Medya görevini yaptı, sıra bizde

Güncelleme Tarihi:

Medya görevini yaptı, sıra bizde
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2016 20:38

İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Nasıl medya ama her yelpazedeki medya bu darbenin önlenmesi sırasında kilit bir rol üstlendiyse, bize de benzer bir sorumluluk şimdi düşüyor. Bence basın bu anlamda finansal kuruluşlara da örnek olacak bir davranıştır bu. Finansal kuruluşlar da tek bir amaç için, yapıcı, çözüm üreten bir duruş sergilemeli” dedi. Adnan Bali, “3. sınıf bir ülke manzarası hedeflenirken, 1. sınıf bir demokrasi refleksi verildi. Bu bir milli-gayri milli meselesidir” diye konuştu.

Haberin Devamı

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ele geçirilen belgelerde Türkiye’nin en büyük özel bankası İş Bankası’na da genel müdür ataması yapılmasının planlandığı ortaya çıktı. Biz de sıcağı sıcağına Hürriyet Ekonomi Müdürü Sefer Levent ile birlikte konuyu İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali’ye sorduk. Öncelikle ülkedeki normalleşme sürecinin ‘akışa’ bırakılmayacak bir konu olduğunu kaydeden Bali, iyi yönetilecek bir süreçle Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu tablodan kazançlı çıkabileceğini söyledi. Özellikle S&P’nin önceki günkü not indirimini ‘siyasi içeriği ağırlıklı olan, teknik içeriği de tutarsız olan, tamamen politik’ bir karar olarak değerlendiren Bali, darbe girişimini, ekonomiye etkisini, bankacılık sektörünün, yatırımcıların ve tüketicinin ilk refleksini ve tabii ki İş Bankası’na yönelik atama planına ilişkin görüşlerini Hürriyet’e anlattı. Bali darbe girişimini, “Türkiye için 3. sınıf bir ülke manzarası hedeflenirken, 1. sınıf bir demokrasi refleksi verildi. Bu bence bundan sonrası için müthiş bir kazanım” sözleriyle değerlendirdi.

Haberin Devamı

BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ GİBİ

İçinde bulunulan durumu da ‘bağımsızlık mücadelesi gibi’ kelimeleriyle özetleyen Bali, “Şu anda demokrasi ve bağımsızlık adına darbeyi püskürterek birinci fazı hallettik. Ama iktisadi destek olmadan bunu sağlamadan bu iş kalıcı olmaz. Şimdi önemli olan olağanüstü halin getireceği imkanlarla birlikte hukuk sisteminin, genel işleyişin bir zarar görmeden gelişimini de sağladığınız bir meşruiyette mücadeleyi sürdürmeniz. ”

Türkiye’nin ve bankacılık sisteminin bu tür türbülanslı durumlara çabuk adapte olabildiğini belirten Bali şöyle devam etti: “Olağandışı durumun farkında olarak, işi akışına bırakmak yerine iyi yöneterek iyileşmeye katkı sağlamalıyız. Bankalar olarak bizlere büyük sorumluluk düşüyor. Nasıl medya ama her yelpazedeki medya bu darbenin önlenmesi sırasında kilit bir rol üstlendiyse, bize de benzer bir sorumluluk şimdi düşüyor. Bence basın bu anlamda finansal kuruluşlara da örnek olacak bir davranıştır bu. Finansal kuruluşlar da tek bir amaç için, yapıcı, çözüm üreten bir duruş sergilemeli. Bir kere pozitif düşüneceksiniz, pozitif davranacaksınız. İmkanları, zor olanı daha da zorlaştıracak değil, daha da kolaylaştıracak yönde kullanmalıyız. Sonuçta hepimiz bu ülkenin kurumları, vatandaşlarıyız. Bu ülkedeki daha mütevazı kesimlerin kahramanlığına bırakılacak bir iş değil bu. Aslında bu mevzu en nihayetinde milli, gayri millilik sınırının testidir. Finans ve reel sektör olarak el ele vereceğiz. Tamamen piyasa dostu, ekonomi dostu uygulamalar için elimizdeki imkanları sonuna kadar kullanmaya çalışacağız. Anlayışımız bu olursa bankalar olarak gücümüz de buna yeter. Abartmak istemem ama ben bu durumu gösterilmiş olan çok ciddi siyasi refleksin üzerine ‘bir ekonomik seferberlik’ hadisesidir diyorum. Hepimiz de bunun bir parçasıyız. İş Bankası bu durumu bütün yüreği ile böyle görüyor.”

