Güncelleme Tarihi:
ANKA’ya Nabucco sürecini değerlendiren Genel Müdür Tuzunoğlu, projenin yatırım değerinin 7.9 milyar Euro olarak belirlendiğini ve proje kapsamında ilk doğalgaz akışının 2014 yılının sonlarında gerçekleşeceğini belirterek, “Çokuluslu bir altyapı projesi üzerinde çalışırken yerel halk ile iletişime geçmenin ve diğer paydaşları bilgilendirmenin gerekliliğine inanıyoruz. Yerel halkın konuyla ilgili endişelerini dinlemek konusunda oldukça istekliyiz, çünkü boru hattı projesini, bundan doğrudan etkilenecek olan paydaşlarımızla birlikte geliştiriyor ve inşa ediyoruz“ diye konuştu.
Nabucco'nun iletişim çalışmalarının ardından Türkiye'de genel kamuoyu düzeyinde algısını nasıl görüyorsunuz’ sorusuna Tuzunoğlu, “Şu anki durum itibarıyla projeye yönelik algı oldukça olumlu ve genel anlamda umut verici sinyaller alıyoruz. Nabucco’nun Türkiye enerji piyasasını geliştireceğini, malzeme tedariki ve inşaat hizmetleri gibi konularda sağlayacağı potansiyel ile piyasanın canlanmasına katkıda bulunacağını düşünüyoruz” karşılığını verdi.
“7.9 MİLYAR EURO’LUK PROJENİN FİNANSMANI İÇİN TİCARİ BANKALAR HEVESLİ”
Projenin hem öz kaynaklar, hem de dış finansman açılarından toplam yatırım büyüklüğünün 7.9 milyar Euro olarak öngörüldüğünü söyleyen Erdal Tuzunoğlu şu bilgileri aktardı: “Nabucco projesi hissedarlar ve Avrupalı finans kuruluşlarından, ağırlıklı olarak da kalkınma bankalarından borç finansmanı birleşimi aracılığıyla finanse edilmektedir. Toplam yatırım 7,9 milyar Euro olarak hesaplanmıştır ve mali strateji yüzde 30 öz kaynak ve yüzde 70 borçlanmadan meydana gelecektir. Nabucco şu anda projenin zaman çizelgesine uygun bir şekilde Avrupa Yatırım Bankası (EIB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), İhracat Kredi Ajansları (ECAs), Uluslar arası Finans Kurumu (IFC) ve ticaret bankaları gibi büyük bankalarla görüşmelerini sürdürmektedir. Ticari bankaların da Nabucco gibi gelecek vadeden bir projeye katkıda bulunmak için hevesli olduklarını söyleyebiliriz.”
“250 BİN BORUYA VE İKİ MİLYON TONUN ÜZERİNDE ÇELİĞE İHTİYAÇ VAR”
Tuzunoğlu, “Projenin istihdam konusunda etkilerinin nasıl olacağı beklenmektedir ve yerel işgücü kullanarak yerel ve milli ekonomiye katkıda bulunmayı hedefliyor musunuz” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
“Nabucco çeşitli uzman ekipmanlarının yanı sıra 250 bin boru ve iki milyon tonun üzerinde çeliğe ihtiyaç duyacaktır. Bu hem Avrupa hem de Türkiye ekonomisi üzerinde olumlu etki yaratacaktır. Nabucco'nun inşası doğrudan 7 bin çarpan etkisiyle ise çok daha fazla yeni istihdam yaratarak Avrupa ve Türkiye iş piyasalarını canlandıracaktır. Toplamı 3.300-4.000 kilometre arasında olacak boru hattının 2 bin 730 kilometresi Türkiye’den geçecek, ülkeyi boru hattının en uzun bölümünün geçtiği ülke yapacaktır. Bu sebeple Nabucco güzergâh boyunca mutlaka istihdam yaratacak ve inşaat ekipmanı tedarikçisi şirketlerin ilgisini çekecektir. Boru tedarikçileri için açılan ön-yeterlilik ihalesi yapılmış ve Türkiye’den 9 tedarikçi firma davet edildi.”
