Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin mühendis okulu Netaş yenilikçi bir bakış açısıyla n-telligent institute’yi kurdu. Kendi çalışanlarından sonra şirketlerin ve ekosistemindeki diğer paydaşlarının insan kaynaklarını yetkinliklerini dijitaldeki gelişmelerin hızında yetiştirmesine imkan sağlamak üzere eğitimler sunan n-telligent institute çalışmalarına başladı.
Yarım asrı deviren mazisiyle Türkiye’nin dijital dönüşümüne damga vuran Netaş, geçmişten bugüne uç teknoloji alanında yapmış olduğu çalışmalarla ülke ekonomisine katkı sağlarken teknoloji alanında da parmakla gösterilir hale geldi. Ar-Ge çalışmalarına 1973 yılında başlayan Netaş yenilikçi yaklaşımlarıyla dünyada örnek şirketler arasında yer aldı.
Türkiye’nin ilk yazılım ihracatını 1992 yılında İngiltere’ye gerçekleştiren Netaş geçmişinden aldığı güçle birlikte n-telligent institute’yü kurdu ve uç teknolojileri geliştirmek adına beyin birikimi yapmaya başladı.
NETAŞ=MÜHENDİS OKULU
Netaş’ın 40 yıllık geçmişine tanıklık eden ve 16 yıldır CEO’luk görevini yürüten C. Müjdat Altay eğitime verdiği değer ile Netaş’ı “Mühendis Okulu” haline getirdi. Kurulan Ar-Ge ile birlikte teknolojiler özümsenmeye başlarken yurt içindeki uç teknolojilere ilişkin olarak da Netaş bünyesinde eğitimler verilmesi sağlandı.
Şirketlerin insan kaynaklarının dijital yetkinliklerini güçlendirmek amacıyla kurduğu n-telligent institute ile Netaş, farklı dikeylerdeki şirketlerin insan kaynağının eğitiminde “iş ortağı” olmayı hedefliyor. Netaş’ın bir sonraki adımda hedefinde ZTE ile birlikte n-telligent institute’yu globale açarak, eğitimleri ihraç etmek de var.
Netaş CEO’su C. Müjdat Altay ve Netaş İnsan Kaynaklarından Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Yasemin Akad ile n-telligent institute üzerine röportaj gerçekleştirdik.
*n-telligent institute ile ilgili fikir nereden doğru, nasıl ortaya çıktı?
Netaş CEO’su C. Müjdat Altay: Netaş’ın 40 senelik tarihine vakıf birisiyim. 1981 yılında Netaş’a girdim. Baktığım zaman Netaş’a girme nedenim uç teknolojilere sahip olmasıydı. Netaş 1967 yılında kurulduğu zaman Crossbar teknolojisiyle piyasaya girdi ve bu teknoloji birçok ülkede bulunuyordu. Büyük bir yerlilik hedefiyle çalışınca doğal olarak 1967 yılında eğitim çalışması olmuş. Kanada’dan eğitmenler gelip, Netaş’ta eğitimler vermeye başlamış. Netaş’ın 53 yıllık tarihinde hep uç teknolojiler var oldu. 1973 yılında Ar-Ge kuruldu, yeni ve gelişen bir yapı vardı. İşe girdiğimde Ar-Ge ile ilgili eğitimleri Kanadalılar’dan alıyordum. Ar-Ge’miz geliştikçe de artık kendi kendimize de belirli teknolojileri özümsemeye başladık. Netaş’a 1984 yılında dünyanın yine çok uç teknolojisi olan “dijital teknoloji” geldi. Biz Ar-Ge olarak dijital teknolojiyle kırsal santralleri yaptık, Nortel’in teknolojisini geliştirmek için 100’e yakın arkadaşımızı yurt dışına gönderdik, eğitimler aldık. Yurt dışından dönen arkadaşlar eğitim kurumunu kurdular.
