Güncelleme Tarihi:
Çiçek, hurda araçların tasfiyesine ilişkin düzenleme yapılacağını söyledi. Edinilen bilgiye göre hurda indirimi 30 yaş ve üzeri araçları kapsayacak ve Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde kolaylık sağlanacak.
Yapılan toplantıda IMF konusunu görüşmediklerini belirten Çiçek, "kesin sonuç almadan yapılacak açıklamalar müzakerenin sağlığı açısından doğru değil" dedi.
Çiçek, hurda araçlara yönelik olarak da, "Ekonomik ömrünü doldurmuş araçlara yönelik olarak düzenleme yapılacak. Bunlar zaten önemli ölçüde trafiğe çıkamıyor. Bunları tasfiye etmek anlamında bir imkan sağlanacak" dedi.
İNTERNETE VERGİ İNDİRİMİ
Öte yandan yine Bakanlar Kurulu'nun aldığı karara göre internetten alınan yüzde 15 oranındaki vergi de yüzde 5'e indirilecek.
Sabit telefonlardan alınan Özel İletişim Vergisi oranının da yüzde 15'e indirilmesine karar verildi.
ÇİÇEK'TEN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, son günlerde sosyal tarafların da Kısa Çalışma Ödeneği üzerinde vurgu yaptığını anımsatarak, “Bu konuyu bugün prensip itibariyle kararlaştırmış oluyoruz, bu ödeneğin kullanılmasıyla ilgili” dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, edebiyatçı Orhan Duru ve çığ felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Bakanlar Kurulunun bugünku toplantısında 3 kanun tasarısının ele alındığını anlatan Çiçek, bunlardan bir tanesinin Bankacılık Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun tasarısı olduğunu söyledi. Çiçek, uzun bir zamandan beri bu sektörle ilgisi olan tarafların ve sektörün kendisinin kanunda yapılması gereken değişikliklerle ilgili bazı talepleri bulunduğunu belirtti. Kanundaki değişikliğin müzakerelerin sonucunda ortaya çıktığını kaydeden Çiçek, “Düzenlemenin maksadı evvela bürokratik süreçlerin kısaltılması ve maliyetin azaltılması. Bankaların faaliyetlerine ilişkin bazı sınırlamaların BDDK'nın etkin gözetim ve denetim yapmasına engel olmayacak şekilde kaldırılması. Dolayısıyla bankalara daha serbest hareket etme imkanı geliyor. Gelişen şartlara göre yeni önlemlerin alınmasına ve finansal piyasaların gelişmesine imkan sağlanması olarak bu kanunun amacının ifade edilebilir” diye konuştu.
Bunların büyük ölçüde teknik konular olduğunu vurgulayan Çiçek, kanunda “finansal holding şirketlerin tanımı” şeklinde madde bulunduğunu anımsattı. Bu kavramın AB standartları çerçevesinde yeni baştan ele alındığını ifade eden Çiçek, finans holdingleşmesinin bir çatı altında toplanabileceğini söyledi.
Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlardan hüküm giyenlerin banka kurucuları arasında yer alamayacağını belirten Çiçek, bunun bir kısıtlama olduğunu kaydetti. Bu kanunla Türkiye'de banka kurulması sürecinde mütekabiliyet konusunun da düzenlendiğini anlatan Çiçek, şöyle devam etti:
“Bankacılık hizmetleriyle ilgili destek hizmetleri hariç BDDK'dan izin süreci yeniden düzenleniyor. Yani her konuda BDDK'dan izin almak yerine, belli ana konularla ilgili kanunda belirtilen konularla ilgili izin alınabilecektir. Böylece bankaların daha rahat hareket etme, karar verme imkanı ortaya çıkmaktadır.
Kalkınma ve yatırım bankalarının sağladıkları fonlara ilişkin düzenlemeler var. Bugün yatırım bankaları bu fonlardan istifade edemiyor. Sadece kendi kaynaklarından müşterisine imkan sağlıyor. Dolayısıyla müşterisini imkanlarında bir fon şeklinde değerlendirme imkanı olacaktır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği hususlar var. Bu ve benzeri pek çok konuyu ayrıntılı bir şekilde düzenliyor bu kanun tasarısı.”