ARKEOLOJİK DEĞERLERE YAKIN KORUMA-
Erdal Tuzuoğlu, güzergah boyunca arkeolojik değerlerin korunmasının da büyük önem taşıdığını ifade ederek, boru hattı boyunca korumaya alınmış olan arkeolojik alanlarla ilgili olarak şunları söyledi:
“Boru hattı güzergâhının belirlenmesi sürecinin her aşamasında arkeolojik alanlar ve kültürel miras sayılabilecek diğer siteler/yapılar/anıtlar tespit edilmekte ve değerlendirilmektedir. Bu işlem öncelikle düzenleyici kurum ve kuruluşlar bünyesinde hali hazırda var olan bilgilerin incelenmesi şeklinde yapılmaktadır. Eğitimli arkeologlar ise güzergâh boyunca yaptıkları yürüyüşlerde görsel değerlendirmeler yapmakta, bu da deneme amaçlı kazılar yapılmasını gerektirebilmektedir. Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (ESIA) süreci kültürel miras konusuna odaklanan bir bölüm de içermektedir. Başlıca hedefimiz inşaatın sosyal çevreye etkilerini en aza indirgemek. Doğalgaz sevkiyatı yeraltı borularıyla sağlanacağı için boru hattı işletim esnasında çevreye hiçbir rahatsızlık vermeyecek. İnşaatın tüm etaplarının geçeceği güzergâhlar üzerindeki arkeolojik alanlar ve kültürel mirasın temsilcisi sayılan diğer alanlar/binalar/anıtlar belirlenmiştir. ESIA’da mevcut bilgiler ve tavsiyeler ışığında, yurtiçi ve uluslar arası düzenlemelere, Nabucco Standartları’na ve uluslararası alanda kabul görmüş en iyi uygulamalara uygun bir “Kültürel Miras Yönetim Planı” oluşturulacaktır.”
“ALTYAPININ ÇEVREYE,GEÇTİĞİ GÜZERGAHA VE YEREL HALKA ETKİSİ EN AZA İNDİRİLECEK”
Nabucco’nun tanıtımı ve yerel ekonomilere neler getireceği konusunda bilgi veren Tuzunoğlu şunları söyledi:
“Nabucco Projesi, AB ve Türkiye Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönergeleri doğrultusunda hareket etmekle yükümlüdür ve dolayısıyla Nabucco Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirmesi’ne tabi tutulmak zorunluluğundadır. Altyapı bakımından yaratacağı büyük etkinin yanı sıra, çevreye ve güzergâh boyunca yerleşik olan halka etkisi de önemli olacaktır. Beş geçiş ülkesinin hepsi de (Avusturya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan ve Türkiye) boruhattı boyunca kendi sınırları dahilinde ayrı birer Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirmesi yürütmektedir. Bu çerçevede, halkı bilgilendirme ve konuyla ilgili endişelerini dinleme amaçlı süreçler her ülkede gerçekleştirilmektedir. Nisan’da Macaristan’da başlayan bu süreçler, şimdi de 2 hafta süren bilgilendirme toplantılarıyla Türkiye’de devam etmiştir. ESIA sonuçları, Nabucco ekibine boru hattının inşaatı başlamadan önce gerekli tüm önemlerin alınması konusunda yardımcı olacak, böylece çevreyi veya yerel halkı etkileyebilecek tüm potansiyel sorunları ortadan kaldıracak veya en aza indirgeyecektir.”
Nabucco projesi kapsamında yapılan halkı bilgilendirme toplantılarının ilk bölümünün geçen haftalarda Ankara, Eskişehir, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Kırklareli’nde gerçekleştirildiğini belirten Tuzunoğlu, “Halkı bilgilendirme toplantılarının ilk turu geçtiğimiz iki hafta boyunca gerçekleştirildi ve oldukça olumlu geribildirimler aldık. Tüm illerde benzer bir akışta gerçekleştirilen toplantılarda Nabucco ekibi tarafından projeyi tüm detaylarıyla anlatan sunumları takiben, katılımcıların da dahil olduğu soru-cevap bölümü yer aldı. Bu bölümlerde irtifak hakları, imar konuları, inşa süresi ve işe alım süreçleri gibi konular değerlendirildi” şeklinde konuştu.
POZİTİF VE NEGATİF RAPORLAR ÇIKACAK
Projenin inşaatına başlanacağı 2011 sonuna kadarki sürede halk ile görüşmelerin sürdürüleceğini hatırlatan Tuzunoğlu, “Halk müzakerelerine devam edilirken, halkı bilgilendirme toplantılarından elde edilen geri dönüşler bir ESIA raporunda toplanarak, ulusal düzenlemeler uyarınca Çevre ve Orman Bakanlığı’na incelemeye gönderilecek. Değerlendirme süreci başlar başlamaz, ESIA raporu görüş ve yorumları alınmak üzere halkın müzakeresine açılacak. Bakanlık, komite üyelerinin fikirleri doğrultusunda “ESIA Pozitif” veya “ESIA Negatif” olmak üzere bir karar verecek. İnşaat ve işletme süreçlerinde proje etkinliğinin düzenli olarak gerçekleştirilecek denetlemeleri düzenlemeler temel alınarak yapılacak, böylece proje sahibinin sorumluluklarına sadık kalıp kalmadığı kontrol edilecek” dedi.