Otokoç ve Birmot Kalite Oscarı'na aday

Güncelleme Tarihi:

Otokoç ve Birmot Kalite Oscarına aday
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2004 22:43

Bu hafta sayfayı ortadan ikiye bölüyor ve iki ayrı konukla ortak bir konu hakkında konuşuyorum. Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili tartışmalar devam ediyor ama dikkate alınması gereken bir nokta var ki insana bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirtiyor. O da Türk otomotiv sektörünün çoktan AB'ye girmiş olduğu gerçeği.

Hesap o kadar açık ve ortada ki! Türkiye'de üretilen taşıt araçları başta AB ülkeleri olmak üzere dünyanın 5 kıtasına ihraç ediliyor. ‘‘Made in Turkey’’ damgasını taşıyan bu araçların AB ülkelerine ihracatı, Türk ürünlerinin kalitesini de tescilliyor. Zaten Türkiye'deki fabrikalarının bir çoğu, yabancı otomotivciler tarafından, dünyanın en kaliteli üretim yapan tesisleri olarak kabul ediliyor. İş böyle olunca, yani imalat sanayi kalite konusunda büyük yol alınca, onları perakende otomobil satış yapanlar da izlemeye başladı. Müşterilerine kaliteli hizmet verebilmek için kolları sıvayan otomobil bayileri, kalite yolculuğuna çıktılar. İşte bu noktada neden sayfayı ikiye böldüğümü anlatabilirim. KalDer'in verdiği Ulusal Kalite Ödülleri'nin 2004 yılı adayları arasında iki otomotiv şirketi de bulunuyor. Kalite yolculuğuna çıkan bu iki şirket Otokoç ve Birmot... Otokoç Genel Müdürü Cenk Çimen ve Birmot Genel Müdürü Ersin İkier, kalite yolculuklarını, müşteri memnuniyeti için yaptıklarını anlattılar.

Farklılaşmayı kalitede arıyoruz

Birmot (Birleşik Motor Sanayi ve Ticaret A.Ş.) 2001 yılında otomotiv ticareti yapan 11 şirketin füzyona uğraması sonucunda meydana çıkmış. Birmot'un merkezi İstanbul'da, ancak çeşitli lokasyonlarda faaliyet gösteriyor. 11 şehirde, 11 entegre ana tesis, 11 bayii, 11 tane Fiat, 1 özel Alfa Romeo mağazası ve 2600 civarında yedekparça bayisi ve 800 çalışana sahip. Birmot, Alfa Romeo ve Fiat ürünlerinin yanı sıra, Iveco ve Otoyol'un ticari vasıtalarını satıyor. Satışlarını hem bireylere, hem de kendi bayilerine yapıyor. Ayrıca, Devlet Malzeme Ofisi'nin ihalelerine giriyor. Ayrıca satışı yapılan bu ürünler için teknik servis hizmeti veriyor. Diğer faaliyet alanlarını ise şirketin genel müdürü Ersin İkier yanıtlıyor.

Birmot'un yaptığı işlerin devamını anlatabilir misiniz?

Birmot'un kendine has özel işleri var. Bunlara biz diğer işler diyoruz. Toptan yedek parça ticareti yapıyoruz. Türkiye'de perakende toptan ticareti yapan en büyük şirketiz. Toptan yağ ticareti yapıyoruz. Bu arada kendi adımızla akü üretilmeye başlandı. Nisan ayından itibaren Birmot akülerini satışına başlayacağız. Birmot adı altında ürettirip sattığımız muhtelif otomotiv aksesuvarları var. Takoz, çekme halatı, zincir gibi. Ayrıca ithalata başladık. Çin'den otomotiv aksesuvarları getiriyoruz.

Çok geniş bir alanda hizmet veriyorsunuz.

Otomotivde geniş bir değer zinciri var. Birmot, her kademede olmayı hedefliyor. İkinci el ve takas otomobil en önemli işlerimizden bir tanesi. Kimyasal ürünlerle, otomobillerin korumasını yapıyoruz. Birmot otomotiv koruma sistemlerini tüm temsilciliklerinde yapıyoruz. Nisan ayında bir markanın motosikletlerinin satışını da yapmaya başlayacağız. Tofaş'ın ana bayileri 80 civarında, biz onlardan bir tanesiyiz. Ancak, biz Tofaş'ın ürettiği tüm ürünlerin yüzde 40'ını, Otoyol ve Iveco'nun da yüzde 40'nı satıyoruz.