Ümraniye’de Netaş’ın arkasında 9-10 sınıflık büyük bir bina yapıldı. Hem kendi kendimize iç eğitimlerimizi hem de o zamanki adıyla PTT çalışanlarına dijital teknolojilerle ilgili eğitimleri veriyorduk. 90’lı yıllar geldi ve Ar-Ge’nin başına geçtim. Nortel’in uluslararası bir yazılım sorumluluğunu aldık. Bu sorumluluk bize müthiş bir eğitim yapma ihtiyacı getirdi. Netaş buradan yola çıktı ve teknolojiyi daha da ileri götürdü. 2004 yılında Netaş’ın genel müdürü oldum. 2007 yılında santrallerle ilgili inanılmaz bir eğitim seferberliği ihtiyacı doğdu. İmzaladığım anlaşmada 24 ay içerisinde 100 kişilik bir grubun 1000 kişiye çıkması vardı. Ve biz de dedik ki “Türkiye’deki her üniversite bizim üniversitemizdir.” Çalışma heyecanı olan Netaş’ta olmak isteyen, teknolojiyi seven gençleri işe aldık ve müthiş bir eğitim seferberliği başlattık. 10 sınıf da yetmedi. Burada İngilizce’yi öğrettik, dijital teknolojileri öğrettik. 24 ay içinde 28 tane dışarıda laboratuvar kapatma imkanını sağladık. Netaş’ın 2004-2020 yılları arasında devamlı bir değişim hikayesi oldu. Nortel firmasıyken bir anda sistem entegratörü olduk. Bu sayede yeni eğitimlere başladık. 2017 yılında da bir dünya devi olan ZTE, Türkiye’ye geldi. Bu sefer de 5G ile ilgili teknolojiler, ULAK’la ilgili eğitimler derken kendi içimizde çok büyük bir baz yaratmış olduk. Bunu görünce de eğitimi kendi içimizde vermenin dışında diğer paydaşlarla da paylaşımda bulunmak için enstitüyü kurma kararı aldık. Bu karar 2017 yılında ZTE’nin Netaş’ı almasından sonra alındı. Alt çalışmalar yapıldı. ZTE ile de detaylı çalışmalar yapıldı. Şu anda da lansman dönemindeyiz.
*Eğitimlere katılacak kişiler nasıl seçiliyor? Hangi şartları sağlayanlar bu eğitimi alıyor?
Netaş İnsan Kaynaklarından Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Yasemin Akad: Her türlü mühendise eğitimlerimiz açık. Şu anda hedeflediğimiz kitle, kendi çalışanlarımız, paydaşlarımız ve müşterilerimiz. Ekosistemimizde olan insanlar ve buradaki mühendislere erişmek hedefindeyiz. İlerde ümidimiz yurtiçi ve global olarak her türlü kişinin bu eğitimlerden yararlanması. Pandemi başlamadan önce de eğitimi online olarak kurgulamıştık. Hibrit bir sistemle başladık. Pandemi bizi çok hızlı online eğitime döndürdü. Mümkün olduğu kadar zaman ve yerden bağımsız her türlü hedef kitleye ulaşabilmek adına online eğitimlere başladık.
Koronavirüste adaptasyon sürecimiz çok kısa oldu. Kurtköy’de bir merkezimiz var ama şu anda online platformumuzu daha fazla kullanıyoruz.
*İlerleyen zamanda yüzyüze eğitimler gerçekleşecek mi?
Yasemin Akad: Tabi ki, hibrit metodolojimize geri döneceğiz. Sınıflarımızı açacağız, konferanslarımızı vereceğiz. Yüz yüze eğitimlerimizi yapacağız. Çeşitli programlarımız var. Tüm paydaşlarımıza ulaşabileceğimiz mecralarımız var. Pandemiden sonra hepsiyle devam etmeyi planlıyoruz.
*Hangi üniversitelerle ortaklık var? Üniversitelerde okuyan öğrenciler de bu programlara dahil olabiliyorlar mı?
Yasemin Akad: Evet. CO-Op diye bir programımız var. Üniversitelerle olan iş birliği çerçevesinde 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin bizde part-time çalışmaya başlaması, yaptıkları projeler ve aldıkları eğitimler çerçevesinde kredi sayılması, aynı zamanda da uç teknolojilerde tecrübe edinmelerini sağlayan bir program. Bu programa katılanların yüzde 25’i bizim tam zamanlı çalışanlarımız oluyorlar. Aynı zamanda Edgile MT programımız var. İş hayatına yeni başlamış arkadaşlarla bir bilgi köprüsü, iş hayatına başlangıçta o köprüyü tamamlayacak eğitimler veriyoruz. Bunun hepsi çeşitli teknolojilerde arkadaşları yetiştirebilmek, becerilerde de iş hayatına hazırlamak üzere kurgulanmış şekilde. Bunların hepsi üniversite öğrencilerine bu bağlamda açık eğitimler.
*Türkiye’de beyin göçü gerçeği var. Yazılım alanında bu artarak devam ediyor. Beyin göçünün önüne geçilebilir mi?