Çiçek, ikinci kanun tasarısının Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı olduğunu belirtti. Vergi mevzuatında zaman zaman değişiklikler yapıldığını anımsatan Çiçek, özellikle gelir vergisiyle ilgili olarak geçmişte birçok düzenleme yapıldığını söyledi. Çiçek, bunların amacının ekonomide rekabet gücünün artırılmasını sağlama, serbest piyasa ekonomisine uyumu temin etmek, istihdamı teşvik etmek ve vergiyi tabana yaymak, kayıt dışılığı ortadan kaldırmak gibi çağdaş, modern vergi sistemlerinde öngörülen hususları da Türkiye'nin yakalaması olduğunu belirtti.
Vergi sistemine yönelik yapılan düzenlemelerin bir kısmının içinden geçilmekte olan ekonomik sıkıntılar açısından da önem arz ettiğine işaret eden Çiçek, şunları kaydetti:
“Kısa çalışma ödeneği diye son günlerde sosyal tarafların da üzerinde vurgu yaptığı bir konu var. Bu konuyu bugün prensip itibariyle kararlaşırmış oluyoruz, bu ödeneğin kullanılmasıyla ilgili. Bunun içeriği nelerden ibaret olacak? Bunu sosyal taraflarla son çarşamba günü bir toplantı daha yapılacak, bir kısım ayrıntıları da yarın Sayın Başbakan açıklayabilir ama prensip itibariyle kısa çalışma ödeneğini gündeme getirmiş oluyoruz. Bunun amacı çalışan kişilerin iş akitlerinin feshedilmemesi. Yani mümkün olduğu kadar bu kriz sebebiyle çalışan insanların işsiz kalmamasını temin bakımından bu ödeneğin kullanılmasına imkan tanıyan bir kararı prensipte almış oluyoruz.
İkincisi, çeklerle ilgili düzenleme. Maalesef 'iradem dışında çek elimden çıktı' tarzında bir kısım konuyu suistimal eden, kötüye kullanan insanlar var. Dolayısıyla çeklerle ilgili bir düzenleme de bu kanun çerçevesinde gündeme gelebilecek ve kısa sürede bir yasal düzenlemeye kavuşmuş olacak.
Üçüncü olarak bu kanunla beyannamelerin denkleşmesi dediğimiz bir hedefi gerçekleştirmiş olacağız. Vergi dairelerine verilen muhtasar beyanname ile sosyal güvenlik kurumlarına verilen sigorta bildirgelerinin birleştirilerek tek bir beyanname şeklinde verilmesi arzu ediliyor. Dolayısıyla bu önemli bir kolaylığı getirmiş olacak. Ayrıca ülke kalkınması, istihdam ve mili gelire önemli katkılarda bulunacak. Büyük ölçekli yatırımların gerçekleştirilmesine imkan sağlayacak düzenlemeler bu kanunda yer alacak. e-devlet ve e-ticaret uygulamalarının yaygınlaştırılması ve işlemlerin elektronik ortamda yapılmasını kolaylaştırmak üzere internet iletişiminden alınan özel iletişim vergi oranı indirilmektedir.”
Gerek yerli gerekse yabancı kurumsal yatırımcılar bakımından uygulamada ortaya çıkan tereddütler bulunduğunu vurgulayan Çiçek, bunların ortadan kaldırıldığını belirtti.
HURDA ARAÇLAR
Çiçek, ekonomik ömrünü tamamlayarak veya çeşitli nedenlerle motorlu taşıt olma vasfını yitiren, hurda haline gelen, çalışma imkanı bulunmayan karayolları ve trafik düzenine zarar veren eski model motorlu kara taşıtlarının tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin de bu kanunla yeni bir yasal dayanağa kavuşacağını söyledi.
