Güncelleme Tarihi:
Murat Demirel'den Hürriyet'e mektup
EGEBANK'ın içini boşalttığı iddiası ile cezaevinde tutuklu bulunan Yahya Murat Demirel, Hürriyet'e gönderdiği 7 sayfalık mektup ile kendini savundu. Mektubunda sürekli işkence ve zulüm gördüğünü savunan Demirel, ‘‘Ölümü, yaşamaya tercih eder oldum’’ dedi.
ANKARA Merkez Kapalı Cezaevi'nde bulunan Egebank'ın eski sahibi Yahya Murat Demirel, Hürriyet'e gönderdiği mektupta, ‘‘Tam 20 gündür işkence, zulüm ve haksızlıklara karşı karşıya, ölümü yaşamaya tercih eder oldum’’ dedi. Demirel, el yazısıyla yazdığı 7 sayfalık mektupta, kendini savundu.
Demirel, mektuba, ‘‘Size son 20 gündür Türkiye'nin nerede ise en önemli meselesi yapılan Egebank konusunda çok şeyler söylemek istiyorum’’ diye başladı.
Mektubunun önemli bölümünde, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin, kendisi ile ilgili soruşturma ve yargılama yetkisi olmadığını iddia eden Demirel, kendisi için yapılan ‘‘suçlu’’ tanımının da belli olmadığını savundu. Demirel'in mektubu özetle şöyle:
İnsan haklarının olduğu, insan değerinin en ön sırada olduğu, bir hukuk devletinde suçlu diye tanımladığın (bu tanım da belli değil) insanlara 5 gün işkence yapacaksın ve bankaya el koyulduktan 10 ay sonra delilleri karartacaksın diye adamı hapse atacaksın. Niye Ankara DGM bu soruşturmayı yapar. Yetkili mahkeme bu kadar açık iken niye 20 gündür biz tutsak edildik.
Suç duyurusunun bazı olan Sinan Çam imzalı yeminli murakıp raporunun tarihi 28 Eylül 2000. Nasıl oluyor da suç duyurusuna baz alınan rapor, benim polisçe gözaltına alındığım gün yazılıyor?
POLİS ZULMÜ
Yetkisiz Ankara başsavcısı Sn Yüksel ne yaptığının farkında değildir. Onun emriyle (güya) polisler de bu işin ne olduğunu bilmemektedirler. Bizi polise kapatıp 5 gün işkence yaptılar. İlk üç gün sorgulamadılar. Çünkü, ne soracaklarını, ne yetkisiz başsavcı, ne de zulmeden polis biliyordu. Soruları yeminli murakıplar polislere söylediler. Hatta sorgu sırasında polisler bir yerden işkence yaparken, bir yerden ‘bu adam şu soruya böyle dedi, şimdi ne soralım’ diye yeminli murakıp Sinan Çam ile cep telefonuyla görüşüyordu. Burada her türlü işkenceyi yaptılar ve insanlara bildiklerini değil, duymak istediklerini söylettirdiler.
OFF-SHORE SUÇ MU?
Komplo olan yeminli murakıp raporu, işkence gördüğümüz yetkisiz savcının soruşturması, nedensiz, geçersiz, haksız, yetkisiz tutuklamaya sözde suçun içeriğini kısaca özetleyim. Şu anda 30 kadar özel banka bizim yaptığımız off-shore bankacılık ürününü müşterilere sunuyor. Bu suç ise, off-shore bankacılığa neden izin veriliyor.
Başsavcıya ifademde dedim ki, ‘‘Efendim cebinizde bin dolar varsa, şimdi size söylediğim 30'a yakın bankanın en yakın şubesine uğrayın ve off-shore bankasında hesap açtırın.' Başsavcı anlamadı ki.
Esenler benim için çok değerli
YAHYA Murat Demirel, mektubunda cezaevinde evlendiği Ayşenur Esenler ile ilgili de bazı açıklamalarda bulunuyor. ‘‘Ayşe Hanım benim 12 yıllık beraberliğim olan, benim en değerli, en çok sevdiğim insandır’’ diyen Demirel, şöyle devam ediyor:
‘‘Biz bir düzine sebepten resmen nikah kıymamıştık. Kızcağız, benim problemlerim ve üzüntümden Şubat 2000'de Tip 1 diabetik hasta oldu. Şu anda günde 4 kez insülin iğnesi oluyor. Pankreas tamamen çalışmıyor. Benim adet ve tarzıma göre eşimi, yani mahremimi işlerime iyi veya kötü hiçbirşeye sokmadım, sokmam da. Bu kızcağız yitkisiz savcının yaptığı yetkisiz soruşturmada düzmece raporda sanık bile gösterilmemişken, sadece benim ano bağımlılığım ve düşkünlüğüm ve sevgimden dolayı, yetkisiz mahkemece tutuklandı. Şimdi o da bu zulmü benim yüzümden, hiçbir yerde, hiçbir eylemde hiç olmadığı halde, ki kendisi sanat ile uğraşan, eviyle uğraşan, başka bir iş hevesi ve tarzı olmayan, bu kişi burada tutsak.’’
Erkuş’u Hazine görevden aldı
YAHYA Murat Demirel, mektubunda Egebank eski genel müdürü Esat Erkuş'un Şişli cumhuriyet Savcılığı'ndaki ifadelerine de cevap verdi. Erkuş'un savcılıkta ‘‘o ilgili olayı (paravan şirketlere kredi) öğrendikten sonra istifa ettim’’ dediğini hatırlatan Demirel, Erkuş hakkında şunları söyledi: ‘‘Erkuş, o olayı icra ettikten sonra, İnterbank'ta yaptığı usulsüzlüklerden dolayı Hazine tarafından (Müsteşar Yardımcısı Osman Tunaboylu) imzalı azledildi. Yani görevden alındı. Aynı olaydaki genel müdür yardımcısı Ertunç Yalçın, yine o ilgili olaydan sonra, yani o işi icra ettikten 5 ay sonra hakkında SPK tarafından soruşturma olduğundan ve de bu olayın ana mucibi olduğundan benim tarafımdan işime son verildi.’’