Ofisin gözü yabancıda... İstanbul’da nitelikli ofislerin yüzde 25’i boş kaldı, 2020’de toparlanma bekleniyor

Cushman & Wakefield Yönetici Ortağı Tuğra Gönden, ofis pazarında 10 yıl öncesine kadar yüzde 5 olan boşluk oranının bu denli artmasına uluslararası firmaların taleplerindeki düşüşün neden olduğunu söyledi. 2013 yılında yabancı şirketlerin İstanbul’a yoğun ilgi gösterdiğini belirten Gönden, “Böyle bir talep olunca geliştiriler de üretimi arttırdı. Ancak sonrasında talepte bir düşüş oldu. Bu da boşluk alanları yarattı. Son dönemde olumlu gelişmeler var. Türkiye’ye talebin tekrar arttığını görüyoruz. Yabancının kur avantajı var, ulaşım noktasında da Türkiye oldukça iyi bir konumda. Bu nedenle önümüzdeki aylarda bekleyen talep devreye girecek ve toparlanma yaşanacak” dedi.

FON ÖNERİSİ

Belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlarında ciddi düşüşler olduğunu belirten Gönden, yeni üretimin olmamasıyla da mevcut alanların emiliminin daha hızlı olacağını kaydetti. Kiralama yapacak şirketler için bu dönemin fırsat dönemi olduğunu belirten Gönden, “Uzun süre talep görmeyen ofis binaları da fonksiyon değiştirecek. Ofis olarak kurgulanan yapılar okula, hastane ya da otele dönüşecek” diye konuştu. Ofislerin konut gibi birim bazında satılmasının da bir diğer problem olduğuna dikkat çeken Gönden, “Tüketici açısından böyle bir talep vardı ama kısıtlı bir talepti. Talepten fazla üretim oldu. Şimdi çoklu mülkiyet yapısına sahip ofisler ne kiracı bulabiliyor, ne de yatırımcısına kazandırıyor. Üstelik yabancı yatırımcı açısında da bu tip yerlerin kiralanması söz konusu değil. Uluslararası firmalar gelip 10 muhatabı olduğu bir binada yer kiralamaz. Bizim önerimiz şu; herkes bu tip yapıda payına düşeni bir gayrimenkul fonuna devrederse o zaman yapılar atıl olmaktan çıkabilir” dedi.

FİNANS MERKEZİ ÖNEMLİ BİR FIRSAT

İSTANBUL’daki ofis pazarı için en önemli proje İstanbul Uluslararası Finans Merkezi. Proje, Türkiye Varlık Fonu’nun yatırımcı olmasıyla hızlandı, 2021 sonunda tamamlanması planlanıyor. “Finans merkezine gayrimenkul projesi olarak bakmamalıyız” diyen Gönden, bu projenin bir fırsat olarak gördüğünü ifade etti ve şunları söyledi: “Uluslararası finans merkezine uygun mevzuat ve hukuki alt yapının oluşturulması ile birlikte bölgeye çok önemli bir talebin olacağı görülüyor. Finans serbest bölgesi gibi ilave teşvikler ile birlikte, arzın yerli ve yabancı finans kuruluşları tarafından çok hızlı şekilde paylaşılması sürpriz olmayacak. Göremediğimiz, ortada olmayan bir taleple karşılaşabiliriz. Hatta öyle bir talep gelir ki keşke 2 katını yapsaydık diyebiliriz.”