Toplantıda, bazı kamu kurum ve kuruluşlarının bir kısım borç ve alacakların düzenlemesine ilişkin kanun tasarısının da gündeme geldiğini anlatan Çiçek, şunları söyledi:
“Bu kanunun amacı enerji alanında faaliyet gösteren bazı kamu kurum ve kuruluşlarının mali yapılarını güçlendirmek üzere bir kısım borç ve alacaklarının takas veya mahsubu suretiyle tasfiye edilmesine ilişkin düzenlemelerdir. Bu kapsama hangi kuruluşlar giriyor? Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Taş Kömürü Kurumu, Botaş, Elektrik Üretimi A.Ş, Türkiye Elektrik Üretim A.Ş, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş ve Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'yi kapsıyor. Bunların birbirlerinden alacakları var. Karşılıklı alacak, borç ilişkileri var. Bunun bir düzene kavuşturulmasında fayda var. Kendi iç bünyelerinin kuvvetlendirilmesi, hesaplarının daha rasyonel olabilmesi bakımından.”
ELEŞTİRİMİZ İSRAİL HÜKÜMETİNİN POLİTİKALARI
Çiçek, “Türkiye'nin karşı olduğu konunun, İsrail Hükümetinin politikaları olduğunu” belirterek, “Ne İsrail halkıyla ne Musevi kökenli insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu ülkenin aziz ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır” dedi.
Toplantıda Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın, hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hem de kendisinin yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi verdiğini belirtti.
Yeni süreçte en başta muhalefet partileri olmak üzere bütün sivil toplum kuruluşlarının daha aktif desteğini beklediklerini ifade eden Çiçek, 2009 yılının, ilan edilen Ulusal Program çerçevesinde taahhütlerinin eksiksiz, duraksamadan yerine getirilmesi bakımından önem arz ettiğini vurguladı. Bunun için daha yoğun bir çalışma yapmaları gerektiğine dikkati çeken Çiçek, TBMM'ye sevk edilen 30'a yakın yasa bulunduğunu, ancak, Meclis'in çalışma düzeni hesaba katıldığında bunların kısa sürede yasalaşamayacağını kaydetti.
“Muhalefet partilerinin de bu konudaki düşünceleri, telkinleri, destekleri için bir ziyaret serisi” başlatıldığını anımsatan Çiçek, MHP'ye yapılan ziyaretin olumlu olduğunu, önümüzdeki günlerde diğer partilerin de ziyaret edileceğini bildirdi. Çiçek, şunları söyledi:
“Ancak tekrar tekrar ifade etmeliyim ki bu iki taraflı işleyen bir süreçtir. 'Bu süreçte yavaşlama var, duraksama var' tarzında zaman zaman değerlendirmeler yapılıyor. Sonuçtan bakarak belki bu değerlendirmeler yapılıyor, ama ayrıntıya girdiğimizde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bizim kararlılığımız ve gayretlerimizde bir noksanlık yok, aksama söz konusu değil, ama buna rağmen bu sürecin daha hızlı gidebilmesi noktasında AB'nin de belli bir çabanın içine girmesi lazım. Çünkü bu 33 başlıktan 8'i Kıbrıs'tan dolayı, 5'i Fransa'dan dolayı bloke edilmiş vaziyette. 10 tanesiyle ilgili zaten açılış yapıldı, geriye çok az sayıda müzakere edilebilecek başlık kalıyor. Bunlaran 10'uyla ilgili tarama raporu sonuçları Türkiye'ye ulaşmadı. Bunlar dikkate alındığında eğer bir yavaşlama varsa konuyu tespit anlamında bunu ifade etmeye çalışıyorum, ama hem Türk kamuoyu hem AB açısından üzerimize düşen çabayı gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Buna karşılık da başkaca desteklere de ihtiyacımız var. Geçmişte de bu süreçle ilgili olarak muhalefet partisi olarak CHP'nin çok önemli katkıları olmuştu. Bu dönemde de tüm partilerimizin bu katkıyı vereceğine inanıyoruz.”
GAZZE
Çiçek, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın Filistin-İsrail ihtilafıyla ilgili, 27 AB üyesi ülkenin yanı sıra Mısır, Norveç, Türkiye, Filistin ve Ürdün olmak üzere 32 ülkenin dışişleri bakanlarının yer alacağı toplantıya katılacağını hatırlattı.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının bilançosunu açıklayan Çiçek, böylelikle Türkiye'nin neden bu konuda çaba, gayret içinde olduğunun daha iyi anlaşılacağını ifade etti.
