Obezitenin sorumlusu değiliz ama günde 500 gram yemeyin

OBEZİTENİN ve diğer pek çok hastalığın sorumlusu olarak gösterildiklerinden yakınan Nestle Global CEO’su Paul Bulcke, “Oysa bizler sorunun değil, çözümün bir parçasıyız. Çikolata da sağlıklı beslenmenin bir parçasıdır. Siz de hergün 500 gram çikolata yemeyin” dedi.

Baskılar giderek artıyor

Hürriyet’in medya-ortağı olarak izlediği İstanbul’da düzenenlenen 56’ncı Tüketim Ürünleri Küresel Zirvesi’nde (Consumer Goods Forum-CGF) konuşan Buckle, şu bilgileri verdi: “2050 yılında dünya nüfusunun 2 milyarın üzerinde artması bekleniyor. Biz çok sayıda insanın hayatını etkiliyoruz. Bu nedenle sürdürülebilirlik konusunda ilk biz suçlanıyoruz. Dolayısıyla gıda ve perakende şirketlerinin üzerindeki baskılar giderek artıyor. Artık tüketicinin sesi daha yüksek çıkıyor. Obezite dahil pek çok hastalıktan sorumlu tutuluyoruz. Bize sektör olarak bu tür sorunların kaynağı olarak bakılıyor. Oysa biz kendimizi çözümün bir parçası olarak konumlandırıyoruz. ‘İyi gıda, iyi beslenme’ anlayışıyla yol alıyoruz. Tabii bizi zorlayan konular var. ‘İyi beslenme diyorsunuz, ama diğer taraftan çikolata diyorsunuz’ diye eleştiriyorlar.”

Batı’nın çalışma yöntemi

Birkaç yıl içinde e-ticaretin 2 trilyon dolara ulaşmasını beklediklerini kaydeden Paul Bulcke, “Büyük şirketler dijital dünyanın sunduğu fırsatlara geç kalmadan hazırlanmalı. Artık Batı dünyasının çalışma yöntemlerinin değişmesi gerekiyor. Çok özel bir dönemden geçiyoruz. Bu çok açık. Dünya nüfusunun yüzde 80’i gelişmekte olan pazarlarda yaşıyor. Bu insanlar herkes gibi iyi bir gelecek istiyor. Bütün bunlardan pay alabilmek için yaratıcı ve inovatif olmamız gerekiyor. Yeni gerçekliğe göre çalışma yöntemimizi tamamen değiştirmemiz, tüketiciye değer yaratan ürünler üretmemiz gerekiyor.”

 L’oreal Türkiye’de 5 yılda 30 milyon tüketiciye ulaşacak

L’OREAL Tüketim Ürünleri Başkanı Jean-Jecques Lebel, Türkiye’nin L’oreal dünyası içinde 24’üncü sırada yer aldığını belirterek, “Ancak Türkiye milli geliri baz alınarak değerlendirildiğinde L’oreal içinde en az 20’nci ya da 17’nci sırada olmalı. Son 2 yılda her yıl için elde ettiğimiz yüzde 30’un üzerinde büyüme ile Türkiye pazarının iki katından fazla büyüdük. Büyüme potansiyeli ve sofistike pazarı ile Türkiye bizim için kilit ülkelerden biri. Türkiye’de şu anda 15 milyon tüketiciye ulaşıyoruz. Ancak bunu 3 yıl içinde 20 milyona ve 5 yıl içinde de 30 milyon tüketiciye ulaşmayı hedefliyoruz. Dünyada ise şu anda 1 milyar tüketiciye ulaşıyoruz bunu 10 yılda 2 milyara çıkaracağız. Türkiye’de kadınların yüzde 60’ı kozmetik ürün kullanıyor. Bu rakam Batı Avrupa ve ABD’de yüzde 90’a varıyor. Dolayısıyla Türkiye’de daha büyüyecek çok alan var. Bu durum yaş ve gelir seviyesiyle yakından ilgili.”

Suriye’den çıkmayı düşünmüyoruz

NESTLE Global CEO’su Paul Bulcke, Avrupa Birliği (AB) ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın, çok uluslu şirketlerin Suriye gibi siyasi sorunların yaşandığı ülkelerden çözüme katkı amacıyla çıkmaları gerektiği yönündeki çağrıya şu yanıtı verdi: “Nestle olarak 100’ün üzerinde ülkede faaliyetteyiz. Bir dönem benzer sorunlar nedeniyle Zimbabve’den çıkmamız gerektiği yönünde görüşler dile getirildi. Ama biz çıkmadık. Suriye’de bizim üretim tesislerimizde yüzlerce kişi çalışıyor. Orada yiyecek üretiyoruz, insanların hayatına ürettiklerimiz ve sağladığımız istihdamla değer katıyoruz. Siyasilerin yapması gerekenlerin bizden beklenmesi doğru değil. Herkesin belli bir rolü var. Prensiplerimize uygun yeterince güvenli bir ortam olduğu sürece o ülkeden çıkmıyoruz.”

 Printemps, Türkiye’nin ‘Avatar’larını ziyaret etti

FRANSA’nın dünyaca ünlü lüks tüketim ürünleri mağazası Printemps’ın Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Paolo de Cesare, lüks tüketimin dünya ekonomisinin performansı ile yakından ilişki içinde olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Dünya ekonomisi yüzde 1 büyüdüğünde, lüks tüketim de yüzde 2.8 büyüyor. Tıpkı Avatar filmindeki gibi, dünyadan mavi gezegene giden Avatar’lar gibi bizler dünya ekonomisinin birebir yansımasıyız. Avatar’a benzetiyorum bizleri çünkü bizler aynı zamanda tüm dünyada birbirimize bir ağla bağlıyız. Örneğin bu ziyaretimde İstanbul’daki lüks tüketim şirketleriyle görüştüm. Müthiş bir iş çıkarılmış. Çok güzel bir alışveriş ortamı var.”