Güncelleme Tarihi:
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın AK Parti Grup toplantısında, resmi eğitim kurumlarının okul öncesi ve ilköğretimin ilk 5 sınıfında eğitim gören 7 milyon 63 bin 768 çocuğa, her gün en az 200 milimetre uzun ömürlü süt dağıtılacağı açıklamasını değerlendirdi.
Türkiye'de Mart-Nisan-Mayıs döneminde doğumlara bağlı süt üretiminin arttığını bildiren Bayraktar, zamanlamanın doğumlara bağlı süt üretiminin arttığı döneme denk getirilmesinin, sütte fiyat istikrarının korunması açısından da çok yerinde olduğuna işaret etti.
Sağlık Bakanlığı tarafından 2006 yılında ankete dayalı olarak yapılan bir çalışmada; ankete katılan bireylerin sadece üçte birinin süt tükettiğinin görüldüğünü belirten Bayraktar, süt tüketmeyenlerin tüketmeme sebebini “sütü sevmemek” olarak açıkladığını kaydetti.
Yine aynı anketin, sütü sevmeme oranının 30 yaş altı bireylerde 30 yaş üzerine göre daha fazla olduğunu gösterdiğini belirten Bayraktar, yeni nesilin, süt tüketiminden gittikçe uzaklaştığının anlaşıldığını belirterek, gelişmiş ülkelerde süt tüketim rakamlarının Türkiye ile karşılaştırıldığında; kişilerin Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin 10,7 katı, Amerika Birleşik Devletleri'nde ise 11,8 katı daha fazla süt içtiğini ifade etti.
60'dan fazla ülkelere okul sütü programları uygulandı
Süt tüketiminin gelişmiş ülkelerle kıyaslanamayacak derecede düşük olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Dünyada birçok ülke bu sorunu çözmek için bireyleri özendirici ve teşvik edici okul sütü programlarına başvurmaktadır. Mevcut veriler 60'dan fazla ülkede okul sütü programlarının uygulandığını göstermektedir. Süt tüketimini artırma amaçlı gelişmiş ülkelerde uygulanan programlar genel itibarıyla yasal altyapısının olması noktasında benzerlik göstermektedir. Uygulamalardaki farklılıklar ise ülkeden ülkeye değişmektedir.
Örneğin; AB;de, eğitim kuruluşlarındaki öğrencilere, işlenmiş süt ürünlerinin tedarik edilmesi için topluluk yardımları verilmektedir. Ayrıca, bu yardımlara ilaveten üye ülkeler, aynı ürünler için ulusal yardımlar da verebilmektedirler. Üye ülkeler, ulusal yardımlarını süt sektörüne bir vergi koymak ya da süt sektöründen diğer herhangi bir katkıyla finanse edebilmektedirler. Bu hususlar 1999 yılında çıkarılan bir yönetmelikle belirlenmiş ve yasal olarak garanti altına alınmıştır.”
Çek Cumhuriyeti'nin çalışmalarda ulaşılan başarıda devletin rolünü en açık şekilde ortaya koyan ülke olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Küçük ölçekli bir işletme tarafından 1996 yılında Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da başlatılan Okul Sütü Programı, AB;ye üyelik sürecinde, 1999 yılından itibaren devlet projesi haline gelmiştir.
Çek Cumhuriyeti'nde, 2004 yılında, 2 bin 569 okulda 540 bin öğrenciye süt ve süt ürünleri uzun ömürlü süt(UHT), aromalı süt, yoğurt, sütlü tatlılar, sütlü çikolatalar ) dağıtılmış ve programın süt tüketiminde yüzde 19 oranında bir artış sağladığı gözlenmiştir. Program 'Laktea' adlı kar amacı gütmeyen bir kuruluş tarafından yürütülmüş ve finansmanın yüzde 50;si ulusal ve topluluk yardımları ile yüzde 50;si ise aileler tarafından karşılanmıştır.
Bir diğer başarılı uygulama örneği Portekiz'dir. Bu ülkede 'Okul Sütü; uygulamaları sonucunda yıllık kişi başına içme sütü tüketimi 29 litreden 70 litreye yükselmiş, 10 yıl içinde boy ortalamasında 3 santimetreye yakın artış olmuş, ayrıca çocukların okula devam ve zihinsel aktivitelerinde belirgin değişiklikler gözlenmiştir.”
AB'de genel amaçlardan biri süt ürünleri pazarını genişletmek
Okul sütü programlarının aynı zamanda süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanıldığını da ifade eden Bayraktar, AB Komisyonu Okul Sütü Programının genel amaçlarından birinin, “süt ürünleri pazarını genişletmek” olarak belirttiğine dikkati çekti.
Bayraktar, komisyon programın esas amaçlarından birini ise “AB pazarında süt ürünleri için istikrar sağlamak ve yaşama standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmak şeklinde açıklandığı kaydetti.
Okul sütünün, toplam ulusal süt tüketiminin; Tayland'da yüzde 25, Japonya'da yüzde 9, ABD'de yüzde 7, Finlandiya'da yüzde 5, Norveç'te yüzde 4, İsveç'te yüzde 4, Kanada'da ve Danimarka'da yüzde 3'ünü oluşturduğunu belirten Bayraktar, 20 milyon ton süt üretimi hedeflendiğini, Türkiye'de, süt tüketim alışkanlığının yetersizliği göz önüne alındığında, mevcut süt üretiminin tüketilmesinde bile sıkıntı çekilirken, 20 milyon ton sütün nasıl tüketileceğinin merak konusu olduğunu ifade etti.
Şemsi Bayraktar, bu nedenle, Başbakan Erdoğan'ın dün AK Parti Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında dile getirmiş olduğu, okul sütü uygulamasının başlatılacağına yönelik açıklamalarını çok önemsediklerini, atılan bu olumlu adımı sonuna kadar desteklediklerini bildirdi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, bu uygulamanın yasal zemine oturtulması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Okul sütü programları; sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal, tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağlamaktadır.
Bu nedenle sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, bu programın başlatılmasının yanında, mutlaka yasal bir zemine oturtulması gerektiğine inanıyoruz. Böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi devlet garantisine alınmış olacaktır.”