Güncelleme Tarihi:
İngilizce öğretmenliğinden sonra eşinin mesleği olan turizme geçen Gürsel Tonbul’un kariyeri ailesine temiz gıda üretmek adına satın aldığı alanla değişti. Ailesi için üretim planı bir anda yeni bir iş fikrine dönüştü. 1995 yılında işletmesini kuran Tonbul o yıllarda çok da bilinmeyen organik tarım seçeneği ile tanıştı ve ‘yapacaksam en iyisini yapmayalım’ diyerek kolları sıvadı. 2000 yılında sertifikalı organik üretime başlayan Gürsel Tonbul, ilk 10 yılında kendi ifadesiyle büyük bedeller ödedi. Bugün ise kurduğu ‘Yerlim’ markası ile emeğinin karşılığını alıyor. Çiftlik içinde kurulan atölyede, kadınların ürettiği ürünlerin sayısı 300’ü buldu. Zeytinden zeytinyağına, ekmekten özel soslara, sirkeden marmelatlara kadar birçok ürün bu çiftlikte yetişen sebze, meyve ve tahıllardan yapılıyor. 10 şehirde 30’dan fazla mağazada ürünlerini son tüketici ile buluşturan Değirmen Eko Yatırım AŞ Kurucu Başkanı Gürsel Tonbul ile organik tarım yolculuğunu konuştuk.
ÖNCE SERTİFİKASINI ALDI
1995 yılında işletmesini kurduğunda tarımla ilgili araştırma sürecine girdiğini ve o dönemde organik tarım ile tanıştığını belirten Tonbul, “Başta tarım zehirleri olmak üzere birçok hatayı gördüm ve kendi etik değerlerim doğrultusunda bunu yapamayacağımı anladım. 1997’de kendi içimde dönüşümü başlattım ve 2000 yılında organik üretim sertifikasını aldım. 2000 dönüm alanın 3’te biri zeytinlik. Bunun yanında üzüm bağları, meyve bahçeleri, tahıl alanları ve seracılık yaptığımız bir bölüm var. İşletmemizde hastalıklardan arî sürü sertifikalı büyük baş et ve süt hayvancılığı da yapılıyor” dedi. Çiftlik bölümü dışında restoran, zeytin ve zeytinyağı müzesi ile bir de atölyelerinin olduğunu belirten Tonbul, düşük sezonda 70-80 kişiye, yüksek yaz sezonunda 120-130 kişiye istihdam sağladıklarını söyledi.
'CİDDİ MÜCADELE VERDİM’
“Ben başladığımda organik kelimesinin anlamını bilen yoktu” diyen Gürsel Tonbul, organik tarımdaki kariyerini ilk 10 yıl ve ikinci 10 yıl olarak değerlendiriyor. Tonbul, ilk 10 yılda yasaların yetersizliği, yeterli ekipman olmaması, kalifiye elaman sorunu ve tüketici tarafında henüz oluşmayan farkındalık nedeniyle birçok zorluk yaşadığını ifade etti. Turizm sektöründen kazandığını bu çiftlik için harcadığını belirten Gürsel Tonbul, “Bu 10 yıl boyunca ciddi bir mücadele verdim, bedel ödedim. Organik üretimi hem ben öğrendim hem de çevreme öğrettim. Ne zaman kadın atölyesini kurarak katma değerli ürün üretmeye başladım o zaman işin seyri değişti. ‘Yerlim’ markasını kurmamız sayesinde kârlılık arttı. Bu işi hala bir yönüyle sosyal sorumluluk olarak görsem de hem markamız hem de pandemi sonrası oluşan beslenme bilinci talebi arttırdı diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
ATÖLYEDE ÜRETİM KADINLARA EMANET
Bilge köylü kadınlardan aldıkları bilgi ile üretim yaptıklarını ve bugün kadınların çalıştığı atölyede 300 çeşit ürüne ulaştıklarını belirten Tonbul şu bilgileri verdi: “Buğdayı satarak değil, kedimiz öğüterek ekmek yaparak kazanıyoruz. Üzümün taze meyvesi yine bu atölyede sirke, şarap ve pekmez olunca değerleniyor. Yeni nesil tüketicileri de kazanacak inovasyonlar geliştiriyoruz. Domatesi salça yapmak yetmiyor mesela. Onu makarna sosu, domates çorbası yaparak tüketiciye sunuyoruz.” İstanbul Levent’te kendi ürünlerinin yanında güvendiği üreticilerin de ürünlerine yer verdiği bir mağazaları olduğunu belirten Tonbul, “Sayıları dönem dönem değişmekle birlikte 10 şehirde 30 mağazaya ürün yolluyoruz. Kendi sitemiz üzerinde de satışımız var. Ayrıca aileme ait otellerin yanında kimi butik oteller ve şefler de bizim ürünlerimizi tercih ediyor” diye konuştu.
YURTDIŞINDAN TEKLİF ALIYOR
Hizmet sektörü hariç çiftlik kısmı için yıllık 10-12 milyon lira ciroya ulaştıklarını belirten Gürsel Tonbul ‘Bundan sonraki hedefiniz ne?’ sorusuna şu yanıtı verdi: “Bugüne kadar ihracat gündemimizde yokken 6 aydır talep almaya başladık, görüşmelerimiz sürüyor. Taze organik meyve ve sebze ihracatı bugünün şartlarında mümkün olmasa da zeytinyağı başta olmak üzere bazı kalemlerde olabilir. Bundan sonrası için alan bazında büyüme planımız yok. Çünkü kontrol edemediğin zaman işin özünden kaybetme riski var. Biz markamızın tanınırlığı için çalışmak, hedef kitlemizi büyütmek ve dünyaya açılmak için çalışacağız.”