Güncelleme Tarihi:
ANTALYA’da düzenlenen ‘Tarım Zirvesinde’ tarım ve turizm hakkında değerlendirmelerde bulunan DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, Türkiye’de doğru hamlelerle, iyi kurgulanmış bir üretim politikası ve sağlıklı bir ihracat stratejisiyle üretime odaklanıldığında, bereketli bölgelerin kazanmasının kaçınılmaz olacağını söyledi. Türkiye’nin birçok alanda olduğu gibi tarım alanında da muazzam bir potansiyeli bulunduğuna dikkat çeken Ateş, “Dünya çapında tarımsal üretimde birinci olduğumuz aralarında fındık, kiraz, şeftali, incir, nar ve ayvanın yer aldığı 6 ürünümüz ayrıca ilk onda yer aldığımız 21 tarımsal ürünümüz bulunuyor. Aslında ülkemizde her türlü ürün yetiştirilebiliyor. Ancak konuya tarımsal ihracat açısından baktığımızda bu ürünleri doğrudan ihraç ettiğimizi görüyoruz. Oysa gelişme yolunda atılması gereken adım, bu ürünlere katma değer yaratacak tarımsal sanayi altyapısının kurulması. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da gastronomi zirvesi vardı orada, tam da bu konuda son derece çarpıcı rakamlar verildi. Türkiye’nin kuru üzüm ihracatı 400 milyon dolar ama Fransa üzümü şaraba çevirip 9 milyar dolar şarap ihraç ediyor. Aynı şekilde İspanya 3 milyar dolar ve İtalya’da 6 milyar dolarlık şarap ihracatı yapıyor. Diğer taraftan İspanya 1 milyar dolar zeytinyağı ihraç ederken, ağaçlarından zeytin fışkıran bir tarım ülkesi olarak bizim ihracatımız 200 milyon dolar civarında. Peynire baktığımızda da inanılmaz bir Fransa örneği görüyoruz. Fransa 3 milyar doların üzerinde yıllık peynir ihraç ederken, bizim ihracatımız 150 milyon dolarda kalıyor” ifadelerini kullandı.
TARLADAN SOFRAYA
Antalya’nın da, tarım ve turizm sektörünün bir araya geldiği Akdeniz çanağı bölgesinde yer aldığına vurgu yapan Hakan Ateş, “Bu nedenle gastronominin de tarım için katkı sağlayabileceğini düşünüyoruz. Yatak kapasitesi olarak baktığımızda ülkemizde 1.2 milyon yatak var. Bunun 600 bini Antalya’da. İspanya’da 5 yıldızlı otel sayısı 325 iken sadece Antalya’da 400 civarında 5 yıldızlı otel faaliyet gösteriyor. Bu rakamlar artık bize başka şeyler yapmamız gerektiğini söylüyor. İspanya 55 milyon turist ağırlıyor biz 38 milyon, İspanya’ da turist 1.150 dolar, Türkiye de ise 681 dolar harcıyor. İspanya’da yiyecek içecek sektörünün cirosu 107 milyar dolar, ülkemizde ise 15 milyar dolar. İspanya deniz, kum, güneş üçlemesine tarım ve yiyecek içecek sektörünü de yani gastronomi de katmayı başardı. Artık kelimenin tam anlamıyla mutfak ihraç ediyorlar. Biz de aynı yoldan gitmeliyiz” ifadelerini kullandı. Artık para harcayan turistler için ilk üç sıranın iyi otel, spa ve gurme restoranlar olduğunu belirten Ateş, “Tarım ekosistemi içinde yaş meyve sebzelerin tamamının üretildiği bölgemizde misafirlerimize güzel, gerçek Türk tarım ürünleri ile yapılmış enfes bir Akdeniz mutfağını deneyimlendirmeliyiz. Tarım ekosistemi içinde bunu en iyi yapabilecek yer ise Antalya. Çünkü tarladan sofraya en kısa yol Antalya’da” dedi.
KATMA DEĞERİ YÜKSEK
Antalya denildiği zaman akla ilk olarak turizmin geldiğini ifade eden Hakan Ateş, “Öyle ki ilimiz, her yıl 10 milyonun üzerinde, yani nüfusunun 4 katından fazla sayıda turist ağırlıyor. Dolayısıyla burada önemli bir döviz girdisi sağlanıyor. Ama asıl önemli olan, bu yoğunlukta ziyaretçinin gıda ihtiyacını karşılayabilmek. Antalya, bunun altından başarıyla kalkıyor. Dahası, üzerine yıllık 455 milyon dolar değerinde gıda ihracatı gerçekleştiriyor. En önemli gıda ihracat kalemlerinden biri olan yaş meyve ve sebzenin yüzde 16’sını tek başına yapıyor” dedi.