Yasemin Akad: Müjdat Bey de hep söyler, beyin göçünün önüne geçebilmenin en önemli unsurlarından biri uç teknolojiler sunan, bu konuda eğitim veren, bu konuda insan yetiştiren firmalar olacaktır. Kendisinin bu felsefesine yürekten katılarak eğitim programlarımızı düzenliyoruz. Biz hem uç teknolojilerde çalışma imkanı hem uç teknolojilerde eğitim imkanı sunan bir firmayız.
Birinci beyin göçünü engelleyen durum bu. Çocuk yeni teknoloji öğrenebiliyorsa kalıyor, yeni teknolojide çalışabiliyorsa kalıyor, kendini geliştirebiliyorsa kalıyor. Tabi ki tek başına eğitim beyin göçünün önüne geçmiyor. Çok etkileyici bir unsur olduğu da araştırmalar neticesinde ortaya çıkmış durumda. Yeni neslin şirketlerden en önemli beklentilerinden biri kendisine yapılan yatırım. Araştırmalara göre 5 yıldır şaşmayan bir sonuç var. Profesyonel eğitim ve gelişim 5 yıldır işveren markasında birinciliği kaptırmayan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Eğitim ve uç teknolojilerde çalışma imkanının da büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de Y kuşağı yaşam boyu öğrenmek istiyor. Biz de onlara yaşam boyu bir eğitim merkezi sunduk.
*Eğitimleri verenler kimler? Ekipler kimlerden oluşuyor?
Yasemin Akad: Kadromuz hem dış hem iç eğitmenlerden oluşuyor. Sertifikalı eğitimler aldırdık ve bu eğitmenler eğitim veriyor. Bilmekle öğretmek arasında fark var. Teknoloji dışında bilgi, beceri, liderlik ve iş hayatında hayatta kalma becerilerini öğreten online eğitimlerimiz de var. Konunun uzmanlarından da yararlanıyoruz. Bahçeşehir Üniversitesi’yle iş birliği yaptığımız master ve doktora programımız var. Adı Techno Academy. Netaş kampüsünde ve Bahçeşehir Üniversitesi akademisyenleriyle oluşturulan bir program. İçerikler birlikte oluşturuldu. Hem Netaş’ın bahsettiğim eğitmenleriyle hem de bu konuda Bahçeşehir Üniversitesi’nin katkılarıyla yüksek lisans ve doktora programı başlattık. Bu program kapsamında her yıl 10 yüksek lisans ve doktora mezunu oluyor. Netaşlılar için bu eğitim burslu. Bahçeşehir Üniversitesi ve Netaş’ta sınıflar var. Netaş’ın lablarından da faydalanılıyor. 2018 yılında da tüm bilişim profesyonellerine açtık. Dolayısıyla da Netaş kendi sektörüne de bu teknolojilerde master ve doktoraya da büyük katkılar veriyor.
ZTE ile ilgili de eğitimlerimiz var. Bölgesel bir açılım. Bize daha global teknolojilerde bilgi birikimi sağlayacak. O anlamda da orada da çok ciddi çalışmalarımız var. 3 sene önce söz vermiştik. ZTE ile eğitim merkezimiz olacak, Türkiye’den sonra bölgede bir eğitim üssü olacak. Bilişim hizmet ihracatçısı olarak birçok ödülümüz var. Teknolojimizden sonra n-telligent institute olarak da bilgi birikimimizi ihraç etmek istiyoruz. Bölgenin yüksek teknoloji merkezi olmayı da hedefliyoruz.
*Netaş dışında enstitü gibi kuruluş hangi ülkelerde var ya da hangi şirketlerde böyle çalışmalar var?
Yasemin Akad: ZTE’nin bir üniversitesi var. ZTE Üniversitesi kendi paydaşlarına belli katkılar yapıyor. n-telligent institute kadar niş olan bir eğitim merkezi şu anda yok diye biliyorum.
*ZTE eğitim alanları bünyelerine katmak istediğinde durum ne olacak?
Müjdat Altay: Geçmişte Nortel bir müddet sonra Netaş’tan eleman almak istedi. Ar-Ge’nin başındaydım. Onlarla bir anlaşma yaptık. Belirli arkadaşların gitmesini biz istedik. Yurt dışına giden arkadaşlarımızın da Netaş’a, ülkemize yeni linkler sağlayacağını biliyorduk. Buna kontrollü bir olumlulukla baktık. Bizim yapımızı sarsmayacak, bizdeki kritik elemanlara dokunmayacak bir şekilde karşılıklı anlaşma ile bunu yaptık. Bunun aslında ilerde faydasını da gördük. Nortel’de ne kadar fazla Türk varsa Türkiye’nin sesi oralarda o kadar fazla oldu. Ben aslında ZTE ile de böyle bir şeyin ilerde olmasını pozitif karşılarım. Çünkü bağlar güçleniyor.
