Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2001 00:00
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Ersin Özince, IMF'den alınan kaynağın borç olduğunu hatırlatarak ciddi bir tasarruf politikasıyla ekonominin düzlüğe çıkacağını vurguladı. Yes For Europe ve Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) tarafından gerçekleştirilen toplantının ikinci gününde konuşan Özince, toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özince, Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) 10 milyar
dolar ek
kredi sağlandığı ve bundan sonraki süreci nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, ilave kaynak yaratılmasının önemli olduğunu ve Türkiye'nin elinden geleni yapmaya samimiyetle çalıştığını söyledi. Ersin Özince, sözlerini şöyle sürdürdü: ''(Kaynak, kaynak) dediğimiz borçtur. Dolayısıyla Türkiye kaynağı ancak içeriden üretebilirse (kaynak) diye ifade edilmeli. Bu borçlar değil, kendi imkanlarımızla üreteceğimiz esastır. Bu nedenle ciddi bir tasarruf politikasının çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Nitekim onun mesajları da net olarak verildi.'' Hükümet tarafından dün açıklanan tasarruf tedbirleriyle ilgili sosyal kesimlerde tepkilerin gözlendiği hatırlatılarak, bunun sosyal huzuru ne ölçüde etkileyeceğinin sorulması üzerine Özince, Türkiye'nin bu konumda yapacak çok fazla şeyi olmadığını belirterek, dışarıdan aranacak kaynaklarla düze çıkma sürecinin uzayacağı görüşünde olduğunu söyledi. ''Mutlaka neyin yapılması gerektiğini, ne kadar acı çekilmesini önrecek durumda değilim'' diyen Özince, sadece devletin değil, her bireyin tasarrufa önem vermesi, bu gerçekleştirilirken de sosyal huzurun bozulmaması gerektiğini dile getirdi.Ersin Özince, ''Şu an, bir de sosyal huzur konusunda sıkıntı yaratacak bir dönem değil. Bu demek değil ki özeleştiri yapmayalım. Ama yapıcı olalım'' diye konuştu. TÜRKİYE'NİN KREDİBİLİTESİ Özince, ''Son günlerde piyasada olumlu bir hava var. Ancak ardından ANAP kanadından Başbakan Ecevit'e yönelik açıklamalar geldi. Bunlar bir güven krizine yol açabilir mi?'' sorusu üzerine Özince, şunları kaydetti: ''Konunun siyasi yönünü değerlendirmek bana düşmez. Bazı tartışmaların özgürlükle yapılabilmesine kendimizi alıştırmalıyız. Ancak bu dışarıya ülkemizin kredibilitesinin olumsuz etkilenmesi şeklinde yansımamalı. Dış dünyanın bizi anlayabilmesi, bizim birbirimizi anlayabilmemizden daha zor. Türkiye'nin bugün ne yazık çok olumsuzlaşmış bir kredibilitesi var. Türkiye ile kıyaslanamayacak bazı ülkelerle eşdeğer kredibilitesi var. Bu kredibiliteyi yükseltmek sadece devletin değil, hepimizin görevi. Bir fikir etrafından birleşemezsek, kredibiliteyi ülke olarak kazanamayız.'' Son haftalarda borsadaki yükseliş ile dolarda yaşanan gerilemenin yeni bir dönüm noktası olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğinin sorulması üzerine de Özince, finans sektöründe bulunan biri olarak mikro gelişmelerin önemine inandığını,
döviz fiyatının çok yükselmesi durumunda talebin azalacağını o zaman da fiyatın düşeceÄŸini daha önce söylediÄŸini hatırlattı. "Pahalı mala itibar edildiÄŸi görülmemiÅŸtir'' diye konuÅŸan Özince,şöyle konuÅŸtu: ''Ancak bir dönüm noktası olması böyle kısa vadeli mikro geliÅŸmelerle deÄŸil, daha uzun vadeli özellikle istikrardan ve yine güvenden geçer. Yani kredibilitenin artırılması ÅŸarttır. Türkiye'nin kredi notunu artırmak zorundayız. Türkiye'nin ticari iliÅŸkilerinde zaafa düşmemek için buna muhtacız, dışarıdan daha çok borç almak için deÄŸil. Ticari iliÅŸkilerimize yansıyor. Yani malımıza daha az para veriliyor. Daha zor ÅŸartlar uygulanıyor. Bu nedenle bu tür geliÅŸmeleri kredi notumuza yansıtmadıkça sınıfı geçemezsiniz.'' Ä°ÅŸ Bankası Genel Müdürü Özince, 2002 yılında iç borçların çevirilmesinde zorluk yaÅŸanıp yaÅŸanmayacağına iliÅŸkin bir soruyu da, şöyle yanıtladı: "Türkiye Cumhuriyeti'nde tasarruf sahiplerinin devlet iç borçlanma enstrümanlarına daima talep göstereceÄŸi kanaatindeyim. Biz devlet tahvilleri satıyoruz. Müşterisi de eksik olmuyor. 2002 yılında herhangi bir ÅŸekilde bir problem beklemiyorum. Dolayısıyla devamlı felaket beklemenin yararı yok.'' Â
button