Güncelleme Tarihi:
Ersin Özince, BDDK tarafından düzenlenen toplantıda, bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına bankaların bakış açısını dile getirdi.
Bankalar Birliği'nin bu yılki genel kurul seçimlerinde otorite müdahalesi olmadığını söyleyerek konuşmasına başlayan Özince, ''Bu durum, sektör açısından önemli bir kazanımdır'' dedi.
Türkiye Bankalar Birliği'nin uzun bir süredir bankaların çok yüksek riskli bir ortamda çalıştığını, bunun olumsuz etkilerini dile getirdiğini, ekonomik anlamda yeniden yapılandırmayı talep ettiğini ve desteklediğini belirten Özince, yeniden yapılanmanın kalıcı olması için, her alanda uygulanması, kamuyu, banka dışı finansal kesimleri, reel sektördeki kurumları da kapsaması ve bu reformların eş zamanlı olarak yapılması gerektiğini vurguladı.
Â
Düzenlemelerin uluslararası kurallara önemli ölçüde yakın olduğunu ve bankacılık sisteminin rekabet gücünü artırmayı amaçladığını ifade eden Özince, şu görüşleri dile getirdi:
  Â
''Ancak Türkiye'nin geçmişten gelen sorunları, düzenlemelerin kısa sürede uygulanabilirliliğini güçleştirmektedir. Türkiye'de riskler hala çok yüksektir. Bankacılık sisteminin düzenlemelere hemen uymasının istenmesi, ekonomideki kırılganlıkları artırmaktadır. Bu nedenlerle, kuralları önceden belirlenmiş, makul sürelerin verilmesi ve geçiş dönemlerinde ara çözümlerin devreye sokulması büyük önem taşılmaktadır.''
Sermaye yeterliliği yükümlülüklerinin kısa sürede yerine getirilmesinin, bir daralmaya neden olmadan kolay olmayacağını, yakın dönemde yaşanan gelişmelerin bunun doğruladığını belirten Özince, bankacılık sisteminin sermayesini artırmasının mümkün olmadığı hallerde risklerini azaltmaya çalışmasının ekonomik koşullar dikkate alındığında daha olumsuz sonuçların çıkmasına neden olabildiğine dikkati çekti.
KRİZ İYİ YÖNETİLEMEDİ
   Â
Düzenlemeler ve uygulamanın sistematik riske neden olmaksızın ve sorunlu olmayan kurumlara sorun yaratılmaksızın yapılmasının önemine işaret eden Özince, şöyle devam etti:
''Başlangıçta bu konuda ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Maalesef yaşanan kriz iyi yönetilememiş, krizin bankacılık sistemine maliyeti sınırlı düzeyde tutulamamıştır. Daha da önemlisi sorunlu bankaların sorunların çözümüne yönelik kapsamlı bir çözüm paketinin oluşturulması, uzun zaman almıştır. Bunun da ekonomiye çok ciddi maliyeti olmuştur.
Fon'a alınan bankaların alacaklarının amme alacağı haline getirilmesi, bankaların kredilendirme davranışlarını olumsuz yönde etkilemiÅŸtir. BirliÄŸimizin tüm itirazlarına raÄŸmen, yapılan ve uygulanmasının güç olduÄŸu görülen bu düzenleme, borçların yeniden yapılandırılması çalışmalarını da etkilemiÅŸtir.''   Â
BANKALAR BİRLİĞİ'NİN UYARILARI
Â
Kamu bankalarının sermaye yeterliliklerinin karşılanması ve yeniden yapılandırılması sürecinde bu bankaların sorunlu tüm kredileri için karşılık ayırmaları, kredi arzını aniden sınırlandırmalarının diğer bankalar üzerindeki sorunların daha da ağırlaşmasına neden olduğunu savunan Özince, bu anlamda yeniden yapılandırmanın sektör genelinde ve ekonominin gerekleri de dikkate alınarak yapılması hususunda Bankalar Birliği'nin ciddi uyarıları olduğunu anlattı.
  Â
Uzun bir süredir bankaların düşük karlılılığına ilişkin sorunun Bankalar Birliği'nce gündeme getirilmesine rağmen yeniden yapılandırma sürecinde karlılık sorunun dikkate alınmadığını dile getiren Ersin Özince, tersine bankaların ekonomik faaliyetlerinden gelen katkının dışında bütçenin finansmanında doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmaya çalıştığını, net aktif vergisi, sermaye kazancı vergisi gibi servet vergisi türü vergisel yüklerin sistemin mali bünyesini olumsuz etkilediğini kaydetti.
Â
BANKALAR ARASINDA FARKLI UYGULAMALAR
Â
Ersin Özince, düzenlemenin kamu bankaları, yabancı bankalar, halka açık özel bankalar ve halka açık olmayan özel bankalar için bilanço esasları ve açıklama yöntemleri açısından ciddi farklılıklar içerdiğini, bu durumun arzu edilen şeffaflığın sadece bir grup banka için sağlanmasına neden olduğunu belirtti.
