Nafi Güral: Türkiye’nin potansiyeli yüksek

Güncelleme Tarihi:

Nafi Güral: Türkiye’nin potansiyeli yüksek
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2021 07:00

60 yılı aşkın süredir iş hayatında yer alan ve Türkiye’ye büyük yatırımlar kazandıran NG Topluluğu Kurucu Başkanı Nafi Güral ile Türkiye ekonomisini ve yatırımlarını konuştuk. Türk ekonomisinin geleceğine her zaman güvendiğine dikkat çeken Güral, “Türkiye sanayisi çok güçlü ve yaşadığı tecrübeler sayesinde de hareket kabiliyeti son derece gelişkin. Son dönemdeki yeni yatırımlar da Türkiye’nin Avrupa’nın önde gelen tedarikçilerinden biri olma potansiyelinin çok yüksek olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu. Türkiye’nin hâlâ bazı sorunları çözemediğini vurgulayan Güral, “İki temel sorunumuz halen büyük oranda çözülmüş değil. Bunlardan ilki katma değerli ürün üretimi ve ihracatı. Diğeri ise ölçek ekonomisi. Türkiye sanayisi Ar-Ge yatırımlarına ayırdığı payı arttırdıkça, katma değerli ürün üretimi ve ihracatı artacaktır ve o zaman milli ekonomimiz için daha başka şeyler konuşuyor olacağımıza inanıyorum. Bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biriyiz. Ölçek ekonomisine dair sorunlarımızı da çözdüğümüz zaman daha güçlü bir Türkiye’den bahsedeceğiz” dedi.

Haberin Devamı

İş hayatınızda 60 yılı geride bıraktınız. Bu süreçte en kritik kararı ne zaman aldınız, nedir bu karar?

Kütahya Gıda Sanayi Anonim Şirketi 1965 yılında kuruldu, ekmek fabrikası yapılarak işletmeye alındı. 1973 yılında porselen fabrikası kurulması amacıyla şirket unvanına porselen kelimesi de eklenerek start verildi. Ben de şirket yönetim kurulunda yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görevlendirildim. O yılların şartlarında yeterli sermaye oluşturulması amacıyla devlet tarafından ‘halk sektörü’ sıfatı ile yatırım hamleleri başlatıldı. Yerel halk, yerel yönetimler, yurtdışında çalışan işçilerimizin dövizleri ve lokomotif güç olarak bankaların katılımının sağlanması amaçlanıyordu. Ne yazık ki ilk üç grupta yeterli sermaye toplanamadığı için devlet politikası gereği bankalar sermaye koydular, doğal olarak hâkim sermayedar oldular. 1974 yılının ağustos ayında porselen fabrikasının inşaatına başlandığı günlerde Kıbrıs Barış Harekâtı başladı. Hatırlanacağı gibi batılılar ülkemize ambargo uygulamaya başlamıştı. Döviz fiyatları ile faizler ve de enflasyon tavan yaptı ama biz durmadık, yatırıma devam ettik. Çok zor şartlar altında, mark bazında %10/14 aralığında faizler ödemek durumunda kaldık. Bu şartlar altında fabrika 1978 yılında üretime başladı ama döviz bazında ödenen yüksek faiz, inanılmaz ölçüde artan kur farkları ve yüksek enflasyon nedeniyle şirket kendisini toplayamadı, eksi duruma düştü. 1983’te yönetim kurulu başkanı milletvekili olduğu için bankalar beni başkanlığa getirdi.

Haberin Devamı

FRENE BASANLAR YERİNDE SAYDI

Yönetim kurulu başkanı olarak göreve geldiğimde kurtuluş reçetesini hazırlayıp yönetim kuruluna sundum. Reçetenin ana olmazsa olmazı sermaye artışı teklifim bankalar tarafından kabul edilmedi. Karşılık olarak bana ‘sen kendine bu kadar güveniyorsan biz hisselerimizi sana satalım’ teklifini getirdiler. Çaresiz olarak kabul ettim. Özel bankalar hisselerini bana sattılar, kamu bankaları da bana satmak yerine borsada halka arz ettiler. Böylece biz şirketin yüzde 74’lük bölümüne sahip olduk. yüzde 26’lık bölümü de borsada işlem görmeye başladı. Hâlâ da bu oranlar değişmedi. Çalıştık, şirket sıkıntılardan kurtuldu, büyüdü ve bugünlere geldik. Çok zor durumdaki şirketin sorumluluğunu almak ve sonuçlarına katlanmak kararımızın, en kritik kararımız olduğunu düşünüyorum. Başaramasaydık, şirket de biz de yok olabilirdik. Ama şükürler olsun ki başardık.

Haberin Devamı

Türkiye bugüne kadar kritik virajdan geçti, krizleri atlatmayı başardı. İş hayatı tecrübenizle bu işin sırrını nasıl değerlendirirsiniz?

Her ortamda ihtiyaçları erken fark etmek, kendine güvenerek başarmayı istemek, fırsatlar yaratmak, uygun çözümler sunmak, kaldırabilecek kadar risk almak, bunu yaparken de planlı olmak, ayaklarını yere basarak zirvelere odaklanmak işin en önemli sırları. Bunlar kadar ve hatta daha da önemli şeyler de var. Aile içindeki eğitim, sevgi, saygı, bağlılık, çalışkanlık, sosyal ve ticari ortamlardaki itibarın maksimum seviyede olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Babam bize şartlar ne olursa olsun umutsuzluğa kapılmamak, çok çalışmak gerektiğini her zaman söylerdi. Babamızın bu söylemlerini ilke olarak benimsedik. Kritik dönemlerde tereddütlü davrananların, frene basanların yerlerinde saydığını görüyorum. Biz hiç bir zaman frene basmadık, durmadık, istihdam yaratmak, insanlara iş ve aş verebilmek için aracı olmak, ülkemiz ekonomisine gücümüz kadar katkı sağlamak adına şartlar ne olursa olsun, her dönemde inancımızı sürdürüyoruz.

