Çengel: 'Türkiye'nin Markası' algısını yaratmak gerekir
Güncelleme Tarihi:
Yerli ve milli kaynaklarla üretilen yerli otomobilin tasarım ve teknoloji açısından Türkiye’nin otomobil üretiminde ulaştığı son noktayı ortaya koyduğunu vurgulayan İstanbul Ticaret Üniversitesi Kurumsal Yönetim ve Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Özgür Çengel, “Tek başına üretim yetmez. Yerli otomobilin tanıtılması ve pazarlanması aşamasında, ‘Türkiye’nin Markası’na odaklanmak gerekiyor. Bu markayı ülkemizde ve yurt dışında destekleyebilir ve insanlarda yerli malı kullanma algısı oluşturabilirsek o zaman yerli otomobil çok başarılı olacak” dedi.
Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan yerli otomobilin yurt dışında da tanıtılmasına yönelik çalışmaların bir an önce başlatılması gerektiğini vurgulayan İstanbul Ticaret Üniversitesi Kurumsal Yönetim ve Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Özgür Çengel, şubat ayında Barselona’da düzenlenecek MWC Fuarı'nı örnek gösterdi. Türk otomotiv sektörünün üretim ve tasarım ölçeğinde dünya ülkeleriyle yarışır düzeyde olduğuna değinen Çengel, “Şu aşamada yapılması gereken şey, tüketicide yerli ürün kullanımını teşvik etmek, zihinlerinde yerli ürün kullanma algısı oluşturmak. Önce onların yerli otomobile inanması gerekir. Tüketici inanırsa satın alır ve yerli otomobilin marka elçisi olarak ürünün pazarlanmasını destekler” diye belirtti.
ÜRETİM, TÜKETİM OLDUĞU MÜDDETÇE OLUR
Dünyada üretim ekonomisinden tüketim ekonomisine doğru bir geçiş olduğunu kaydeden Çengel, “Üretim, ‘olmazsa olmaz.’ Ama tüketim olduğu müddetçe olur. Tüketimi artırmamız için pazarlamaya ihtiyacımız var. Farklılığı pazarlama ile sunmamız lazım. Pazarlamanın temel bileşeni merak oluşturmaktır. Önce merak uyandırmamız gerek, merak satışa dönüşür.”
REKLAM PAHALIDIR DİYE BİR ŞEY YOK!
Küresel ekonomide rekabet ortamının üretim kalitesini de artırdığına dikkat çeken Çengel, “Küreselleşme, dünyanın tek bir pazar haline gelmesi demek. Dünya ile entegre olmak demek. Reklam pahalıdır diye bir şey yok. Talep yaratmak için tanıtmak lazım. Yerli üretime olduğu kadar pazarlamaya da inanmak lazım. Bugün şirketlerin en büyük eksiği budur. Ekonomik krizlerde ilk kısılan bütçe pazarlama bütçesidir. Oya krizler, tanıtım için bir fırsattır.” dedi.
İŞSİZLİK DEĞİL İSTİHDAM YARATAMAMA VE EDİLEMEME SORUNU VAR!
Türkiye’de işsizlik sorunundan öte istihdam yaratamama ve istihdam edilememe sorunu olduğunu söyleyen Çengel, bu sorunların çözülmesi noktasında üniversite- özel sektör işbirliğine dikkat çekti. Çengel, konuya şu sözlerle açıklık getirdi:
“İşsizlik sorunu, tamamen arz ve talebin uyuşmamasından kaynaklanıyor. Üniversitelerde öğrenci yetiştiriyor ama istihdam edemiyorsak, istihdamı oluşturan özel sektörün ihtiyaçlarını iyi analiz etmek gerekiyor. Üniversitelerde mühendis, işletmeci, mimar yetiştiriyoruz. Oysa ülkemizde ara eleman eksikliği var, teknikere ihtiyacımız var. Ama biz 4 senelik eğitimin sonunda İşletme Fakültesi’ni bitiren öğrencimize diplomayı veriyoruz ama onu istihdam edemiyoruz. Çünkü şirketlerin öyle bir çalışana ihtiyacı yok. Bu sorunları aşmanın yolu, özel sektörün ihtiyaçlarına uygun bir eğitim politikası belirlemekten geçiyor. Üniversiteler, özel sektör ve sanayi ile işbirliği yapıp iş dünyasının ihtiyacı olan işgücünü yetiştirmeli. Öğrencilere eğitim sırasında iş hayatına yönelik vizyon sunulmalı.”
PAZARLAMAYA HER MESLEĞİN İHTİYACI VAR
“Hangi mesleği yapıyorsanız yapın, pazarlamaya ihtiyacınız vardır” diyen Çengel, “Üretiyorsunuz ama ya satamazsanız? O zaman, ürettiğinizin de bir anlamı yoktur. Bugün mühendislik fakültesinde okuyan öğrencinin de pazarlama okuyan öğrencinin de pazarlama eğitimi alması gerekir. Üretim ve pazarlama bir bütündür. Yerli üretimi teşvik ederken bunun pazarlama aşamasının da çok iyi kurgulanması gerekir” diye sözlerine ekledi.