Haberin Devamı

İŞ BANKASI’NA ATAMADA GENEL KABUL GÖRME KAYGISI VAR

DARBECİLERİN atama listesinde neden İş Bankası’nın adının da geçtiğini ve bunun neler hissettirdiğini Adnan Bali şöyle anlattı: “Öncelikle şunu söyleyeyim, İş Bankası Türkiye’nin omurgası olan bir kurum. Ancak İş Bankası özel bir kuruluş. Yurtiçinde, yurtdışında hissedarları var. ABD, İngiltere, Fransa’da kurum ya da birey olarak hissedarları var. Dolayısıyla kimin malının başına kimi getiriyorsunuz, genel müdür seçiyorsunuz. Bu kurumun genel müdürlerini hissedarların oluşturduğu genel kurullar seçiyor. Eğer hukuk sistemi içinde devam edecektinizse siz hissedarlara hangi gerekçe ile müdahale ediyorsunuz. Ama sisteme böyle müdahalede ettikten sonra başkaca bir meşruiyet aranmayacaktı o da ayrı bir konu. Neden İş Bankası’na gelince, dediğim gibi İş Bankası bu ülkenin omurgası. Yani genel kabul görmek istiyorsanız, finansta genel kabul görme ihtiyacına dönük bir hamle olabilir. İŞ Bankası’nın sahip olduğu itibar, yaygınlık ve herhangi bir paranteze indirgenemeyecek kabul görmesi etkili sanırım. Kamu bankaları ve tüm müsteşarlıklara da atama listesi yapılmış. Bütün bunlar çok olumsuz durumlar elbette.” 

 

Haberin Devamı

Medya görevini yaptı, sıra bizde

 

AYRIŞMA NEDENLERİ  GEÇMİŞTE BIRAKILMALI

DARBE girişiminin ardından normalleşme sürecinde herkese, her kesime önemli sorumluluklar düştüğünü kaydeden Adnan Bali, şöyle konuştu: “O zamanda şu noktaya geliyoruz; geçmişte şu ya da bu nedenle ayrışma nedenlerimizin hepsini teferruat olarak, geçmiş dönemin lüksü olarak bir geride bırakıp, bizim şu an asıl olarak korumamız gereken bir devletimiz var, bir Cumhuriyetimiz, demokrasimizi var deyip işe dört elle sarılacağız. Hepimiz bu memlekette okuduk, bu ülkenin refahını paylaştık. Şimdi zorluklarında da fedakarlık göstereceğiz. Bir şeyi de itiraf edeyim son dönemde iyi giden işler sayesinde de refahımızı da artırdık. Şimdi sıra bu ülke için zorluğu paylaşmaya geldi. Onun için de bu iş sadece imkanları kısıtlı halk kesimlerine bırakılacak bir iş değil.” 

Haberin Devamı

OTURDUĞUN YERDEN NOT İNDİRİMİ OLMAZ

Adnan Bali darbe girişiminin ardından S&P'nin indirimini ve Moody's'in uyarısını şöyle değerlendirdi:

