Güncelleme Tarihi:
MERKEZ Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, ‘Enflasyon Raporu 2019-IV Bilgilendirme Toplantısı’nda yaptığı sunumda yıl sonu enflasyon tahminini 1.9 puan aşağı yönlü revize ederek, yüzde 12’ye çektiklerini açıkladı. Enflasyonu düşürmeye odaklı, sıkı bir para politikası duruşu ve güçlü bir politika koordinasyonu altında enflasyonun kademeli olarak hedeflere yaklaşacağını belirten Uysal, “Bu çerçevede, 2019 yıl sonunda yüzde 12 olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiğimiz enflasyonun, 2020 yıl sonunda yüzde 8.2’ye, 2021 yıl sonunda ise yüzde 5.4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz” dedi.
GIDA FİYATLARI ETKİLİ
Temmuz Enflasyon Raporu’nu takip eden dönemde enflasyonun belirgin bir düşüşle tahmin aralığının alt sınırına yakın gerçekleştiğini kaydeden Uysal, “Enflasyonun ana eğilimindeki kayda değer iyileşme ve ithalat fiyatları ile gıda fiyatlarındaki aşağı yönlü güncellemeler yıl sonu enflasyon tahminini bir önceki rapor dönemine kıyasla olumlu etkiledi. Diğer taraftan, çıktı açığındaki ılımlı toparlanma eğilimi ile tütün ürünlerindeki fiyat artışları bir önceki rapor dönemine göre yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı yönlü etkiledi. Bu doğrultuda, temmuz ayında yüzde 13.9 olarak açıkladığımız 2019 yıl sonu tüketici enflasyonu tahminini yüzde 12’ye indirdik. Diğer taraftan, aşağı ve yukarı yönlü etkilerin birbirini dengelemesiyle 2020 yıl sonu enflasyon tahminini değiştirmedik” diye konuştu.
GLOBALDE ILIMLI SEYİR
Merkez Bankası İstanbul Şubesi’nde gerçekleşen toplantıda konuşan Uysal, şunları söyledi: “Paylaştığımız bu tahminleri, küresel finansal koşulların ılımlı seyredeceği ve son dönemde belirsizlik algısında görülen kademeli iyileşmenin devam edeceği bir çerçevede elde ettik. Parasal sıkılık düzeyinin enflasyondaki düşüşün sürekliliğini ve hedeflenen patika ile uyumunu sağlayacak şekilde oluşturulacağı bir görünüm esas aldık.” Uysal, maliye politikasının para politikasıyla eşgüdüm arz edecek şekilde fiyat istikrarı ve makroekonomik dengelenmeye odaklı bir biçimde belirleneceğini varsaydıklarını dile getirdi.
REEL SEKTÖRÜN BORCU 33 MİLYAR DOLAR AZALDI
REEL sektörün borçluluğuna ilişkin soru üzerine Uysal, “Son dönemde reel sektörün bir miktar döviz borçluluğunu azalttığını görüyoruz. Reel sektör son bir yıllık dönemde 33 milyar dolarlık borç azaltımına gitti. Reel sektör firmaları kısa vadede açık pozisyon riski taşımıyor. Bu firmaların 1 yıl içinde ödemesi gereken borç tutarı da yaklaşık 18 milyar dolar seviyesinde” ifadelerini kullandı.
FAİZİN DÜŞÜŞÜYLE KREDİ TALEBİ ARTTI
MURAT Uysal, Haziran 2019’dan itibaren finansal koşullardaki iyileşmeyle birlikte kredilerde canlanma sürecinin başladığının görüldüğünü dile getirdi. Kur etkisinden arındırılmış kredi büyümesinin yaklaşık yüzde 5, TL kredi büyümesinin ise yüzde 7.5’ler seviyesine yükseldiğini ifade eden Uysal, “Burada belirsizliklerin azalması, likidite koşullarının iyileşmesi kredi arzını olumlu etkiliyor” dedi. Uysal, kredilerdeki artışın bireysel kredilerde başladığını, hanehalkı borçluluğunun düşük düzeyde olduğunu, ertelenmiş talebin bir miktar etki ettiğini anlattı. Enflasyondaki düşüş eğiliminin ve hızla gerileyen faizlerin kredi talebini canlandırdığını kaydeden Uysal, şunları ifade etti: “TL kredilerinin ekonomik büyümeyi destekleyecek makul düzeylerde artacağını öngörüyoruz. Attığımız adımların burada etkisi nasıl oldu? 1000 baz puanlık indirimin hem TL kredileri hem de mevduat faizlerine belirgin şekilde yansıdığını görüyoruz. Burada bizim attığımız adımlar boyutunda hatta daha da ötesinde faiz düşüşü var.”
FAİZ-KUR İLİŞKİSİ
MERKEZ’in faiz kararına rağmen döviz piyasalarının tepki vermemesine ilişkin soruyu da yanıtlayan Uysal, şunları kaydetti: “Burada birçok faktör etkili. Yerleşiklerin büyük ölçüde dolarize olmuş olmasının bir etkisi var. Bununla birlikte cari dengenin üzerinden gelen kur baskısı azalmış vaziyette. Hatta pozitife döndü. Zaman zaman yabancıların elindeki Türk Lirası’nın bollaşması, swap piyasasındaki faiz oranlarının bir miktar bizim yurt içi faizlerinin de aşağısına gelmesine rağmen pozisyonlarını koruduğunu görüyoruz şu an için. Bütün bu faktörler TL’deki istikrarlı seyrin devamını sağlıyor ama tabii burada en önemlisi enflasyon beklentilerindeki iyileşme. Bir miktar jeopolitik risklerin pozitife dönmesi de TL’yi destekleyici unsurlar.”
BANKACILIK SİSTEMİ GÜÇLÜ
MURAT Uysal, enflasyonun son dönemde beklentilerin altında gerçekleştiğine işaret ederek, “Son bir yıldır tahmin kredibilitemiz arttı. Bunu iyi anlatmamız lazım” dedi. ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlarının ekonomiye etkilerine yönelik görüşlerinin sorulması üzerine Uysal, “Türkiye’deki finansal sistem ve bankacılık sisteminin her türlü olası risklere karşı hazırlıklı ve dayanıklı olduğunu belirtmek isterim” diye konuştu. Uysal, zorunlu karşılıklar hakkında yapılan düzenlemeye yönelik ise uygulamanın makul büyüme öngörüleriyle şu an için uyumlu olduğunu söyledi. Bunun yüzde 5 büyüme hedefini de destekleyecek bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Uysal, “Bankacılık sisteminin hem döviz hem de TL likiditesi iyi seviyelerde. Hem sermaye yeterlilik oranları hem de rasyoları likidite pozisyonu açısından kredi büyümesini destekleme imkanının elverişli olduğunu gösteriyor” dedi. Uysal reel faiz konusunda bir bant telaffuz etmek istemediklerini de dile getirdi.
TEK HANE ZAMANI GELİNCE OLUR
FİYATLAMA davranışına dair göstergelerin yılın üçüncü çeyreğinde enflasyon ana eğiliminde kayda değer bir iyileşmeye işaret ettiğini aktaran Uysal, tüketici enflasyonunun, ekim ayında da tek hanede kalacağını, ancak yılın son iki ayında ters baz etkisiyle bir miktar yükseleceğini öngördüklerini söyledi. Verilere odaklı hareket ettiklerini belirten Uysal, “Tek haneli faiz zamanı gelince olur. Tek haneli faiz seviyesine gelmemiz gerektiğine dair veriler oluşursa zaten tek haneli faizler de oluşur. Şu an için bununla ilgili somut bir şey söyleyemem” dedi.