Güncelleme Tarihi:
Ankara Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve ’Anayasayı ihlal, 6136 sayılı yasaya muhalefet, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme, yakalanmamak amacıyla kasten öldürme, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs, nitelikli yağma’ suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenen tutuklu Benyamin Xu, Çendrim Ramadani, Muhammed Zakiri ile Azeri Fuad Mövsümöv, Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya getirilmedi. Davanın diğer sanıkları olan ve Reyhanlı’da 52 kişinin yaşamını yitirdiği patlamayla ilgili de haklarında yakalama kararı bulunan Heysem Topalca ile İsmayılov Qosqar’ın da yargılandığı duruşmaya örgüte yardım etmekten suçlanan tutuksuz Türk uyruklu M.A., K.Ö., H.Y., K.Y. ve A.Y. de gelmedi. Taksi şoförü K.Ö., H.Y., M.Ö. ve Fuad Mövsümöv SEGBİS ile duruşmaya bağlanarak savunma yaptı.
TÜRK POLİSİ IŞİD'E GİDEN PATLAYICI MADDELERİN GEÇİŞİNE YARDIM ETMİŞ
Saldırıda şehit olan polis memuru Adem Çoban’ın babası Mevlüt Çoban, kardeşi Ramazan Çoban, eniştesi Ahmet Kan, şehit Jandarma Astsubay Üstçavuş Adil Kozanoğlu’nun babası Duran Kozanoğlu, kardeşleri Faik ve Tayfun Kozanoğlu ise duruşmaya katıldı. Mağdur avukatlarının ’Görüntüler flu, yüzleri net değil’ diyerek salona getirilmesini istediği Benyamin Xu, Çendrim Ramadani, Muhammed Zakiri ve Fuad Mövsümöv’ın savunmalarını yine SEGBİS ile alınmak istendi.
Teröristlerin öldürdüğü kamyon şoförü Turan Yaşar’ın ailesinin avukatı Ali Çil, sanıkların yakından gösterilmesini talep etti. Mahkeme Başkanı Birol Küçük’ün talimatıyla cezaevindeki kamerayla sanıklara zom yapıldı. Mahkeme başkanın ayağa kalkmalarını istediği sanıklar oturmaya devam etti ve savunma yapmadı. Tutuklu sanıklar için Niğde Barosu’ndan atanan avukatlar ise ek savunma yapmayacaklarını bildirdi.
TÜRK SANIKLAR SEGBİS İLE SAVUNMA YAPTI
Hatay Adliyesi’nde bekleyen tutuksuz sanıklar M.A., K.Ö. ile H.Y.’nin SEGBİS ile savunmaları alındı. M.A., örgütle bir bağlantısı olmadığını, sadece firari sanık Heysem Topalca’yı tanıdığını ileri sürdü. Sanık taksi şoförü K.Ö. ise, teröristleri kendisine eşinin dayısı H.Y.’nin getirdiğini, teröristlerle bin 100 dolara anlaşarak İstanbul’a gitmek üzere yola çıktığını belirterek, "Otoyolda jandarma durdurdu, bir asker kimliği istedi verdim. ’Arkadaşları tanıyor musun?’ dedi, ben de ’Tanımıyorum, müşteri’ dedim. Pasaportlarını sordu, ben de pasaportlarını istedim. Sonra sağ tarafta bir patlama sesi duydum. Dönüp baktığımda sanıkların silahları çektiğini gördüm. U dönüşü yaparak arama noktasına gittim. Otomobilden inip, arkasına gizlendim. 25 metre gerime el bombası attılar. Daha sonra beyaz kamyonu çalıştırıp gittiler. Kamyona kaç kişi bindiklerini görmedim. Bunlar gibi insanlar Hatay’da çok olduğu için hiç şüphelenmedim. Sırt çantalarını kendileri bagaja koydu. Üzerlerinde bulunan silahlardan haberim yoktu" diye konuştu.
Diğer sanıklardan H.Y. ise, otogarda taksicilik yaptığını, yolda giderken 3 kişinin el kaldırdığını belirterek, "Döndüm bunları aldım, ’İstanbul’ dediler. Yorgun olduğum için gidemeyeceğimi söyledim. K.Ö.’yü arayıp İstanbul’a yolcu olduğunu söyleyip evine gittim. Bin 100 dolara anlaştı. Bagajı açtım sırt çantalarını alıp diğer araca naklettiler. Üzerindeki silahları fark etmedim. Sanıklarla bir bağlantım yok" diye savunma yaptı. Fuad Mövsümöv ise savunmada sanıklarla bir bağlantısı olmadığını belirterek tahliyesini istedi.
M.A.’nın avukatı Tugay Bek, Heysem Topalca’nın MİT ve jandarma istihbaratta çalıştığının birçok gazetelerde yer aldığını kaydedip bu hususun her iki kuruma sorulmasını istedi.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, Heysem Topalca’nın jandarma ya da MİT ile bir ilgisinin bulunup bulunmadığının dosya üzerinde değerlendirme yapılmasına karar verip davayı 7 Ekim’e erteledi.
ADİL YARGILANMA İLKESİ İHLAL EDİLİYOR
Davanın ardından bir açıklama yapan avukat Ali Çil, sanıkların duruşma salonuna getirilmesi gerektiğini ancak nedeni bilinmeyen bir şekilde bunun yapılmadığını belirterek şunları söyledi:
"4 tutuklu sanık olduğu halde duruşma 3’er ay erteleniyor. Normal gitmiyor, adil yargılanma ilkesi ihlal ediliyor. SEGBİS üzerinden yargılama yapılıyor. Ciddi bir yargılanmadan çok uzak. Neredeyse WhatsApp üzerinden yargılama yapılacak."
TÜRKİYE’DE İLK IŞİD EYLEMİ
Türkiye’deki somut IŞİD eylemi olarak bilinen saldırı, Niğde’nin Ulukışla İlçesi’nde 20 Mart 2014’te meydana geldi. K.Ö.’nün yönetimindeki taksi ile İstanbul’a gitmek üzere Hatay’dan yolan çıkan Benyamin Xu, Çendrim Ramadani ile Muhammed Zakiri, Ulukışla-Adana Otoyolu’nun Gedeli viyadüğündeki rutin yol kontrolünde taksiyi durdurmak isteyen güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla ateş açarak Jandarma Astsubay Üstçavuş Adil Kozanoğlu ile polis memuru Adem Çoban’ı şehit edip, gasp ettikleri kamyonun şoförü Turan Yaşar’ı da öldürerek kaçtı. Çatışmada yaralan ve tedavi için Eminlik Köyü’ndeki 3 Nolu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu’na giden teröristlerden 2’si burada, diğeri de Köşkönü Köyü’nde yakalandı.