Güncelleme Tarihi:
Yeniden yapılan Diyarbakır Havaalanı terminal binası ve apronun açılış törenine katılmak üzere kente gelen Bakan Öksüz’ü havaalanında, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Gökhan Aydıner, Diyarbakır Valisi Cemil Serhadlı ile diğer yetkililer karşıladı.
Öksüz, IMF’nin kendisini yargılaması gerektiğini, IMF idarecileri ve otoritelerinin de kendilerini gözden geçirmeleri gerektiğini kaydetti. Öksüz, "Bana ne IMF’den. Beni ilgilendiriyor mu? Ne dediyse yapmışım. Şimdi sıra onda... Yapılabilecek her şey yapılmıştır. Prensipler esastır" dedi.
Ulaştırma Bakanı Öksüz, Diyarbakır Havaalanı’nın terminal binasının açılışından sonra, alanda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir soru üzerine, "zora düşmüş ülkeleri" içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için "ucuz kredi vermek, maliyeti düşük kaynak sağlamak" gerektiğini belirten Öksüz, şöyle konuştu:
"Zora düşene insanlık yapılır. Öyleyse, bizim dinlediğimiz nutukların dışında başka bir dünya da var. İfade edilenin dışında başka bir dünya da var. İşte, insanlığın çifte standart veya kendi kendisini eleştirmek yerine, başkalarını eleştirmeyi marifet haline getirmek suretiyle kusur gizleme veya başkasına kusur atma, kusuru ona yükleme şeklindeki anlayış, iki insan arasında bile olsa devam ettiği gibi kuruluşlar arasında her zaman yarına ait birtakım belgeler hazırlamak ihtiyacı doğabiliyor. Bunlara dikkat etmemiz lazım."
Basına, doğruların aktarılması ve kamuoyu oluşturulması konusunda görevler düştüğünü ifade eden Öksüz, "dedikodu, kışkırtma, çıkarcı çevrelerin birtakım hesaplarına basını alet etme, muhabirlerin söylediklerini yazmayan belli basına hizmet etmenin" bir eksiklik olduğunu bildirdi. Öksüz, "Milletimizin başını önüne eğdirerek bir yere gidemeyiz" diye konuştu.
"IMF KENDİNİ YARGILAMALI"
Öksüz, bu sözlerinin IFM ile ilgili olup olmadığının sorulması üzerine ise şunları kaydetti:
"IMF de dahil buna. IMF de kendisini yargılamalıdır. IMF’nin idarecileri de, IMF otoriteleri de kendilerini gözden geçirmeliler ve hatanın sadece dünya ülkelerinde veya dara düşmüş yüzlerce ülkede değil, bu ülkelere bir şeyler yapmak isteyen idarecilerde de hatalar olabileceğini hatırlatmamız lazım.
Yani, IMF dahil kuruluşlar her zaman haklı, her zaman doğru, bunların hiç kusuru yok... Peki yok idiyse, Bush neden bunları tenkit ediyordu? Bir çeki düzen vermek lazım bunlara demiyor muydu? Onun için emredici kuruluşlar olmak yerine yol gösterici, anlayışlı olmak lazım.
Aksi halde, sadece ülkeler kusurlu, yalnız Türkiye değil herkes kusurlu ama orada yardımcı olacak şu veya bu şekildeki kuruluşların kendilerini bunun dışında tutmaları yanlıştır."
"TELEKOM KONUSUNDA SİZ BİR ADIM GERİ ATIN"
Enis Öksüz, bir gazetecinin, "IMF’nin Telekom Yönetim Kurulu’na karışmasını doğru buluyor musunuz?" şeklindeki sorusuna ise "Benim fikrimi öğrenemediniz mi? Neden tekrar tekrar söyletmek istiyorsunuz? Bu konuda Sayın Başbakanımızı, Sayın Başbakan Yardımcımızı dinliyorsunuz..." karşılığını verdi.
Enis Öksüz’ün, daha sonra gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Soru: IMF, böyle söylüyor...
Öksüz: IMF hiçbir şey söylemiyor. IMF bu konuda, pek de öyle sizin söylediğiniz gibi de değil...
Soru: Siz geri adım atacak mısınız Telekom konusunda?
