Güncelleme Tarihi:
GEÇEN haftayı Euro krizine çare bulmak amacıyla toplanan Avrupa Birliği (AB) liderler zirvesi nedeniyle oldukça yoğun ve gergin geçiren Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının, Fransa’nın “AAA” olan kredi notunu düşürmesi halinde, işlerinin biraz daha zorlaşacağını söyledi. Fransa’nın üzerinde not baskısı hissetmediğini kaydeden Sarkozy, “Notumuzun düşürülmesi durumu söz konusu olursa, bu durum ilave bir sorun olur. Ancak üstesinden gelinemeyecek bir durum olmaz” diye konuştu.
Bütün AB’yi ilgilendiriyor
Fransız Le Monde gazetesine verdiği röportajda, İngiltere hariç AB liderlerinin krizin üstesinden gelmek için daha sıkı mali politikalar uygulanması konusunda anlaşmasından memnuniyet duyduğunu belirten Sarkozy, şu değerlendirmeyi yaptı: “Notumuzu düşürürlerse, bunu soğukkanlılılıkla karşılarız. Önemli alan, ekonomik politikamızın itibarı ve harcalarımızı kısma stratejisi konusundaki kararlılığımız. Kredi notunu düşürülmesi konusu sadece Fransa’yı ilgilendirmiyor. Bu bütün Avrupa’ya yayılma riski olan bir sorun. Biz de zaten hepimiz durumunu kontrol altına alabilmek için çalışıyoruz.”
Anlaşma 15 güne hazır
AB zirvesinde İngiltere dışındaki ülke liderlerinin Euro Bölgesi’ni kurtarmak için vardıkları uzlaşmanın yasal çerçevesinin 15 gün içinde hazırlanacağını kaydeden Sarkozy, şöyle konuştu: “Anlaşmanın en geç mart ayına kadar da yürürlüğe girmesini hedefliyoruz. Yapılacak reformlarla mali bütçe disiplininin güçlendirilmesini amaçlıyoruz. Anlaşma Euro Bölgesi’nde krizden çıkılması ve ekonomik büyümenin tekrar başlatılması için koşullar sağlayacak.”
Daha iyisini yapabilirdik
Sarkozy, “Zirveden önce yaptığınız açıklamada, ‘Avrupa çatlama riski taşıyor uyasını’ yaptınız şimdi durum nedir?” şeklindeki soruya ise şu karşılığı verdi: “Bunun artık tamamen gündem dışı kaldığını söylemek isterdim. Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Tabi teorik olarak daha iyisini yapabilirdik. Ancak, insanların hükümetlerin ve devlet adamlarının farklı yapıları hayatın bir gerçeği. Euro para birimi AB’nin en önemli araçlarından biri. Euro’nun parçalanması AB’yi de oldukça zor durumda bırakır. Euro’nun güven bunalımı ve itibarıyla ilgili krizi, AB’nin sürekliliği için de risk teşkil eder.”
İki farklı Avrupa söz konusu
İngiltere Başbakanı David Cameron’ı Euro krizinin çözümüne katkıda bulunmamakla suçlayan Sarkozy, şunları söyledi: “Zirvede İngiltere’yi ikna etmek için Almanya Başbakanı Angela Merkel ile birlikte elimizden geleni yaptık. Ancak iki ayrı Avrupa olduğu çok açık. Biri AB içinde daha güçlü bir birlik ve beraberlik istiyor. Daha sıkı ve sağlam bir yasal düzenleme ortamı istiyor. Diğeri ise, sadece tek pazar olmanın sağladığı avantajlardan yararlanmak mantığı ile ilişkili olmayı tercih ediyor.”
İngiltere’ye ihtiyacımız var
Sarkozy, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan son anlaşma, kararlı ve krize dönük oldukça ileriye dönük bir adım. Bu şekilde tasarlanan yeni anlaşmayla aynı zamanda Euro krizine son verecek şartları oluşturmak için gereken zeminin temeli atıldı. Anlaşmaya katılmayan İngiltere’ye ihtiyacımız var. Bunu reddetmiyoruz. İngiltere’nin AB’den çıktığını görmek demek AB’nin ciddi şekilde güç kaybetmesi, fakirleşmesi demek. İyi ki böyle bir durum şu anda söz konusu değil.”
Türkiye, AB’ye girerse köprü rolünü kaybeder ve zayıflar
NICOLAS Sarkozy, Le Monde gazetesine verdiği röportajda, Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili, ‘Artık daha konfederal hale gelen 27’ler Avrupası’na Türkiye’nin de katılması mantıklı değil mi?’ şeklindeki soruya şu yanıtı verdi: “Biliyorsunuz, benim bu konuda çekincelerim vardı ve bunlar değişmedi. Mevcut kriz döneminde bu çekinceleri kaldırsaydık, bu bence Avrupa’nın işini kolaylaştırmazdı. AB, öncelikle Avrupa Kıtası’dır. Bildiğim kadarıyla büyük güç, büyük ülke olan dostumuz Türkler esasen Küçük Asya’da. Hırvatistan’ı aramıza yeni aldık. Perspektifimizde Sırbistan açılımı da var. Avrupa dışına ilişkin soruları sormadan önce, Avrupa’yı biraraya getirmemiz lazım. Söylemeye gerek bile yok, Türkiye’yle ilişkilerimiz olabildiğince iyi olsun isterim. Benim kafamda Türkiye’nin dünyada üstlenecek büyük bir rolü var; Doğu-Batı arasındaki tire çizgisi olmak. Bu iki yaka arasındaki köprü rolünü terk edip sadece bir tanesine dahil olması, Türkiye’nin çıkarına mı? Bana kalırsa bu zayıflamak demektir.”