  Â
Ayrıca, halka açık bankaların diğer bankalardan farklı bir uygulamaya tabi tutulması, yöntem değişikliği nedeniyle bilanço sunumlarının farklılılaştırılmasının, borsada banka hisselerine yatırım yapmış olan yerli ve yabancı yatırımcılar nezdinde mali sektöre ilişkin olarak çok ciddi tereddütlerin oluşmasına yol açtığını belirten Özince, şunları kaydetti:
''Bankacılık sektöründeki reformlar tamamlanırken, sektörlerde uygulanan reform süreçlerinin birbirinden çok farklı olması, sistemin bütünü için kırılganlık yaratmaktadır. Kamu sektörü, şirketler kesimi henüz reform süreçlerinin başında iken, bankacılık sektöründe de özel bankalar ağırlıklı bu sürecin kısa sürede tamamlanmasının istenmesi, kredi piyasasının tıkanmasından başka sonuca yol açmayacaktır.
Bankacılık sistemindeki kilitlenme, kredi arzının daralması, şirketlerkesimini daha da zora sokacak, ekonominin büyümeye başlamasını geciktirecek, sürdürülebilir bir büyümeye ulaşmak için gerekli olan sanayi sektöründeki yenilenmeyi engelleyecektir.''
ÇÖZÜM üRETİLMESİ GEREKEN 16 MADDE
Ersin Özince, BDDK tarafından düzenlenen ''Bankacılık Sektörünün Yeniden Yapılandırılması Programı''nın tartışıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, yeniden yapılandırmanın sadece bankacılık sistemi ve bir kereye mahsus bankaların mali yapılarının güçlendirilmesiyle sınırlı kalmaması gerektiğini vurguladı.
Yapılması gereken, bankacılık sisteminde yeniden yapılandırmayı, risklerin azaltılmasını ve aktif kalitesinin iyileştirilmesini aracılık maliyetinin düşürülmesini, haksız rekabetin ortadan kaldırılmasını ilgilendiren başka birçok düzenleme bulunduğunu belirten Özince, konuşmasında Türkiye Bankalar Birliği'nin uzun süredir çözüm üretilmesini beklediği 16 maddeyi de açıkladı.
Maddeler şöyle:
-Bankalar, sorunlu alacakların tümü için bir yıl içinde karşılık ayırmak durumundayken, alacaklarının tahsili için yıllarca beklemek zorundadırlar. Bu nedenle takip ve sonuçlandırmayla ilgili yasal sürecin iyileştirilmesi beklenmektedir.
-Banka sisteminin aracılık faaliyetini pahalı hale getiren, sistemin rekabet gücünü olumsuz etkileyen ve sistemin büyümesini derinleşmesini sınırlayan yükler hafifletilmeli, bazıları da kaldırılmalıdır. Bu çerçevede zorunlu karşılıklar düşürülmeli veya zorunlu karşılıklara bankalararası piyasada oluşan düzeyde faiz ödenmelidir. Banka ve sigorta muamele vergisi düşürülmelidir. Kambiyo gider vergisi sıfırlanmalıdır. Mevduat sigorta sistemi yeniden ele alınmalıdır.
   Â
BANKACILIK SİSTEMİNİN KAR EDECEĞİ ORTAM YARATILMALI
Â
-Uzun dönemde öz kaynakları besleyen, en temel kaynak olan karların oluşması ve sürekliliği açısından bankacılık sisteminin kar edeceği sağlıklı bir ekonomik ortam yaratılmalıdır.
-Tasarruf araçlarının vergilendirilmesinde ikame etkisi kaldırılmalı, Türk parası yatırımlar özendirilmelidir.
-Düzenlemelerde pek fazla kalmamakla birlikte uygulamada bankalar arasında haksız rekabete neden olabilecek hiçbir ayrıma yer verilmemelidir.
-Kredi kullanan kuruluşların raporlama sistemi ve muhasebe standartlarının iyileştirilmesine ve bankacılık sistemi standartlarına getirilmesine yönelik çalışmalara bir an önce başlanması ve sonuçlandırılması beklenmektedir.
-Genel bütçeden kaynak aktarılan kuruluşların dışındaki kamu kuruluşlarının paralarının sadece kamu bankalarına yatırılması zorunluluğu bankalar arasında haksız rekabete neden olmaktadır.
-Vakıf paralarının sadece kamu bankalarına yatırılması zorunluluğubankalar arasında haksız rekabet yaratan bir düzenlemedir.
   Â
GÜVENLİK ELEMANI VE ESKİ HÜKÜMLÜ ÇALIŞTIRILMASI
   Â
-Her şubede güvenlik elemanı bulundurulması hatta mülki amirlerin yorumu ile şube başında güvenlik elemanı adedinin artırılması konusuna, şube bankacılığında gelinen aşama da dikkate alındığında ekonomik olarak yaklaşılmalıdır.
-Bankalarda eski hükümlü çalıştırılması konusunda Bankalar Birliği'nin önerileri dikkate alınmalıdır. 2001 yılında 35 bin bankacının işsiz kaldığı gerçeği ortadayken, bu öneri daha da önem kazanmaktadır.