Öksüz: Siz bir adım geri atsanız ne olur? Atın bir adım geri... Aradaki mesafe uzamış olur. Adım atmak ne demek? Benim tavrım bellidir. Benim tavrım sizin içindir. Benim tavrım milletim içindir. Ben yok burda, özür diliyorum, biz varız. Niye ben oluyor muşum? Sadece Telekom ya da bir tek kuruluş için veya bir Yönetim Kurulu’nda kimin şu veya bu görevi alacağı meselesinden dolayı mı bu işler böyle karışıyor zannediyorsunuz? Neden buraya çekiyorsunuz, topluyorsunuz hepsini? Ben onun için dikkatlerinizi çekiyorum...
"KIYTIRIK BİR PROBLEM"
Soru: Peki nasıl bir çözüm olabilir?
Öksüz: Yani bu, o 20 tane problemin içerisinde kıytırık bir problem. Problem mi acaba? Problem değil. Biz her şeyi yaptık. Bize düşen her şeyi yaptık. Şimdi biz tavrı nereden bekliyoruz? Bahane üretme merkezinden değil. Basındaki tarafgir ve kendi ülkesinin insanlarını, kendi ülkesinin görevlilerini tenkit ederek, başkasına yaranma imkanı yoktur. Bu anlayış içinde olmanız lazım. Dönüp dönüp size söylüyorum. Size düşüyor iş, bana değil. Size, basına düşüyor iş. Kamuoyunu siz oluşturuyorsunuz, ben değil. Yanlış oluşturursanız, birbirimizi incitiriz. Yanlış olur. Kendisini hırpalayan, kendi kendini döven adama ne derler? Pek de hoş bakmazlar. O durumdan uzaklaşmanız lazım.
Soru: Sorun nasıl çözülecek?
Öksüz: Bize göre sorun yoktur. Sorunu çıkaranlar vardır. Kendi kendine sorun çıkartmak isteyenler vardır. Biz bize düşen her şeyi yaptık. Her şeyi ama... Yapmadığımız hiçbir şey kalmadı... Sorun çıkartmak isteyenler vardır. Sorunu çıkaranlar, problemin de çözümünü beraberinde getirirler. Bu kadar basit bu mesele.
Soru: IMF’den gelen mektupta bu ifadeler var...
Öksüz: Hayır efendim... Öyle söylediğiniz kadar değil. Mektubu benden daha iyi bilemezsin...
Soru: Bizim bilmediğimiz mektupta ne var? Asıl sorun ne o zaman?
Öksüz: Sana ne bundan? Dur bakalım, mektup incelensin... Bırakın şu IMF’yi filan...Başka soru yok mu? Türkiye’nin gündemini böyle karartmayın.
Soru: Biz karartmıyoruz Sayın Bakan...
Öksüz: Siz karartıyorsunuz... Biraz yardımcı oluyorsunuz karartmaya... Ben basınla tartışmak için gelmedim buraya. Beni de tartışmanın içerisine çekmeyin.
Soru: IMF İcra Direktörleri niye toplanmadı o zaman?
Öksüz: Bana ne IMF’den... Beni ilgilendiriyor mu? Ne dediyse yapmışım... Şimdi sıra onda... Yapılabilecek her şey yapılmıştır. Prensipler esastır. O zaman siz de gazetecilik yapabilmek için IMF’den müsaade alın.
Soru: Kıytırık bir problem demiştiniz...
Öksüz: Efendim, benimle ilgili olan kısım, benim bakanlığımla ilgili olan kısım; rahatsızlık vardır... Yönetimin nasıl olacağı, kim olacağı konusunda prensipler vardır. O prensiplere uyulmuştur... Onun ötesindeki konuyu konuşmam...
GAZİ KÖŞKÜ'NÜ ZİYARET ETTİ
Bakan Öksüz ile beraberindekiler restorasyon çalışmaları tamamlanan ve Ulu Önder Atatürk’ün 1917 yılında 2.Ordu komutanı iken kaldığı Gazi Köşkü’nde incelemelerde bulundular ve daha sonra Bakan Öksüz terminal binası ve apronun açılış törenine katıldı.
Bakan Enis Öksüz törende yaptığı konuşmada, Diyarbakır’ın ekonomik ve sosyal yapısını çok iyi bildiğini belirterek, GAP Master Planı hazırlayanlar arasında olduğunu söyledi.
Diyarbakır Havalanı’nın uluslararası havaalanı niteliğinde yapıldığını ifade eden Öksüz, eksikliklerin giderilmesiyle önümüzdeki dönemlerde Diyarbakır’ın uluslararası havaalanına kavuşmuş olacağını belirtti.