Moody’s: AB’nin notunu 2012’de gözden geçireceğiz
ULUSLARARASI kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, AB ve Euro Bölgesi ülkelerinin kredi notlarının 2012 yılı ilk çeyreğinde gözden geçirilebileceğini ve hala baskı altında olduğunu bildirdi. Kuruluş yaptığı açıklamada, geçen hafta düzenlenen AB liderler zirvesinde kararlı önlemler alınamadığı gerekçesiyle AB’ye üye ülkelerin kredi notlarını gelecek yıl ilk çeyrekte yeniden değerlendirilebileceğini belirterek, kısa vadede piyasaları istikrara kavuşturacak yeni tedbirlerin eksikliğinin Avro Bölgesi ülkelerini daha fazla şoklara eğilimli hale getirdiğini vurguladı. Euro Bölgesi’nin hala artan tehditlerle karşı karşıya bulunduğuna dikkat çeken Moody’s, AB liderler zirvesinde açıklanan kararların çok az yenilik içerdiğini, daha önce açıklananlarla benzerlik gösterdiğini ifade etti ve krizin çok kritik ve değişken bir aşamada bulunduğuna vurgu yaptı. Moody’s, kasım ayı sonunda yaptığı açıklamada, Euro Bölgesi’ndeki borç krizinin ciddiyetinin hızla artmasının tüm Avrupa ülkelerinin kredi notlarını tehdit ettiği uyarısında bulunmuştu.
S&P: AB için zaman daralıyor başka zirveler de gerekecek
ULUSLAR-ARASI kredi derecelendirme kuruluşu Standart & Poor’s ekonomisti Jean-Michel Six, geçen hafta Cuma günü sona eren AB zirvesinin ‘güven krizinin’ aşılması için önemli bir adım olduğunu fakat borç krizinin çözülmesi için yeni zirveler yapılması gerekeceğini söyledi. Six, AB zirvesi öncesinde Euro Bölgesi’nde bulunan 15 ülkenin kredi notu görünümünü negatife çeviren S&P’nin Avrupa ülkelerine gelecek yıl güçlü bir resesyon ve kredi sıkışıklığı gerçekleşe-bileceğine dikkat çekmek istediğini ifade etti. Six, Tel-Aviv’de katıldığı bir konferansta yaptığı konuşmada, Euro Bölgesi’ndeki borç krizinin üstesinden gelmek için başka bir AB liderler zirvesi düzenlemek zorunda kalınacağını belirterek, “Beklentileri yükseltmemek gerek. Zaman tükeniyor. Hayal kurmayalım, başka zirveler de olacak” dedi. Hem parasal hem de bütçe tarafında eyleme geçilmesi gerektiğini vurgulayan Six, Euro Bölgesi’ndeki herkesin duruma ilişkin aynı analizi yapmadan önce bir başka şok daha gerekebileceği uyarısında bulundu.
Rehn: İngiltere veto etse de muaf olmayacak
AB zirvesinde diğer 26 üyenin istediği AB anayasasında reformu veto ederek tepki çeken İngiltere’ye bir uyarı da AB Komisyonu Ekonomik ve parasal işlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Olli Rehn’den geldi. Rehn, İngiltere’nin vetosundan üzüntü duyduğunu belirterek, “Eğer bunda amaç Londra’nın finans merkezi City’deki bankerler ve finans şirketlerini sektörel yeni düzenlemlelerden muaf tutmaksa bu olmayacak” dedi. Rehn, “Sadece Euro Bölgesi için bağlayıcı olsa da İngiltere de aynı ölçüde gözetim altında olacak” dedi.
İngiltere ‘pigme’leşme riski ile karşı karşıya
İNGİLTERE’nin Euro krizini aşmak için hazırlanan yeni anlaşmayı veto etmesinin yankıları sürüyor. İngiliz politikacılar, ülkelerinin AB ve Euro Bölgesi içinde izole olacağı endişesi taşıyor. Koalisyon ortağı tarafından Başbakan Cemaron’ın kararı kısmen onaylansa da Başbakan Yardımcısı olarak görev alan Demokrat Parti lideri Nick Clegg, “İngiltere bu kararıyla AB’nin kilit kararlarını alırken dışarıda bırakılma ve dünya politikasında ‘pigmeleşme-küçülme’ riski ile karşı karşıya bırakıldı” değerlendirmesini yaptı.