Otomotivin tarihi yeniden yazılacak

Sektörde rekabet çok. Büyük olmak şart yani.

Hem ciro, hem hacim olarak hem de yaptığımız işlerin çeşitliliği olarak büyük bir şirketiz. Otomotiv sanayindeki şirketler bundan sonra da zaten böyle yaşayabilecek. Çünkü Türkiye'de de yakın bir gelecekte, Blok Muafiyeti Yasası uygulanmaya başlayacak. Blok Muafiyeti Yasası, bayilere çoklu marka satma imkanı tanıyor. Uygulamayla birlikte servislerde büyük değişiklikler olacak. Tüketicinin de seçme şansı olacak... Otomotiv sektöründe zaten rekabet vardı, ancak bu rekabet tüketicinin lehine daha da gelişecek. Otomotivin tarihi yeniden yazılacak. Yurtdışına baktığımızda otomotiv ticareti yapan şirketlerin büyüdüğünü görüyoruz. Büyüdüğünüz ve çok markaya hizmet ettiğiniz taktirde sistemde rekabet gücünüz artıyor.. Bu yüzden büyümek şart.

Büyümenin handikapları ve avantajları neler?

Büyüdüğünüz zaman şirketin rasyonel yönetilmesinin önemi daha da artıyor. Kaynakların, sermayenin, personelin, donanımların ve ekipmanların, aklınıza gelebilecek tüm kaynakların rasyonel kullanılması gerekiyor. Birleşmenin sonucunda oluşan sistem, bize bu imkanı yarattı. 11 ilde aynı anda aynı refleksleri gösterebiliyoruz. Aynı anda aynı şeyleri düşünebilen, aynı şeyleri yapabilen ve yapma imkanı olan bir kurum oluştu. Bu rekabet için önemli. Bundan sonra önemli bir konunun daha hayata geçmesi gerekiyordu; o da farklılaşma... Müşteri nezdinde bir farkımız olması gerekiyordu. Çünkü burası bir ticari şirket, hizmet veriyoruz.

Farklılaşmayı biraz açar mısınız?

Farklılaşmanın önemini anlatmak için bir konuya değinmek istiyorum. Günümüzde otomobilin tasarımları, teknolojileri birbirine yakınlaşmaya başladı. Bu iki konuda farkılık yaratamıyorsunuz. Otomobilin sahip olduğu teknoloji konusunda, müşteri çok bilinçli. Parası kadar teknoloji alma konusunda kararlı. Fiyat politikasında da farklı olmanız mümkün değil. Aynı segmentteki rakiplerle benzer olmak durumunda. Yüksek olursa o ürünü satamazsınız. O şansınız da yok. Bir şey yapmak lazım. Bu da farklı olmak, hizmette iyileşmekle olacaktı. Biz şirket kurulduğunda, bu farklılaşmayı kaliteye giden yolculukta, farklı bir hizmette gördük. Önce servis istasyonlarımızda aynı standartta hizmet verebilmek için Türk Standartları Enstitüsü'nün 1247 standardını aldık. Farklı şirketlerin birleşmesinden bir araya geldiğimiz için, farklı kurum kültürlerinin tek kurum kültürü haline dönüşmesi gerekiyordu.

Bunu nasıl başardınız?

Herkesi aynı kuzey yıldızına baktırıp, hedef koyup, o yönde düşünmesini ve hareket ettirmesini sağlamak çok zor. Bu standardı satış, yedek parça, muhasebe, yan destek birimlerinde nasıl yakalayabiliriz diye düşündük. ISO 9000'de bu standardı yakalayabileceğimizi yaptığımız araştırmadan sonra gördük. 2003 yılında ISO 9000'nin 2000 versiyonunun belgesini alacak noktaya geldik. İkinci aşama da böylece tamamlanmış oldu. Servis istasyonlarımızı hizmete yönelik devamlı iyileştirmesini sağlayacak Kaizen metodlarını uygulamaya başladık. Kaizen dünyada yaygın olarak kullanılan 1960'lı yıllarda Japonya'da ortaya çıkmış bir kalite felsefesi. Sürekli iyileştirmeyi sağlayan bu felsefeyi servis istasyonlarımızda sistematize ettik, uygulamaya başladık ve devam ediyoruz. Bunlar devam ederken, bu işin biraz daha üst seviyeye çekilip, şimdi toplam kalitenin daha çok hissedilebilir şekilde müşteriye yansımasını sağlayacak olan Kalder'in büyük ödülüne aday olduğumuzu açıkladık. Maceramız böyle başladık. Ve devam ediyor.