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, şu ana kadar bin 300'ün üzerinde Filistinli'nin yaşamını kaybettiğinin tahmin edildiğini söyleyen Çiçek, enkaz altında kaç kişi olduğunun bilinmediğini, enkazlar kaldırıldıkça ölü sayısının artabileceğini kaydetti.
Bölgede 5 binden fazla yaralı olduğunu, 4 bin binanın tahrip edildiğini, 20 bin binanın hasar gördüğünü, saldırılar sonucu 50 bin 800 kişinin evsiz kaldığını anlatan Çiçek, yaklaşık 1.9 milyar dolarlık maddi hasar meydana geldiğini belirtti.
Saldırılarda 5 Birleşmiş Milletler Yardım Ajansı çalışanının hayatını kaybettiğini, ajansın kullandığı 53 binanın yıkılıp hasar gördüğünü dile getiren Çiçek, bunların 37'sinin okul binası olduğunu vurguladı.
Çiçek, BM kaynaklarına göre hayatını kaybeden Filistinlilerin en az yüzde 25'inin, bir başka veriye göre ise en az yüzde 42'sinin kadın ve çocuk olduğunun belirtildiğini aktardı.
Cemil Çiçek, “Türkiye daha işin başında, bu dram bu boyutlarda ortaya çıkmadan evvel bir taraftan ateşkesin sağlanabilmesi, öbür taraftan da izole edilmiş, tecrit edilmiş Gazze'de yaşayan insanlara insani yardımların ulaştırılabilmesi bakımından insani bir çaba, gayretin içinde olmuştur. Türkiye'nin baştan beri çabaları bu iki maksadın teminine matuftur” diye konuştu.
“AZİZ VE SAYGIDEĞER MUSEVİ KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIZ...”
“Türkiye'nin başından beri bölgede kalıcı bir barışın ve ateşkesin sağlanabilmesi için üzerine sorumluluk düştüğü kanaatiyle bir gayretin içerisine girdiğini” söyleyen Çiçek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Hükümet'in çabalarının bu çerçevede değerlendirilmesini istedi. Çiçek, şöyle konuştu:
“Ancak konuşmaları, yapılan çabaları farklı şekilde değerlendirenler olmuştur. Açıkça ifade etmek istiyoruz ki Türkiye'nin karşı olduğu husus, İsrail Hükümetinin politikalarıdır. Bunun altını çiziyorum. Bizim karşı olduğumuz husus uygulanan politikalarla ilgilidir. Nitekim bu uygulanan politikaların ne denli insani dram yaşattığını, hayatını kaybeden çocukları, kadınların feryadını, ailelerin çektiği ıstırapları tüm dünya gündeme getirmiştir.
Böyle bir insanlık dramı karşısında, Türkiye bu politikalara karşıdır, ne İsrail halkıyla ne Musevi kökenli insanlarla ne de Türkiye'de en az benim kadar, en az sizler kadar bu ülkenin aziz ve saygıdeğer Musevi kökenli vatandaşlarımızla bir alakası vardır. Kimse konuyu şu veya bu istikamette çarpıtmamalıdır. Bunu hepimiz biliyoruz, şahsen bilirim ki aramızdaki hukuk sebebiyle bu ülkenin kalkınmasında, bu ülkenin belli başarıları elde etmesinde bu insanların da en az bizler kadar katkısı, çabası ve gayreti olmuştur. Mesela bir Jak Kamhi'yi buradan saygıyla anıyorum. Çünkü bir çok çabayı, gayreti belli ilişkilerin geliştirilmesi bakımından birlikte göstermişizdir. Son derece vatanseverce çabaların, gayretlerin içerisinde olmuştur. Bir İshak Alaton, bir rahmetli Üzeyir Garih uzun yıllar Musevi cemaatinin başkanlığını yapmış olan Bensiyon Pinto dahil olmak üzere, bunlar benim bildiklerim, bu listeyi uzatabiliriz.
