Güncelleme Tarihi:
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, okullarda süt dağıtımının bugün başladığını hatırlatarak, sütün, sadece bebeklikte değil insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken bir besin olduğunu vurguladı.
Süt tüketiminin, genellikle ileri yaşlarda görülse de temeli çocukluk ve gençlik dönemine dayanan osteoporoz (kemik erimesi) hastalığına yakalanma riskini azalttığını hatırlatan Bayraktar, Sağlık Bakanlığı'nın bireylerin günlük olarak tüketmesi gereken süt miktarını çocuklarda, ergenlerde, gebe/emzikli kadınlarda ve menopoz sonrası kadınlarda 3-4 su bardağı, yetişkinlerde ise 2 su bardağı olarak tavsiye ettiğini belirtti.
Kalsiyum, protein, A, B, D, E vitaminleri bakımından zengin olan sütün, kemik ve dişlerin sağlıklı gelişiminde, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, göz, saç ve deri sağlığında, sinir ve sindirim sisteminin düzenlenmesinde ve büyümede etkin rol oynadığını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bu nedenle büyüme ve gelişme çağından itibaren çocukların, gençlerin, anne adaylarının, yaşlıların süt ve ürünlerini dengeli biçimde tüketmesi gerekmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalar sütün, bireylerin sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra osteoporoz, kanser,kalp krizi, obezite gibi pek çok hastalığa karşı vücudu koruduğunu göstermektedir. Günde 2-3 bardak süt içenlerde kolon, meme ve over (yumurtalık) kanseri riskinin ciddi oranda azaldığı bildirilmektedir. Tüm dünya ülkeleri, süt tüketiminin artırılması adına ciddi çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların yürütülmesinde ve yeni inisiyatiflerin oluşturulmasında devlet, sivil toplum ve özel sektör kuruluşlarının işbirliği esas alınmaktadır. Ayrıca tüm bu girişimlere halkın katılımı da son derece önemlidir. Ancak ne yazık ki ülkemizde süt tüketim alışkanlığı yaygın değildir. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar Türk halkında süt tüketiminin çay, su ve gazlı içeceklerden sonra 4. sırayı aldığını göstermektedir.”
Türkiye, dünya inek sütü üretiminin yüzde 2,08'ini karşılıyor
Bayraktar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) verilerine göre, 2010 yılında dünyada 599 milyon 438 bin 3 tonu inek sütü olmak üzere 720 milyon 870 bin 390 ton süt üretildiğini, Türkiye'nin 12 milyon 480 bin 100 tonu inek sütü olmak üzere 13 milyon 605 bin 594 tonluk üretimle 11'inci sırada bulunduğu bilgisini verdi.
TZOB Başkanı Bayraktar, dünyada sütün çok önemli bir ürün haline geldiğini, toplam 179,2 milyar dolarla dünyada ürün bazında değer olarak en büyük üretimin inek sütünde yapıldığını vurguladı.
Türkiye'nin 2010 yılında 12 milyon 480 bin 100 ton inek, 816 bin 832 ton koyun, 272 bin 811 ton keçi, 35 bin 851 ton manda sütü ürettiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“İnek sütü, Türkiye'de de ürün bazında değer olarak en büyük üretimin gerçekleştirildiği kalemdir. Ülkemizde 2010 yılında 3,9 milyar dolarlık inek sütü üretilmiştir. Dünya nüfusunun yüzde 1,06'sı kadar olmasına rağmen, dünya inek sütü üretiminin yüzde 2,08, toplam süt üretiminin ise yüzde 1,89'unu karşılıyor. Son yıllarda süt üretiminde çok önemli bir artış var. Fakat üretimde sürekliliğin sağlanması için fiyat istikrarının korunması gerekir. Türkiye'de mart-nisan-mayıs döneminde doğumlara bağlı süt üretimi artıyor. Zamanlamanın doğumlara bağlı süt üretiminin arttığı döneme denk getirilmesi, sütte fiyat istikrarının korunması açısından da çok yerinde olmuştur.”
“Ekonomik anlamda da topyekun fayda sağlayacak”
Uzun vadede yürütülecek Okul Sütü Projesi sayesinde Türkiye'de süt kalitesi yükselirken, aynı zamanda hayvancılık ve hayvancılıkla ilişkili diğer sektörler de gelişeceğine dikkati çeken Bayraktar, bu sektörlerde istihdam kapasitesinin artacağını belirtti.
Projesi ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan gelişim bozukluklarına yönelik yapılan harcamaların da azalacağına işaret eden Bayraktar, “Türkiye, Okul Sütü Projesi'nden sosyal gelişimin yanı sıra ekonomik anlamda da topyekun bir fayda sağlayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Bu tip programların, sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal, tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağladığını belirten Bayraktar, bu nedenle, sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, ayrıca bu projenin peynir, yoğurt gibi süt ürünleri ile çeşitlendirilmesi ve mutlaka yasal bir zemine oturtulması gerektiğine inandıklarını ifade etti. Bayraktar, böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinin devlet garantisine alınmış olacağını kaydetti.
AB'de genel amaçlardan biri süt ürünleri pazarını genişletmek
Gelişmiş ülkelerde süt tüketim rakamlarının Türkiye ile karşılaştırıldığında, kişi başına Avrupa Birliği'nde 10,7, ABD'de 11,8 kat daha fazla süt içildiğini belirten Bayraktar, dünyada 60'dan fazla ülkede okul sütü programlarının uygulandığını ifade etti.
Okul sütü programlarının aynı zamanda süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanıldığını da ifade eden Bayraktar, Avrupa Birliği Komisyonu'nun Okul Sütü Programı'nın genel amaçlarından birini “süt ürünleri pazarını genişletmek”' olarak belirttiğini kaydetti. Bayraktar, Komisyonun, programın esas amaçlarından bir diğerini ise 'AB pazarında süt ürünleri için istikrar sağlamak ve yaşama standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmak' şeklinde açıkladığını bildirdi.