Alper YOLDAŞ
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2006 00:00
Pazarı 2-3 yıl daha gözleyip, Türkiye’de B segmenti bir otomobil ile L200 pick-up üretimi için yatırım yapacaklarını kaydeden Mitsubishi Motors Corporation (MMC) Başkanı Osamu Masuko, Otoyaşam’a da dünya otomotiv sektörünü değerlendirdi. Masuko, otomotivde ’büyük’ olmanın artık yeterli olmadığını belirterek, sektörde rekabet edebilmek için proje bazlı ortaklıkların önem kazandığını söyledi.
Teknoloji yenilemenin ve yeni bir model geliştirmenin çok maliyetli bir iş olduğuna işaret eden Masuko, "Artık otomotiv üreticileri yeni teknolojiler ve modeller için her aşamanın kendileri tarafından finanse edilmesine gerek olmadığının farkına vardılar" dedi. Masuko’nun sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı’nı ziyaret ettiğiniz. Fuardaki izlenimleriniz doğrultusunda otomotiv sektörüyle ilgili genel bir değerlendirme yapar mısınız?
Otomotiv sektörünün gündeminde 3 ana konu var: çevre, güvenlik ve tüketim. Bu üç unsur otomotiv sektörünün geleceğini belirleyecek. Özellikle petrol fiyatlarının sürekli artmasıyla birlikte az yakıt tüketen küçük sınıfı otomobiller önem kazandı. Böylece, küçük sınıfın pazardan aldığı pay büyüdü. Aslında büyük hacimli otomobiller, üreticiler için çok daha kárlı olmasına rağmen, pazardaki talep ve koşullar firmaları küçük sınıftaki araçların üretimine yöneltiyor.
Otomotiv devleri gerek teknoloji paylaşımı gerekse ortak üretim gibi konularda işbirliğine gidiyorlar. Hatta bazı firmalar, rakipleri için araç ve motor üretip; bir anlamda tedarikçi oluyor. Otomotiv sektöründeki bu eğilim nereden kaynaklanıyor?
Bundan 10 yıl öncesine kadar otomobil üreticileri, yeni teknolojiler geliştirebilmeleri için yılda en az 4 milyon araç satmaları gerektiğini düşünüyordu. Yani geleceğini garanti altına almak ve yeni modeller geliştirebilmek için mümkün olduğunca büyümeniz gerektiği düşüncesi yaygındı. Çünkü teknolojinizi yenilemek ve yeni bir model geliştirmek çok maliyetli bir iş. Bunu finanse edebilmek için önemli bir kaynağa ihtiyacınız var.
Ama şimdi otomotiv üreticileri yeni teknolojiler ve modeller için her aşamanın kendileri tarafından finanse edilmesine gerek olmadığının farkına vardılar. Ve proje bazında işbirliğine gitmeye başladılar. Teknoloji paylaşımı veya ortak üretim gibi işbirlikleri üretici firmalar açısından maliyetlerin düşmesini sağlıyor. Bu da oldukça rekabetçi olan sektörde ayakta kalabilmek için çok önem taşıyor.
POPÜLER OLMAK İSTİYORUZ
Mitsubishi olarak proje bazlı ortaklıklara nasıl bakıyorsunuz?
Mitsubishi olarak, Nissan, Peugeot ve Citroen için küçük sınıf otomobil üretiyoruz. Chrysler için ABD pazarında büyük kamyon üretiyoruz. Örneğin, hibrid teknolojinin ana tedarikçisi Toyota’dır. Yine ’fuel cell’ (yakıt hücresi) teknolojisini gelecekte diğer firmalarla paylaşacak. Biz de aynı şekilde yeni teknolojilerimizi paylaşmayı planlıyoruz. Yani bir anlamda tedarikçi olacağız. Bizim ana hedefimiz ise popüler olmak.
Toyota, Peugeot ve Citroen Çek Cumhuriyeti’ndeki fabrikada kendi markalarıyla küçük sınıf modeller üretiyor. Otomotiv sektöründe buna benzer işbirlikleri artıyor. Aynı tesiste üretilen ve aynı teknolojiye sahip olan otomobilleri tüketici açısından farklı kılan nedir?
Her markanın kendine özgü bir tadı vardır. Motor, şanzıman ve tasarım o markayı tanımlayan özelliklerdir. Sonuçta tüketici, aynı teknolojiye sahip olan ürünler arasından kendine hitap eden tadı seçebilir. Toyota ile PSA Peugeot Citroen Grubu aynı fabrikada, fakat farklı otomobiller üretiyor. Otomotiv sektöründeki bu proje bazlı işbirliği trendi devam edecek.
Kurumsal kültürü değiştirip çekici modeller geliştirdik
Mitsubishi, özellikle 2004 yılında mali açıdan büyük zorluklar yaşadı. Bugün ise şirket bu sıkıntılı dönemi geride bıraktı. Bu başarıya giden yolda en önemli unsur neydi?
En önemlisi kurumsal kültürümüzü tamamen değiştirmemizdi. Düşünce şeklimiz ve organizasyonel yapımızda değişime gittik. Şimdi bütün çalışanlarımız kendi işlerini kendileri yapıyor. Yalnızca kendimiz ayakta kalabiliriz. Bunun için de sadece kendimize güvenmeliyiz. Çünkü kimse bizim işimizi yapmayacak ve bize destek olmayacak. Çalışanlarımız bunu çok iyi biliyor. Tabii bunun yanında yeni ve çekici modelleri piyasaya sunduk. Özellikle ABD, Japonya ve Tayland’da üretimiz bu modeller pazarda kabul gördü.
Japonlar hem felsefi hem teknolojik yenilik yapıyor
Dünyada üretilen motorlu taşıtların neredeyse üçte biri Japonların imzasını taşıyor. Japon üreticilerin otomotivdeki bu hakimiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Japon otomobilleri özellikle yakıt tüketimi, güvenlik ve performans açısından son derece rekabetçidir. Bu çok önemli bir nokta. Özellikle petrol fiyatlarının yüksek olduğu bir ortamda bu durum önemli bir avantaj. Bugün otomotiv adına yapılan yeniliklerde Japon firmalar öne çıkıyor. Japon üreticiler sürekli yeni teknolojiler geliştirip, felsefelerini yeniliyorlar. Japonların otomotiv sektöründeki etkisi daha da artarak devam edecek gibi gözüküyor.
’Japonlar otomobili satarken değil, üretirken kazanırlar’ şeklinde bir görüş var.
’Japonlar otomobili üretirken kazanıyorlar, satarken değil’ görüşü kesinlikle doğru değil. Üretim, satış ve satış sonrasından oluşan üç aşama da çok önemli. Müşteriye sadece çok uygun fiyat sunmak yeterli değil. Müşteri memnuniyetine büyük önem veriyoruz.