Bunların hepsi Türkiye'nin kalkınması açısından, Türkiye'nin yararına olan her işin önünde, içinde ve arkasında olmuşlardır. Dolayısıyla bu insanlar bu ülkenin aziz vatandaşlarıdır. Kimsenin konuyu başka türlü değerlendirmesi ne doğrudur ne de haklıdır. Onun için Türkiye'nin politikası, doğrudan doğruya uygulanan politikalara karşı olmaktır. Bunu biz söylüyor değiliz. Nitekim Musevi asıllı pek çok yazar, bu konuda düşüncesi olanlar da uygulanan politikaların yanlışlığını zaman zaman dile getirmişlerdir. Bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızın hepsi aynı haklara, aynı imkanlara sahiptir ve güvenlikleri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin teminatı ve güvencesi altındadır.”
IMF KONUSUNU GÖRÜŞMEDİK
Cemil Çiçek, Bazı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Bir Kısım Borç ve Alacakların Düzenlemesine İlişkin Kanun Tasarısı ile getirilen düzenlemenin, mahalli idareler ve belediyelerle bir alakasının bulunmadığını bildirdi.
Bir gazetecinin, “Enerji kitlerinin ne kadar borç ve alacaklarından bahsediyoruz. Rakam verebilir misiniz?” sorusunu yanıtlarken Çiçek, şöyle konuştu:
“Hayır o rakamlara boğmak istemem, neticede kanun yasalaşana kadar bu rakamlar devamlı değişebilir ama geçmişte de zaman zaman devlet kurumları arasında bir alacak borç ilişkisi olduğu zaman bu tip yasalar çıkar. İsimlerini okuduğum kuruluşların birbirlerinden alacakları var. Bu alacaklar zamanında ödenmediğinde bu borçlar başka türlü finanse edilmektedir. Bunun da o kuruluş açısından ilave yük getirdiğini biliyoruz. O nedenle böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var. Rakamlar değişebilir, onları konuşmadık.”
“IMF ile görüşmeler hakkında sunum yapıldı mı, yeni anlaşma ne zaman?” sorusuna, Çiçek, “IMF konusunu bugün görüşmedik. Bu müzakereler bildiğim kadarıyla devam ediyor. Bu tip müzakerelerde kesin sonuç almadan yapılacak açıklamalar da müzakerelerin sağlığı, sıhhati açısından sakıncalı oluyor” karşılığını verdi.
Cemil Çiçek, “İnternetten alınan özel iletişim vergisinin indirilmesi söz konusu. Bu kaça indirilecek? Bu konuda bir rakam verebilir misiniz?” sorusunu da “O konuları bugün görüşmedik. Kanunların genel felsefesini ve amaçlarını söylemeye çalıştım” diye yanıtladı.
Ekonomik ömrünü tamamlamış araçlara ilişkin düzenlemenin kaç yıllık araçları kapsayacağı ve nasıl bir indirim uygulanacağına ilişkin soruya, Çiçek, şu karşılığı verdi:
“Bunların ayrıntısı kanunda var. Bu her zaman gündeme geliyor. Ekonomik ömrünü doldurmuş, belki garajda, belki hurdalıkta ama kayıttan silinmediği için onunla ilgili hiç durmadan vergi veya benzeri yükümlülükler geliyor. Bir süre sonra hem çalışmıyor, hem devreden çıkmış ama buna karşılık da o kişiyle ilgili bir borç tahakkuk ediyor. Bunların ekonomik ömrü dolduysa, bunlarla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bu kanun buna imkan verecek.”
Çiçek, “Bir belediyenin de BOTAŞ'a borcu varsa bu düzenlemeyle bunda da mahsuplaşma olacak mı?” sorusunu yanıtlarken, “Hayır, bu tür bir tartışmaya meydan vermemek için kuruluşların isimlerini teker teker okudum. Kimse 'şu oluyor, bu oluyor' tarzında bir yanlış değerlendirmeye girmesin. Dolayısıyla mahalli idarelerle ilgili burada bir düzenleme kesinlikle yok” diye konuştu.