"SİVİL HAVACILIK KURUMU KURULACAK"
Yakında Sivil Havacılık Kurumu adı altında bağımsız bir otoritenin devreye gireceğini ve bu kuruluşun siyasilerin az müdahale edeceği bir kuruluş olacağını belirten Bakan Öksüz, şöyle dedi:
"Ekonomiyle politika arasındaki bağı, sosyal, kültürel ve hizmet meselelerini tümüyle birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunlar bir paranın iki yüzü gibidir. Bir yüzü yazı, diğer tarafı turadır. Dolayısıyla farklı karakterlerin yanı sıra birbirlerini tamamlayan yanları da vardır. Önemli olan doğru yapılması gerekenin doğru planlayıp, ahlak üzerine oturtulmuş sistem üzerinden gerçekleştirilmesidir."
"TÜRKİYE, AVRUPA SİVİL HAVACILIK ÜYESİ OLDU"
Bakan Öksüz, "bütün eksiklikleri basın ve başka kesimlerce abartılarak ortaya konan, güzel şeyleri görülmeyen" Sivil Havacılığın, Avrupa Havacılık Otoritesi üyesi olduğunu anlatarak, "Türkiye oybirliğiyle Avrupa Sivil Havacılık Otoritesi üyesi olmuştur. Türkiye, AB’ye girememiştir. Ama Türk Sivil Havacılığı, AB’ye girmiştir. Bu güzellikler de yansıtılmalıydı. Türkiye’de güzel şeyler de yapılıyor. Milletimizin sürekli moralini bozmak yerine bu güzel eserlerden de bahsetmek gerekir’ diye konuştu.
"TÜRKİYE KRİTİK EKONOMİK SIKINTIDAN GEÇİYOR"
Bakan Enis Öksüz, "her inişin bir yokuşu, her inişin de bir dönüşü bulunduğunu ve Türkiye’nin bugün önemli kritik ekonomik bir sıkıntıdan geçtiğini" ifade ederek, bundan evvel de bu tür durumların yaşandığını ve bu krizin de geride kalacağını söyledi.
Türkiye’nin dengesini bulduktan sonra yapacağı şeyin, sistemini bozdurmamak olduğunu, bunun birinci şartının, hesabını iyi bilerek, bir liraya yapılacak işi 3 liraya yaptırmaya mani olmaktan geçtiğini kaydeden Bakan Öksüz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye ne çektiyse şu yolsuzluklardan çekiyor. Giden gitmiş, borç üstüne borç katlanarak gelen bir dev. Ona dur deme zamanı gelmiş. Hükümetimiz bu konuda gerekli tedbiri almaktadır. Bunları yaparken milletimizin tasvip etmediği, hukukumuza aykırı gelen ve sizin haysiyetinizi ve gururunuzu incitecek hiçbir meseleye evet denilmeyecektir. Bunu herkes böyle bile."
"GAYRİDEN HİMMET YOK"
Bakan Öksüz, hükümet olarak, devlet olarak ve insan olarak imkanlar yaratarak bölgenin ve ülkenin sorunlarının aşılması gerektiğini bildirerek, şöyle konuştu:
"Birbirimizden başka kimsenin bize hayrı olmadığını unutmayacağız. Ne yaparsak hep beraber yapacağız. Beraber ağlayıp beraber sevineceğiz. Gayriden himmet yok. Gayriden destek yok. Zora girmiş Türkiye’ye insanlık namına (sana ucuz kredi verebileceğim) diyen bir dünya teşkilatı yok, bir birim yok. Madem ki sıkıntıya girmişsin, (seni daha fena yapacağım) diyenler çoğaldı.
O halde onun için iş başa düşüyor. Zararın neresinden dönülürse kardır. O noktadan itibaren, Türkiye kendi düşüncesini kendisinin üretmesi gereken bir noktaya girmiştir. Başkasından hayır yok. Açık söylüyorum; kimse acımıyor. Hani insanlıkmış, hani dünya kardeşti. Hani dünyanın bir yerinde saltanatlık olursa dünyanın huzuru kaçardı. Peki ne zaman olacak bu? Düşenin dostu olmaz. Onun için bir takım kurum ve kuruluşları insan olmaya, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ndeki metinleri okuyarak insanca davranmaya davet ediyorum."
İl Valisi Cemil Serhadlı ise 1997 yılında yapımına başlanan terminal binasının son derece modern bir hale geldiğini belirterek, Diyarbakır Havaalanı’nın yolcu kapasitesinin 1.4 milyona çıkarıldığını söyledi.
Bakan Öksüz ve beraberindeki heyet daha sonra THY’ye ait özel uçakla Ankara’ya döndü.