Öncüyüz diğerleri takip ediyor

Otokoç, Türkiye'nin ilk otomotiv şirketi. Kuruluşu 1928. Geçen sene 75'inci yıllarını kutlamışlar.. Türkiye'de otomotiv sektörünün doğuşu niteliğinde Vehbi Koç'un kurduğu ilk şirketlerden biri. Faaliyetine, Ankara'da Vehbi Koç'un Ford Motor'un distribütörlüğünü almasıyla başlıyor. O zamanki Otokoç, bütün Koç Grubu'nun otomotivinin kurucusu olan şirket. Bütün yan sanayi grubunun, Otosan fabrikasını, Fiat fabrikasını doğuran şirket. Bu en önemli özelliği. Ayrıca Koç Grubu'nda birçok yöneticinin yetiştiği Rahmi Koç'un ilk çalışmaya başladığı şirket. Bir çok süreçten geçiyor; genel distribütör olarak çalışıyor, bir dönem belirli mamüllerin dağıtıcılığını yapıyor. Sonra tamamen perakendeciliğe yöneliyor. 2001 Temmuz ayında Otokoç gibi olan bölgesel şirketlerin hepsini Otokoç çatısı altında birleşiyor. Şirketin yapısı ve kalite ile ilgili çalışmalarını Otokoç Genel Müdürü Cenk Çimen'den öğrendik.

- Neden birleşme ihtiyacı duyulmuş? Neden yeni bir model oluşturulmuş?

- Burada iki temel amaç vardı; verimlilik ve etkinlik sağlanması. Verimlilik sağlayarak maliyetlerin aşağıya çekilmesi amaçlanıyordu. Kár marjları çok dar, dolayısıyla rekabete ayak uydurabilmek için ciddi verimlilik sağlanması gerekiyordu. Etkinliğin amacı ise; Samsun'daki ufak bir şirketin, yeni iş modeline, insan kaynakları çalışmasına, kalite çalışmalarına teknolojiye yatırım yapma şansı yoktu. Bütünleşik bir yapıda, maliyetlerin aşağıya indirilmesi, hem de etkinliğin sağlanması hedefleniyordu. Bence de isabetli bir iş yapıldı. 2001-2002 yılındaki krizler ne kadar doğru bir iş yapıldığını gösterdi. Eski yapıda devam edilseydi, bence ayakta kalmakta güçlük çekilirdi.

- Otokoç'un hizmetleri arasında neler var. Tam olarak ne iş yapar?

- Otokoç, tamamiyle bir perakendecilik şirketi. Otomotiv mamüllerini, tüketiciyle buluşturan bir şirket. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteriyor. Bu bölgeler Türk otomotiv sektörünün yaklaşık yüzde 60-65'ini oluşturuyor. Türkiye'nin 5 büyük coğrafi bölgesinde, 8 ilinde mevcut 13 satış ve satış sonrası noktasındaki şubelerimizle faaliyet gösteriyoruz.

Otokoç'u Mega bir bayii olarak tanımlayabiliriz. Avrupa ve Amerika'da mega bayiler çok yaygın. Otokoç, perakende ve filo satışı yapıyor. Türkiye genelinde her ile toptan yedekparça satışı yapıyoruz, aksesuvar, satıyoruz. Araç koruma sistemlerimiz var. İkinci el operasyonumuz var. Kısaca otomobille ilgili her şeyi tek çatı altında toplayan bir mega bayii... 600 kişilik bir aileyiz. Geçen yıl 300 milyon dolar ciro yapan bu sene sektör böyle giderse 450-500 milyon dolar ciro yapabilecek olan bir aile..