-Düzenlemeler koordinasyon içinde yapılmalı, düzenlemelerin banka sistemine doğrudan ve dolaylı etkileri mutlaka dikkate alınmalı, sisteme ek yük getiren düzenlemelerden kaçınılmalıdır.
-Çek kanunu, temerrüt faizi uygulaması, gümrüklere verilen teminat mektuplarının limitsiz ve sınırsız olması uygulaması değiştirilmelidir.
Â
-Mali sistemde yer alan banka dışı kurumların rekabet içinde benzer düzenleme ve denetime tabi olmaları sağlanmalıdır.
   Â
SİSTEME YENİ GİRİŞLER GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Â
-YaÅŸanan bunca tecrübeler, ekonomik ve siyasi koÅŸullar ışığında bankacılık sisteminde halen faaliyetini sürdüren bankaların büyüyerek güçlenmeleri önem arzetmektedir. Bu nedenle iyileÅŸmeler dışında sisteme yeni giriÅŸler veya mevcutların yeni hissedarlara devrine iliÅŸkin kararların ve uygulamaların gözden geçirilmesi gerekmektedir.Â
-Banka sistnin itibarının ve sisteme duyulan güvenin artırılmasında sadece bankalara değil, tüm kişi ve kurumlara önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Yasa gereği banka sırlarına sahip olanların bu sırların korunmasına çok özel önem göstermeleri gerekmektedir. Mesleki sırların korunması sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zaman etik bir davranıştır.
-Her türlü düzenleme, mali sistemin büyümesini ve derinleşmesini sağlayacak ve özendirecek bir yapının oluşmasına yönelik olmalıdır. Böylece, Türkiye gibi kaynak ihtiyacı olan bir ülkede kaynak arzına yerli ve yabancı katılımcıların azami ölçüde katılması sağlanabilmelidir.''
   Â
KAMU BANKALARININ HALKA AÇILIMI SAĞLANMALI
Â
Ersin Özince, konuşmasının sonunda, Türk mali sistemi içinde bankacılığın çok önemli yer tuttuğunu, bankacılık sektöründeki sorunlara çözüm yaklaşımının tüm ekonomi açısından ciddi tehditlerin yanı sıra fırsatlar da oluşturduğunu belirterek, şunları söyledi:
''Çünkü bankacılık sektörüne devletin en üst makamından sokaktaki vatandaşa kadar ülkemizin tüm kesimlerinin ihtiyacı vardır. Bu nedenle, her kademenin desteği gerekmektedir. Güçlü bir mali sistem, güçlü mali kuruluşların varlığını gerektirmektedir.
Bu nedenle bankaların mali yapılarının iyileştirilmesi yeniden yapılandırılması her zamankinden daha büyük bir önem arzetmektedir. Bankacılık sisteminde reformun temel taşlarının sistemdeki tüm bankaların uluslararası kabul görmüş temel bankacılık ilkelerine göre yeniden yapılandırılması, faaliyetlerinin etkin olarak denetlenmesi, bilançolarının güçlendirilerek yatırımcılara şeffaf hale getirilmesi olmalıdır.
Bu amaçla kamu bankalarının da halka açılması sağlanarak bu süreç bir an önce hızlandırılmalıdır. Bu reformlarla denetimler banka dışı kesimler için de eş zamanlı olarak gerçekleştirilmelidir.'
Bankacılıkta ve ekonomide yeniden yapılandırma sürecinin tanımlanması ve kolay algılanmasının büyük önem taşıdığına işaret eden Özince, şunları belirtti.
''Bu anlamda bankacılık sistemi açısından gösterge, yeniden yapılandırma süreci sonunda halen uygulanmakta olan mevduata tam güvencenin kaldırılmasının sistemde hiçbir tereddüt yaratmadığı bir ortama ulaşılmasıdır.
Makro ekonomik açıdan temel göstergeler ise düşük enflasyon ve karlı büyüme ortamı, Avrupa Birliği Kopenhag kriterlerine uygun işleyen bir piyasa ekonomisinin yaratılması ve bu piyasada faaliyet gösteren rekabet edebilir kurumların varlığıdır.
Son dönemde bankacılık sisteminde sadece özel bankaları kapsayan reformların banka sisteminin tümünü kamu kesimini ve reel sektörü de içerecek şekilde aynı hızla yapılması büyük önem arzetmektedir. Bunun yapılmadığı durumda yakın dönemde sağlanan kazanımların da kaybedileceğinden kaygı duyulmaktadır.''
  Â
Özince, konuşmasını, IMF yetkilileri ile de paylaştığını söylediği şu fıkrayla bitirdi:
"Vatandaş çeşmenin başında kedisini yıkıyormuş. Oradan geçen birisi, (kedi yıkanmaz) demiş, geçmiş gitmiş. Dönüşte bakmış, kedi kucağında ölü. (Ne yaptın) demiş. O da, (Vallahi yıkarken ölmedi, sıkarken öldü) demiş. Bankacılık sistemini ve özel bankacılığımızı da özellikle böyle çiçek tutar gibi en zarif şekliyle toplumca değerlendirmeliyiz.''