Güncelleme Tarihi:
GLOBALDATA araştırma kuruluşunun son raporu, tartışmalı enerji kaynağı nükleerle ilgili çarpıcı öngörülere yer veriyor. Raporda, 2011 yılı mart ayında yaşanan Fukuşima nükleer felaketinin ardından Almanya ve İsviçre gibi bazı ülkelerin nükleerden çekileceğini açıklamasına karşın, birçok ülke için nükleer enerjinin hala çok önemli olduğu vurgulanıyor. Rapora göre 2020’ye kadar nükleer enerji üretimi yüzde 30 artacak. Bugün nükleer santrale sahip olmayan 45 ülke ise önümüzdeki dönemde, nükleer kullanan ülkeler arasına katılacak. Bunlardan bazıları Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Polonya, Tayland, Endonezya, Nijerya ve Vietnam.
Japonya’da meydana gelen Fukuşima nükleer santral felaketi, birçok ülkenin nükleer enerji kullanımına ışık tutmasına neden olmuş, özellikle Avrupa’da nükleerden çekilme dalgası doğurmuştu. Küresel olarak 2000-2011 yılları arasında mütevazı bir büyüme gösteren nükleer, 2011’den 2012’ye geçerken ise ani bir düşüş yaşadı. Ancak Londra merkezli istihbarat şirketi Globaldata tarafından yapılan son araştırma, dünyada yeni bir “nükleer rönesans” yaşanacağı sinyallerini veriyor. Bu sefer nükleere yönelenler ise gelişmekte olan ülkeler olacak.
198 YENİ REAKTÖR
Globaldata, 2020 yılına kadar 198 yeni reaktörün ticari faaliyete başlayacağını öngörüyor. 2020 yılına kadar nükleer santrallerden elektrik üretimi ise bugünkü
2.4 milyon gigavat saat (GWh) seviyesinden, 3.1 milyon GWh’ye çıkacak ve dünya çapında nükleer enerji üretimi yüzde 30 oranında artacak. Raporda, 45 ülkenin nükleer enerjiye geçmeyi planladığı kaydedilirken, bu grup içinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin dört yeni nükleer santral ile itici ülke olacağı vurgulandı.
EN BÜYÜK PAZAR
Nükleer yakıt çubuklarına en yüksek talebin Asya-Pasifik bölgesinden geleceği öngörülüyor. Bu bölgedeki mevcut 117 nükleer reaktörün yanısıra, 2013 ila 2020 arasında 89 reaktörün daha devreye alınması öngörülüyor. Aynı dönemde “yükselen nükleer ülkeler” arasında ise nükleer yakıt çubukları için önde gelen pazar Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olacak; bu ülkeyi Türkiye takip edecek. Rapora göre, Türkiye’nin 2020’ye kadar toplam 979 ünitelik nükleer yakıt çubuğu talebi olacak.
4 bin 300 MW kurulu güç
GLOBALDATA’nın, Türkiye analizinde, Türkiye’nin nükleer enerji geliştirmek için iki temel nedenini şöyle sıralanıyor:
1) İthal Rus ve İran gazına olan bağımlılığı azaltmak,
2) Artan enerji ihtiyacını karşılamak. Türkiye’nin ilk nükleer santralı inşaatına 2015 yılında başlanmasının planlandığı kaydedilen analizde, Türkiye’de 2020 yılına kadar 4 bin 300 megavatlık nükleer kurulu güç planladığı vurgulanıyor.
Rus ve İran bağımlılığı
TÜRKİYE’nin petrol ithalatında Rusya ve İran’a fazlasıyla bağımlı olduğu belirtilen raporda, “Enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan Türkiye, İran’dan aldığı petrol miktarını azalttı ve Libya’dan ithalata başladı. Türkiye, petrol tüketimini de nükleer santraller yoluyla azaltmayı hedefliyor” denildi.
Anketler kazananı nükleer değil yenilenebilir
RAPORA göre, Türkiye’de nükleer santralin önündeki başlıca engeller yakıt çevrim tesisi eksikliği ve nükleer karşıtı kamuoyu. Türkiye’de farklı kuruluşlar tarafından yapılan anketlerin, toplumun çoğunluğunun nükleer santral inşasına karşı olduğunu ortaya koyduğu vurgulanırken, “Anketlerde ortaya çıkan diğer bir sonuç da Türk halkının artan enerji talebini karşılamak için yenilenebilir enerji teknolojileri geliştirmeye eğilimli olduğu” denildi.