Antalya’nın tarımsal üretimdeki konumuna bakıldığında, Türkiye’nin toplam sera varlığının yüzde 79’unun Akdeniz Bölgesi’nde yer aldığını, Antalya’nın ise tek başına toplam sera varlığının yüzde 43’üne sahip olduğunu söyleyen Ateş, “Bölgede tarım alanlarının çok büyük bölümü, sulama imkanları da gelişmiş olduğu için, meyve ve sebze gibi katma değeri en yüksek ürünlerden oluşuyor. Yetiştirilen tarla bitkileri de genellikle pamuk gibi yine kendi grubu içinde yüksek katma değere sahip ürünler. Bu bağlamda, Türkiye genelinde dekar başına ortalama tarımsal katma değer 660 TL iken, Antalya’da dekar başına 1.500 TL tarımsal katma değer elde ediliyor. Diğer bir ifadeyle Antalya, Türkiye’nin toplam tarım arazisi varlığından aldığı payın 2 katı kadar toplam tarımsal katma değer gerçekleştiriyor. Bu verimlilik sayesinde Akdeniz Bölgesi her yıl 1.5 milyar dolar, Antalya ise tek başına 360 Milyon dolar yaş sebze ve meyve ihraç ediyor. Türkiye’nin toplam yaş meyve ve sebze ihracatı ise 2.23 milyar dolar. Akdeniz’in ve Antalya’nın iklimsel ve jeopolitik avantajları ülkemize çok önemli fırsatlar sunuyor” diye konuştu.
‘ÖZEL BANKALAR ARASINDA BİRİNCİYİZ’
FİNANSAL ürünlerin ötesinde, teknoloji ile harmanlanmış tarıma özel dijital ürünlerle de bir bankadan beklenmeyecek atılımlar gerçekleştirdiklerine değinen Hakan Ateş, “Çiftçimizin ürünlerimize ve DenizBank’ın üreticiye özel hizmet anlayışına olan teveccühleri sayesinde bugün yüzde 41 pazar payı ile sektörün lider özel bankası konumundayız. Aralarında asırlık bankalar bulunan kamu bankaları dahil edildiğinde, pazar payımız yüzde 13. Sektöre verdiğimiz kredi toplamı ise 12 milyara yaklaştı. 2002 yılında sektördeki ikinci tarım bankasıydık. Bugün 14 ayrı banka tarım bankacılığı hizmeti veriyor. 16 yıllık süre zarfında, tarıma destek olmak üzere diğer bankalar için oluşturduğumuz model sayesinde, sektöre sağlanan toplam finansman 89 milyara ulaştı” diye konuştu.
550 BİN ‘ÜRETİCİ KARTLI’
DENİZBANK olarak Antalya’nın ve ülkenin tarımına inanarak 16 sene önce tarım bankacılığı faaliyetine başladıklarına dikkat çeken Hakan Ateş, “Sahip olduğumuz vizyon, tarımın sadece kırsal alanda yaşayan vatandaşların geçimlerini sağladıkları bir kaynak değil, gelecek için stratejik bir sektör olarak ele alınması yönünde. Tarım sektörünün en önemli finansal inovasyonu olarak hizmete sunduğumuz ‘Üretici Kart’ bugün 550 bin üreticimizin cebinde. Dünyada bir ilk olan, senede bir, hasat vadeli geri ödeme imkanı, tüketimi değil üretimi destekleyen bir kart olarak üreticimize can suyu veriyor. Antalya özelinde, seracılarımıza özel olarak tasarladığımız sera yapım, sera tadilat kredilerimiz ve tüm üreticilerimiz için traktör, arazi alım ve araç-ekipman alım kredilerimizle üreticimizin işlerini büyütmesine, daha kolay ve kazançlı hale getirmelerine yardımcı oluyoruz. Diğer yandan, kötü günlerinde de üreticilerimize destek olmayı iş yapış biçimi olarak benimsiyoruz. Yaş sebze meyve ihracatının yüzde 75’ini Rusya’ya yapan Antalya’da, 2015 yılında Rusya ile yaşanan kriz sonrası ihracat durma noktasına geldiğinde, üreticimizin yanında olmayı görev bildik” diye konuştu.