Benim bir örneğim vardır. Bir insan bir ülkeden Türkiye’ye gelir, bilgiyle gelir ama giderken de o bilgiyi alır götürür ve size bir şey kalmaz. Ama siz bir elemanınızı başka bir ülkeye gönderir veya o şirketin başka bir bölümüne gönderirseniz bu sonra size süper bilgiyle geri gelir. Firma içi hareketliliği kontrollü oldukça destekliyorum.
*Eğitimler 6 ana başlıkta kurgulanmış. Bununla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Yasemin Akad: 6 ana başlıkta eğitimlerimiz var. Alt başlıkları olarak da 20 farklı eğitim veriyoruz. Siber Güvenlik, Çeviklik Yönetimi, Büyük Veri Bilimi, Tedarik Teknolojileri Eğitimi, Yazılım gibi alanlarda eğitimler veriyoruz.
*Eğitimler için ücret alınıyor mu?
Yasemin Akad: İç eğitimlerimizde kendi elemanlarımıza ücret yansıtmıyoruz. Paydaşlarımıza yaptığımız dış eğitimlerimizde rekabetçi bir ücret talep ediyoruz. Üst düzey eğitimlerimiz var.
*1 Milyon Yazılım Projesi’ne katılan gençler ya da mühendislerle ilgili çalışmalar mevcut mudur?
Müjdat Altay: Aslında Türkiye’nin kendisi için yazılımcıya ihtiyacı var ama Avrupa ve Amerika’nın da var. Buralarda yazılımcı ihtiyacı gittikçe artıyor. Yazılımcı ihtiyacını da karşılamak için yaş grubunuzun da 30’lu yaşlarda olması lazım. Bizim ülkemizde yaş ortalaması ortalama olarak 33. Böyle bir demografide biz bu ülkelere evden çalışan yazılımcılar sağlayabiliriz. 1 Milyon Yazılımcı hamlesine katılıyorum. Türkiye’nin da ihraç edebileceği petrolü yok. Bizim en önemli kaynağımız gençlik ve dinamizim. Son 10-12 senede 500 milyon dolara yakın yazılım ihracatı yaptık. Yazılım ihracatı yapılabilir ve de tamamen o para da Türkiye’ye girdiği için döviz açıkları kapanabilir. Bizim beklentimiz gençlerin bir kısmını Netaş’ta deneyim kazanmasını sağlamak. Her zaman buna açığız. Şu anda 20’ye yakın üniversiteden çalışanlarımız var. Belli bir üniversiteden işe alım yapmıyoruz. Tüm bölgelerden, bütün üniversitelerden personel alabiliyoruz.
Son 15 senedir gördüğüm bir şey ve beni üzen bir şey. Devlet büyüklerinin olduğu toplantılarda şirket genel müdürleri de bulunur. “Neye ihtiyacınız var” diye sorulur. Genel müdürler de “Okullardan iyi mühendis çıkmıyor, ihtiyacımızı karşılayamıyoruz, beğenmiyoruz, eğitimi daha ileriye götürün” derler. Sorduğum zaman da çoğunun içeride bir eğitim ünitesi yok. Hep “Devletten bekleyelim, devlet eğitsin biz kullanalım” felsefesi var. Bu modası geçmiş bir felsefe. Önemli olan gençlerimizin ne kadar heyecanlı, hırslı, ne kadar odaklı ve ne kadar çalışkan olduğuna bakmalıyız. Türkiye’ye ne zaman bir Ar-Ge birimi kurulsa hemen o birimin insan kaynakları kolay bir kaynak var ve Netaş diyorlar. Bizden eleman alıyorlar. Kendileri yetiştirmek yerine bu yolu seçiyorlar. Bu firmalara da yaramıyor, gençlere de yaramıyor. Bize de zarar veriyor. O nedenle biz Netaş olarak her kurumun kendi içinde en azından eğitim biriminin olmasını, eğitimin ülke çapında olmasını istiyoruz. Tüm meslektaşlarıma da şunu söylemek istiyorum. Lütfen yeni mezun alın, eğitin, ülkemize bu şekilde katkı sağlayın.