Haberin Devamı

Dünya ekonomilerindeki durgunluk devam ederken Türkiye pandemi döneminde de büyümesini sürdürdü. Bizim ekonomimizin pozitif ayrışmasının nedenleri nedir?

Salgın tüm dünyada ekonomik ve sosyal açıdan büyük değişimlere neden oldu. Elbette ülkemiz de ağır yaralar aldı. 1961 yılında başladığım iş hayatımda 60 yılımı tamamladım. 60 yılda sağ sol çatışmaları, sokak hareketleri, yüksek enflasyonlar, devalüasyonlar, enerji buhranları, muhtıralar, ihtilaller, ambargolar, siyasi buhranlar gördüm. Dört rakamlı faizler ödedik ama aile olarak hiç birisinde frene basmadık, işimize devam ettik. Pandemi döneminde de frene basmadık, işimize devam ettik, kendi çapımızda önemli yatırımları ülkemize kazandırdık.

Haberin Devamı

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan geçtiğimiz günlerde 2021 için yüzde 8 üzeri büyüme beklediklerini açıkladı. Cari açığı azaltma hedefi de sürüyor. Siz Türk ekonomisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Ben Türk ekonomisinin geleceğine hep güvendim. Türkiye sanayisi çok güçlü ve yaşadığı tecrübeler sayesinde de hareket kabiliyeti son derece gelişkin. Son dönemdeki yeni yatırımlar da Türkiye’nin Avrupa’nın önde gelen tedarikçilerinden biri olma potansiyelinin çok yüksek olduğunu ortaya koyuyor.

 

ÖLÇEK EKONOMİSİ

Ekonomimizin sorunları neler, dünya ölçeğini düşündüğümüzde gelecekte bizi bekleyen tehditler var mı, bunlara karşı ne önlemler alabiliriz?

Haberin Devamı

İki temel sorunumuz halen büyük oranda çözülmüş değil. Bunlardan ilki katma değerli ürün üretimi ve ihracatı. Diğeri ise ölçek ekonomisi. Türkiye sanayisi Ar-Ge yatırımlarına ayırdığı payı arttırdıkça, katma değerli ürün üretimi ve ihracatı artacaktır ve o zaman milli ekonomimiz için daha başka şeyler konuşuyor olacağımıza inanıyorum. Bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biriyiz. Ölçek ekonomisine dair sorunlarımızı da çözdüğümüz zaman daha güçlü bir Türkiye’den bahsedeceğiz. Pandemide Türk sanayisi hızlı bir dijital dönüşüm geçirdi. Dolayısıyla sektörlerde teknoloji anlamında yatırım ve öğrenme süreci çok daha hızlandı. Bugün özellikle dijital sistemler ve otomasyon çözümlerinin kullanımında iyi bir noktadayız. Öğrenme, araştırma, yatırım yapma ve rekabetçi olma güdülerimizi daha çok kullanarak daha da iyi bir noktaya geleceğimize inancım tam.

 

İSTİHDAM EDİLEN KİŞİ SAYISI 5 BİNE ULAŞACAK

Seramik ve porselenin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Geçmişten gelen bu ürünler gelecekte de hayatımızda olacak mı?

Biz bu sektöre yetmişli yıllarda başladık. Başladığımız yıllarda ağır sanayiye yüksek oranda istihdam yaratılması hedefleniyordu. Sektörümüz enerji yoğun, istihdam yoğun, sermaye yoğun olduğu için günümüzde popülaritesini kaybetmiş durumda. Ancak halk tabiri ile boğazımıza kadar işin içinde olmak zorunda olduğumuz için devam etmekten başka seçeceğimiz bulunmamaktadır. Şartların gerektirdiği ölçüde yatırımlarımız ve büyümemiz devam etmektedir. Temmuz ayı itibariyle NG Grubu bünyesinde görev yapan iş arkadaşlarımız 4 bin 560 kişiye ulaştı. Devam eden yatırımımız yıl sonuna kadar tamamlanacak, böylelikle toplam çalışan sayımızın 5 bine ulaşmasını umut ediyoruz.

4’ÜNCÜ KUŞAK  İŞ HAYATINA HAZIRLANIYOR

Porselen ve seramik şirketiniz için lokomotif yatırımlar oldu, şimdi turizm gibi çok farklı alanlarda büyüyorsunuz. Bu süreç devam edecek mi, ufukta yeni yatırımlar var mı?

Biz sanayi içinde yoğrulmuş şirketiz. Tüm sanayi kuruluşlarımız Kütahya’da. Parolamız olarak ya en büyük, ya da en farklı olmak prensibimiz var. Sanayi kulvarımızda bunu başardık. Farklı bir sanayi sektörüne girmek yerine turizm sektörüne girmeyi tercih ettik. Bu sektörde de en büyük olmak iddiamız yok ama en farklı olmak konusunda başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Turizm tesislerimizi bilenler sanırım bize hak verirler. Ben şirketlerimizde devir planlamasına başladım. 3. kuşak evlatlarıma tüm yönetim kurulu başkanlıklarını devir ettim. Şirketlerimizi benden daha başarılı yönetiyorlar. Şimdi 4. kuşak torunlarımı iş hayatına hazırlıyorum. Yakın zamanda onlarda profesyonellerimiz arasında işe başlayıp, zaman içinde yönetime katılırlar. Yeni yatırımların onların görevleri olacağını düşünüyorum.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!