Güncelleme Tarihi:
350 milyon Euro yatırımla Konya’ya fabrika yatırımı yapan Unilever’in Dünya Başkanı Paul Polman toplam 5 fabrika ile Türkiye’de faaliyet gösterdiklerini ve 5000 bin kişiye istihdam sağladıklarını belirterek, “Türkiye, dünyanın herhangi bir ülkesinde olabileceği gibi, zor dönemler geçirebilir. Son yıllardaki olumsuzluklar hepimizin malumu. Ne olursa olsun Unilever için Türkiye’de olmamak aptallık olurdu” dedi.
Konya’daki fabrika açılışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Polman, Unilever’in Türkiye pazarının, dünya ortalamasının üzerinde büyüdüğünü söyledi. Türkiye’de son dönemde yaşanan gelişmeler, seçim süreci ve jeopolitik sorunlar nedeniyle Türkiye planlarının değişip değişmediği sorusuna Polman şöyle yanıt verdi: “Türkiye yakın geçmişinde yeterince politika konuştu, siyasete odaklandı. Bugün gelinen noktada artık Türkiye’nin odağının ekonomi olması ve burada alınacak önlemlere yoğunlaşması gerektiğine ve bunun Türkiye’nin çıkarına olacağına inanıyorum. Türkiye bizim için çok önemli konumda. Biz, tüm stratejilerimizi uzun vadeli yaparız ve hiçbir planımıza kısa vadeli olarak bakmayız. Türkiye’de ticari faaliyetlerimiz 100 yıldan bu yana sürüyor. Dolayısıyla Türkiye’ye bakış açımız da kısa vadeli olamaz.”
ZORLUKLAR ATLATILIR
Türkiye’de 8 fabrikaları olduğunun altını çizen Polman, “Eminim işimiz büyüdükçe ve kapasitemiz talebi karşılamakta zorlanmaya başladığında birkaç yıl sonra ‘Türkiye’de bir fabrika daha inşa etmeli miyiz’ diye tartışmaya başlayacağız. Türkiye’ye bir önceki işimde 2000 yılında geldiğimde, büyük bir ekonomik kriz yaşıyordunuz. Krizden çıkmayı başardınız. Bugün çok daha sağlam ve güçlü bir ekonominiz var. Bu dönem yaşanan ekonomik zorlukları da başarıyla atlatacağınıza inancımız tam” dedi.
TALEP DARALMASI RİSKİ OLABİLİR
TÜRKİYE ekonomisi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Paul Polman, “Her ülkenin ekonomisi belli riskler taşır. Türkiye’nin ekonomik anlamda önceliğinin; cari açığı kontrol altına almak, enflasyonu düşürmek ve işsizliği azaltmak olmalı. Mali piyasalara yönelik önlemler açısından Türkiye’ doğru yolda. Unilever gibi küresel şirketler için ana risk kurdaki dalgalanmalar. TL’nin değer kaybetmesine bağlı enflasyonun artması, ekonomi için iyi değildir. Hane halkı gelirini enflasyon oranında ya da üzerinde artıramazsanız, talep daralması riski doğar” dedi.
BAŞKALARI SİZİN YERİNİZE YAPAR
POLMAN, “ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımları, TL’nin değer kaybına yönelik bir baskı oluşturabilir ve bu da cari açığın yönetilmesini zorlaştırabilir. Cari açığınız olduğu için, cari açığı kapatmak adına ihracat yapabilecek uluslararası yatırımı çekmeniz çok daha büyük önem taşıyor. İhracatınızı sürekli geliştirmenin en önemli katma değerlerinden biri de size dünya pazarlarında kendinize yer edinmeniz için rekabetçilik kasınızı güçlendirmesi. Zira herhangi bir üründe siz rekabetçi olamazsanız, başkaları sizin yerinize o ihracatı yapar” ifadelerini kullandı.
KÜRESEL ŞİRKETLERETÜRKİYE’Yİ ANLATIYORUZ
100 yıldan bu yana Türkiye’de olan ve son 10 yılda Türkiye’ye 600 milyon Euro’luk yatırım yapan bir şirketin Dünya Başkanı olarak konuştuğunu söyleyen Polman, “Diğer uluslararası şirketlere Türkiye’nin yatırım ve iş yapmak için harika bir ülke olduğunu anlatıyoruz. Biz, Türkiye’nin iyi gününde de kötü gününde de dostuyuz. Zira, asıl güvenin ve sadakatin, olumsuzlukların ve zorlukların yaşandığı, ekonominin iyi olmadığı zamanlarda geliştiğine ve güçlendiğine inanıyoruz” dedi.