BOTAŞ'ın belediyelerden alacaklarının yarattığı sıkıntının nasıl aşılacağı yönündeki bir soruya da Çiçek, “Bunu genellemek yanlış. 'Her belediyenin BOTAŞ'a borcu vardır' diye bir genelleme yapmayın. 60'tan fazla ilde doğalgaz verildiğine göre sanki doğalgaz alan tüm belediyelerin borcu varmış gibi bir sonuç çıkar, bu doğru değil. Bazı belediyelerle belki bir alacak borç ilişkisi var. Bu da ihtilaflı olduğu için. O netleştiği takdirde onu alabilir. Bunun yolu da vardır. Onun için bu getirdiğimiz düzenlemenin mahalli idarelerle, belediyelerle bir alakası yok” karşılığını verdi.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ
Cemil Çiçek, “Kısa çalışma ödeneği zaten var olan bir uygulama. Burada yeni olan nedir?” sorusu üzerine, şunları kaydetti:
“Bugüne kadar ne kadar uygulandı, ne çapta uygulandı, neleri içine alıyor. Yoksa yeni bir şey icat ediyor değiliz. Zaten yasalarımızda bu tip kavramlar, tedbirler var ama bu tedbirler her zaman uygulanıyor diye de bir husus yok. Yaşanan kriz sebebiyle iş akitleri feshedilmesin diye bunu belki biraz daha geniş çaplı, süresi bakımından daha makul, daha kabul edilebilir ve benzeri bir kısım kriterler açısından sosyal taraflar bunları değerlendirecektir. Belki, Sayın Başbakan yarınki konuşmasında temas edebilir mi? Bilmiyorum ama Çarşamba günü zaten sosyal taraflar bir araya gelecek. Bu imkanın kısa sürede devreye sokulmasını istiyoruz.”
Kısa çalışma ödeneğinin sekiz aya çıkarılması yönündeki haberleri anımsatan gazeteciye, Çiçek, şu karşılığı verdi:
“Ayrıntıya giremem ben. Ben burada getirilen tedbirlerin felsefesi ve amacını ifade etmeye çalışıyorum, ayrıntısı değil. Nedir amaç? Ekonomik kriz sebebiyle bir kısım zorluklarla karşı karşıya kalan işletmelerde işçi çıkarılmasını önlemek maksadıyla eldeki imkan ölçüsünde yardımcı olmaktır. Felsefesi budur. Bu sekiz ay mı olur, altı ay mı olur, başka bir zaman dilimi mi olur, ben bilemem. Buradan söylesem zaten çarşamba günkü görüşmelere gerek kalmaz. Ortada devletin imkanı belli, beri tarafta da problem belli. Taraflar bir araya gelecek, bir makul nokta neyse bunu değerlendirip ortaya koyacaklardır. Hükümet olarak bizim karar verdiğimiz husus, bu imkanın olabildiğince bu süreçte kullanılabilmesine imkan sağlamaktır. Meseleyi öyle değerlendirmek lazım.”
Çiçek, “Ekonomik ömürünü tamamlamış araçlara ilişkin vergi indirimi, sıfır araç satışını özendirmek için kullanılabilir mi?” sorusuna ise şöyle yanıtladı:
“Bunlar zaten önemli ölçüde trafiğe çıkamıyor. Trafiğe çıkamadığına göre onu var kabul etmek de zaten bir ölçüde yanlıştır. Garajda ya da bir yerde bekliyor. Kaza yapmış, ömrünü doldurmuş, trafiğe çıkma şansı yok. Onunla ilgili bir kısım işlemler de yürüyor, beraberinde külfet getiriyor. Bunları tasfiye etmek anlamında bir imkandır ama bu beraberinde bir araç alımını da getiriyorsa, o da işin bir başka yönüdür. Geçimini buradan sağlayanlar eldeki aracı artık kullanılmıyorsa, trafiğe çıkmıyorsa, geçimini de bu yoldan temin ediyorsa, ister istemez bir kısım yeni araçların da alınması söz konusudur. Yeni araç mı olur, ikinci el mi olur, o da artık ilgili mükellefin ya da vatandaşın kendi tercihine bağlıdır.”