Okyanusu aştık, ama derede boğulmayalım

Güncelleme Tarihi:

Okyanusu aştık, ama derede boğulmayalım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 08, 2000 00:00

Haberin Devamı

EKONOMİK programın iki kilit bürokratı, uygulanan politikanın ilk üç aylık sonuçlarını Hürriyet'e birlikte açıkladılar. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, ‘‘Okyanusu geçtik. Ama derede boğulmamamız lazım. Önümüzdeki üç ay, programın en kritik bölümü olacak’’ uyarısında bulundular.

HÜKÜMETİN Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzaladığı stand-by çerçevesinde uyguladığı ekonomik programın iki ağır topu, Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp ile Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, piyasalara ‘‘Okyanusu aştık’’ mesajı verdi. İki kilit bürokrat, programın önümüzdeki üç ayının da çok kritik olduğu, hedefler doğrultusunda adımlar atılmaması durumunda ‘‘derede boğulma’’ riskinin gündeme gelebileceği uyarısında bulundu.

Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp ile Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, dün Ankara'da Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, yazarlar Enis Berberoğlu, Erdal Sağlam ve Hürriyet Ekonomi Müdürü Vahap Munyar'la biraraya geldi. Sohbette ekonomik programla ilgili soruları yanıtlayan Selçuk Demiralp ile Gazi Erçel, piyasalara ‘‘Şu anda okyanusu aştık. Ancak, önümüzdeki üç ay da kritik. Önümüzdeki üç ayı da hedeflerimiz doğrultusunda atlatırsak, o zaman 2000 yılında programı tutturmamamız için hiçbir sebep yok’’ dediler.

ADIMLARA DİKKAT

Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp, önümüzdeki üç ayın program hedefleri açısından çok kritik olduğunu belirterek, şunları söyledi:

‘‘Programımız açısından önümüzdeki üç ayın en önemli konularından biri Dünya Bankası kaynaklarının kullanılabilmesi için yapmamız gerekenleri yerine getirmek, diğeri de tarımsal destekleme fiyatlarında IMF'ye verdiğimiz niyet mektubunda koyduğumuz hedeflere uymaktır. Dünya Bankası'ndan bize açılabilecek kaynakları kullanabilmemizin şartları var. Bunlardan biri bankacılık kesiminde yapılması gerekenleri kapsıyor. Bunlar nedir? Kamu bankalarından özelleştirilecekler için gerekli altyapı adımlarının atılması ve onlara bu yolda ciddi olduğumuzun gösterilmesidir. Diğeri ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun el koyduğu bankaların rehabilite edilip, sonra da satılmasıdır. Bu konuda Merkez Bankası Mevduat Sigorta Fonu zaten gerekli çalışmaları yapıyor. Dünya Bankası desteğini sağlayacak bir başka konu da tarım birlikleriyle ilgili düzenlemelerdir. Bununla ilgili yasanın da bir an önce çıkarılması gereklidir.’’

BÜYÜK SINAV

Demiralp, tarımsal destekleme fiyatlarının de programın önemli ayaklarından biri olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

‘‘Hükümet tütünde hedefler doğrultusunda davrandı ve fiyat artışını yüzde 25'te tuttu. Şimdi önümüzde başta buğday olmak üzere hububat alımları olacak. Sonra diğer tarımsal ürünler gelecek. Bunlarda da ne yapıp edip, hedeflere uygun davranmak zorundayız. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) niyet mektubunda yer alan kotalar doğrultusunda alım yapması gerekmektedir. Bu konuda hedefler dışına çıkılırsa, uyguladığımız programın güvenilirliği biter. O yüzden uyguladığımız program açısından ilk üç ayda okyanusu geçmiş olsak da, ikinci üç aydaki büyük sınavda başarılı olamazsak, o zaman derede boğulmak gündeme gelebilir.’’

YÜZDE YÜZ TUTTU

Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ise, ‘‘Uygulanan program yılın ilk üç ayında ne oranda tuttu?’’ sorusunu şöyle yanıtladı:

‘‘Enflasyon dışında uyguladığımız program aslında yüzde yüz, hatta daha da üstünde tutmuş durumda. Enflasyon dışındaki hedeflerde çok iyiyiz. Enlasyon da mart ayı itibarıyla inişe geçti. Artık bütün piyasa bizim döviz kurlarımızın ne olacağını, Türk Lirası'nın nasıl bir seyir izleyeceğini 2001 yılının ilk çeyreğinin sonuna kadar biliyor. Ondan sonrası için gerekli hedefler de zaten üç yıllık programımızda konulmuş. Bu yılın ilk üç ayında da buna uygun hareket edilmiş. Piyasanın artık bundan şüphesi yok.’’

Programı tutturursak üç yılda AB'ye hazır oluruz

MERKEZ Bankası Başkanı Gazi Erçel, şubat ayında Devlet Bakanı Recep Önal ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp ile Avrupa Birliği (AB) nezdinde yaptığı görüşmeler sırasındaki bir ilginç saptamasını şöyle aktardı:

‘‘Görüşmelerimiz sırasında bana öncelikle döviz kuru politikalarımızı sordular. Biz de önlerine açıkladığımız programı, önceden açıkladığımız sepeti koyduk. Onlar, bu kez program bitiminden sonrasını merak ettiklerini belirttiler. Biz de, sonraki dönemde de hedeflerin bu yönde olması gerektiğini söyledik. Onların bizim döviz kuru politikamızın üzerinde durmalarının nedeni, Türk sanayiinin Avrupa'daki rekabet koşullarına uyup uymayacağından kaynaklanıyor. Türk sanayi, uyguladığımız döviz kuru politikası üzerinden Avrupa'da, dünyada rekabet eder hale geldikten sonra, çok önemli bir noktaya ulaşmış olur. Biz eğer şimdiki programımız yerine Para Kurulu gibi bir uygulamayı benimseseydik, düşündüğümüz olmazdı.’’

Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp de, Türkiye'nin önündeki üç yıllık programı uygulamasının ardından ekonomisinin Avrupa Birliği (AB) koşullarına hazır hale geleceğini vurguladı. Demiralp, ekonomide AB koşularına uymayan en önemli göstergenin enflasyon, ikincisinin de kamu açıkları olduğunu hatırlattı. Demiralp, ‘‘Kamu açıkları konusunda önemli mesafe katediyoruz. Biz enflasyonumuzu da tek haneye düşürdüğümüz anda, AB bizim karşımıza artık ekonomiyle ilgili sorun çıkarmaz. Aslında onlar programımızı ve kararlılığımızı gördükten sonra bu konuda tereddütleri kalmadı. Onun için hep siyasi konuları gündemde tutmaya çalışıyorlar’’ dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!