Amaç mutlu bir şirket olmak

Kalite çalışmaları konusunda öncülük ettiğinizi söyleyebilir miyiz?

Evet öncülük ediyoruz. Amacımız, müşterilerimizle, çalışanlarımızla, paydaşlarımızla, işbirlikteliklerimizle mutlu bir şirket olmak. Biz esasında herkesi mutlu etmeye çalışan bir şirketiz. Bunun içinde de kalite bilincinin ön plana çıkması gerekiyor. Bütün bunları yaparken kaliteli yapmalısın. Bu kalite yaklaşımını ön plana çıkarmanız lazım. Kalite çalışmalarını 5 yıldır sürdürüyoruz. İlk defa otomobil sektöründe ISO 9001-2000 versiyonunu alan şirket biz olduk. 2001 yılında aldık. 2002 yılında ilk özdeğerlendirmemizi yaptık. O sırada zaten birleşme olmuştu. Bu birleşme sırasında baktık ki bizim için en uygun model, toplam kalite ve mükemmellik yaklaşımı. Bunun içinde her şey var. Liderlik var, stratejik politika var, işbirlikleri ve çalışanlarınız var. Temel performans göstergeleriniz var. Bunlar 9 kriter altında toplanıyor. Biz yapmak istediklerimizi bunun içinde gördüğümüz için bu modeli seçtik. İlk özdeğerlendirmemizi 2002 yılında yaptık. 2003 yılında da ulusal kalite ödülüne başvuruda bulunduk. İlk defa mükemmelikte yetkinlik ödülünü aldık. İyi ki de yapmışız. Sektöre örnek oldu. Birçok otomotiv şirketi bizim arkamızdan bu süreçte kalite yolculuğuna başladı. Bizden sonra zannederim Koç Grubu'ndan ve dışından bir çok otomotiv şirketi bence kalite çalışmalarına başlayacak. Sektörde liderlik yaptık. Zaten yapmak istediğimiz bu sektörde lider olmak, öncü olmak. Bizim kendimize koyduğumuz hedeflerden bir tanesi de bu.... Onu da bir yerde gerçekleştirmiş olduk.

İnsan faktörü çok önemli

Kaliteyle ilgili çalışmaları nasıl başlattınız?

Öz değerlendirmemizi yaptık, Otokoç bu modele göre nerede. İyileşme alanlarını belirledik. Önceliklere göre de çalışmaya başladık. Bu konuda biz de herkes çalışıyor. Bir ekip odada çalışıp, daha sonra dışarıda farklı bir dünya yaşanmıyor. Hep beraber çalışmalarımızı devam ettirdik. İyileşme alanlarında projeler geliştirdik. Bu da kurum kültürünü değiştiriyor. Sürekli yenileyen, kendini geliştiren bir şirket haline geliyorsunuz. Ödüller de sonrasında geliyor. Öncelikli olan bu kurum kültürünü sürekli hale getirmek.

Kurum kültürü oluşturmak çok zor bir misyon.

Biz bir hizmet şirketiyiz. İnsanlar çok önemli, insanların sahiplenmesi, inanması ve hep beraber çalışması. Biz bu şekilde yaptığımız her işte başarı elde ettik, böyle yapmadığımız işlerde ne yazik ki, tam istediğimizi yakalayamadık. Böyle çok deneyimimiz var.

Mükemmellik Adımları Projesi'nden bahsedebilir misiniz?

MAP Mükemmelik Adımları Projesi, hakikaten tüm çalışanlarımız katkı sağladı. Kalder'in geri bildirim raporunda bulunuyor ve toplantı yapıyor. Bu toplantıda sahadaki deneyimlerinizi size aktarıyor. Bu toplantıda nasıl genç, dinamik istekli bir ekip oluşturduğumuzu sordular. Bu insanlarla ve insanların içten katkısıyla oluyor. En önemli nokta bence bu.... Yapımız itibariyle, biz farklı bölgelerde faaliyet gösteriyoruz. Dolayısıyla buralardaki hem sosyal, ekonomik hayat ve profiller farklı. Bütün bunları aynı yöne yönlendirmek oldukça zor. Bu projenin bize önemli katkılarından bir tanesi bu oldu....
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!