“Bu not konusunda daha önce ‘bir ülkenin notu çeyizi gibidir, sandıklar saklanmalı, çok iyi korunmalı. Not kolay düşer ama tekrar yükseltmek çok zordur’ demiştim. Bununla ülke notunun ne kadar önemli olduğun vurgulamak istiyorum. Bir kere reyting kuruluşları öyle objektifite merkezi filan değil. Bal gibi ekonomik politiğe dahildirler. Daha doğru dürüst ne olduğu belli olmadan, siyasi otoritenin kararları, ekonomik önlemleri, bunların yeterli olup olmadığı belli olmadan bir kuruluş değerlendirme başlatıyor, bir diğeri de not düşürüyor. Yetinmiyor görüntüyü de negatife çeviriyor. Ben sormak istiyorum Türkiye’deki durumu yerinde tespit eden var mı? Arkadaşlarım ifade ediyor. Telefonla arayıp soruyorlar marketlerde izdiham var mı, bankalarda kuyruklar var mı? Vatandaşta panik var mı diye soruyorlar. Bu kadar yüzeysel bir bilgiyle teknik bir karar alınabilir mi? Siz indiriminde darbe ve sonrasındaki gelişmelerin ülkedeki kutuplaşmanın derinleşmesine neden olduğu tespiti yapıyorsanız, gelin yerinde bir görün bakalım, ayrışmaya mı, birleşmeye mi neden olmuş. Bu çok ciddi bir çelişki ve yüzde 100 politik değerlendirme.” 

Haberin Devamı

PİYASADA VE MÜŞTERİLERDE OLAĞANDIŞI BİR DURUM YOK

DARBENİN ardından pazartesi gününden bu yana müşterilerin davranışlarında olağan dışı, yani yönetilemeyecek bir müşteri davranışı görmediklerini kaydeden Bali şöyle devam etti: “Bir mevduat çıkışı yok. Olağan dışı bir kredi talebi yok. O nedenle biz de mevduat ve kredi faizlerinde de bir değişiklik ihtiyacı duymadık. Bunda Merkez Bankası’nın da zamanında ve çok net bir duruş sergileyen tedbirlerin de payı büyük. Biz bu önlemlerden çok memnunuz. Döviz piyasalarında bir yükseliş var ama bireysel yatırımcının satışları bunu dengeliyor. Borsa’da da çok ciddi bir panik havası yok. Piyasa en kötü seviyesinde değil. Örneğin Borsa 2016 Ocak’a baktığımızda bundan daha kötü seviyelerde. CDS’lerde aynı şekilde. Döviz hariç. Döviz şu an en yüksek seviyelerinde. Bu bir haftalık dönem içinde yani darbe sonrasındaki ilk haftada dövizdeki artış yüzde 6 civarında. Bu Sayın Ahmet Davutoğlu’nun görevi bıraktığı dönemde oluşan hareketlilik ile aynı oran.”

TL’Yİ BİREYSEL  YATIRIMCI DENGELEDİ

BİREYSEL müşterilerin döviz piyasasında dengeleyici bir rol üstlendiklerini söyleyen Bali, şu bilgileri verdi: “Piyasa açılışlarında büyük montanlı döviz alışlarını, bireyleş müşterinin döviz satışlarının dengelediğini gözlemledik. Basına daha önce konu oldu, perakende müşterilerden kaynaklı 6-7 milyar dolarlık bir döviz satışı olmuş. Bizim rakamlarımız da bunu teyit ediyor. Hatta üstünde bir rakam bile olabilir. Dolayısıyla halk sadece meydanlarda şurada burada bir fonksiyon görmüyor. Ekonomik anlamda da bir pozisyon alıyor. Bu da çok önemli. Demek ki müşteri doların yükselişini bir satış fırsatı olarak görüyor. Bu da iyi bir şey. Bir güvensizlik işareti yok. Olsa, mevduat çıkışı olurdu. Ama yok.” 

ADI ÜSTÜNDE OLAĞANÜSTÜ BİR HAL

NORMAL şartlarda bir ülkenin ‘olağanüstü hal’ gibi bir önleme başvurmasının tercih edilir bir durum olmadığını kaydeden Bali, şöyle konuştu: “Fakat şu an olağan bir durum söz konusu değil. Adı üstünde olağanüstü bir hal var. İşletme yönetiminde de böyledir. Olağanüstü bir durum, kriz olduğunda ona özgü yönetim tekniği belirleriz. Bu son derece doğal. Olağanüstü halin olumsuz bazı yansımaları olabilir ama şartların iyileştirilmesi açısından elzemdir. Direkt olumsuz bir durum olarak algılanmaması gerekir. Olumsuz algılanacak şey karşı karşıya kaldığımız durumdur. Onun için aldığımız tedbirler değil, karşı karşıya kaldığımız durumun kendisi olumsuzdur.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!