süreyle lüfer balığına avlanma yasağı getirelim. Bir yıl sonra da durumu değerlendirerek, lüfer popülasyonunun artıp artmadığına bakalım.”
Kocaman, ayrıca, 38 santimetreden aşağı palamut yakalanmaması yönünde de bir düşünce olduğunu, ancak palamutun, göçmen bir balık olduğunu belirterek, “Palamut, Karadeniz'de yavrular, Marmara Denizi'nden geçer, Ege Denizi'nden çıkıp gider. Bu nedenle de bu uygulamayı doğru bulmuyorum” dedi.
“DENİZCİLİK VEYA BALIKÇILIK BAKANLIĞI KURULMALI”
Şu anda Marmara Denizi'nin en önemli sorunlarının başında kirlilik, aşırı ve yasak avlanmanın geldiğine dikkati çeken Kocaman, şöyle dedi:
“Tabii ki, bizim sektörde çalışanlar arasında da kötü örnekler var. Bunların başında, yasa dışı avlananlar geliyor. Yıllardır, trol yoluyla çinekop katliamı yapıldı. Ancak yasak avlanmalar konusunda devletin denetim mekanizması da hiç işlemiyor. Örneğin, Haliç Körfezi'nde, hatta İstanbul Boğazı'nda bile rahatça trol çekiliyor. Böyle denetimsizlik olmaz.'
Kocaman, balıkçılık sektörünün yıllardır Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı bir daire başkanlığı tarafından yönetilmeye çalışıldığına işaret ederek, “Neyse ki, geçtiğimiz aylarda, Avrupa Birliği müktesebatına uyularak, balıkçılığımızı yönetmek üzere Su Ürünleri Genel Müdürlüğü kuruldu. Ama bu da yetmez. Üç yanı deniz olan ülkemizde, balıkçılık sektörünün, oluşturulacak bir Denizcilik veya Balıkçılık Bakanlığı aracılığıyla yürütülmesi gerekmektedir” görüşünü kaydetti.