Güncelleme Tarihi:
YENİGÜN, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekonominin genel dinamiklerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de inşaat sektörünün performansını doğrudan etkilediğini, sektörün yaşanan gelişmelere çarpan etkisiyle tepki verdiğini söyledi.
Yapım işlerinde ağırlıklı olarak kullanılan çimento, akaryakıt, demir, bitüm, boru gibi malzeme fiyatlarında özellikle son 2 yıldır yüksek artışlar yaşandığına işaret eden Yenigün, döviz kurunda son 6 ayda öngörülmesi mümkün olmayan yükseliş nedeniyle inşaat firmalarının ciddi zorluklar yaşadığını bildirdi.
Yenigün, enflasyonla mücadele için yürütülen parasal sıkılaştırma politikasının da sektörün yaşadığı zorlukları artırdığını dile getirerek, "Ülkemizde kamuya yapılan işlerin bir kısmının sözleşmesinde hiçbir fiyat farkı ödemesi öngörülmemişken birçok sözleşmede fiyat farkı hesap yöntemi, TÜFE ve ÜFE genel endeksleriyle ilişkilendirildi. Oysa son yıllarda inşaat sektörünün temel girdi malzemelerinde TÜFE ve ÜFE oranlarından çok daha yüksek fiyat artışları yaşandı." diye konuştu.
"ÜLKEMİZİN ZORLU SÜRECİ ATLATACAĞINA İNANIYORUZ"
Malzeme fiyatlarında görülen yüksek oranlı artışların fiyat farkı düzenlemesinin acilen yapılması ihtiyacını doğurduğunu vurgulayan Yenigün, şöyle devam etti:
"Hükümetimizin Tasfiye Kararnamesi üzerinde çalıştığı duyumlarını almaktayız ancak bu düzenleme tek başına adil olmayacaktır. Öngörülmesi mümkün olmayan maliyet artışlarının bir ölçüde de olsa telafisi için ihale ve sözleşme şartlarına bakılmaksızın devam etmekte olan tüm işlerin kapsama alınması, piyasadaki maliyet artışlarının adil bir şekilde sözleşme fiyatlarına yansıtılmasını sağlayacaktır. Daha önce dışsal şoklara karşı dirençli olduğunu kanıtlamış ülkemizin, bu zorlu süreci de atlatacağına inancımız tamdır. Bu çerçevede ekonomide ihtiyaç duyulan kalıcı önlemlerle yapısal reformların bir an önce gerçekleştirilmesi ve güven ortamının muhafaza edilmesi en büyük ihtiyaçtır."
YURT DIŞI MÜTEAHHİTLİKTE 20 MİLYAR DOLAR BEKLENTİSİ
Yenigün, ekim sonu itibarıyla yurt dışında üstlenilen proje tutarının 13,8 milyar dolara ulaştığını ifade ederek, gelecek dönemde artan enerji fiyatlarının, Suudi Arabistan, Cezayir gibi Türk müteahhitlik firmalarının referanslarının güçlü olduğu pazarlardaki yatırım ortamı ve finansman koşullarına olumlu yansıyabileceğini dile getirdi.
Mithat Yenigün, "Rusya ile ilişkilerimizdeki normalleşmenin yanı sıra Sahra altı Afrika, Hindistan ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği bölgesi gibi potansiyel pazarlardaki fırsatlar da göz önüne alındığında yıllık iş tutarımızın yakın zamanda yeniden 20 milyar dolar bandını aşmasını beklemekteyiz." ifadesini kullandı.
"IRAK VE LİBYA'DAN 2,5 MİLYAR DOLAR HAK EDİŞ ALACAĞI VAR"
Firmaların yurt dışındaki işleriyle ilgili teminat mektubu ve kontrgaranti sorunlarının arttığını belirten Yenigün, ihalelere girilen birçok ülkede Türk bankalarının teminat mektuplarının doğrudan kabul edilmediğini bildirdi.
Yenigün, "Ülkemiz ekonomisiyle yarışamayacak bazı ülkelerin bankalarının, düne kadar iş yapmak için peşinden koştukları bankalarımızın kontrgarantilerini kabul etmediğini, kimi ülke bankalarının da Türk bankalarının riskini almak istemediklerini ifade ettiğini görmekteyiz." diye konuştu.
Sektörün, geleneksel pazarlarından olan Libya ve Irak'taki alacakları konusunda yaşadığı problemlerin sürdüğüne işaret eden Yenigün, Irak'ta güvenlik sorunlarının ciddi düzeylere ulaşmış olması ve hak ediş ödemelerinin yapılamaması nedeniyle bu ülkede proje üstlenmiş firmaların işlerini durdurduğunu söyledi.
Yenigün, Irak'taki işlerden doğan 1,5 milyar dolar civarındaki alacak konusunda henüz bir gelişme yaşanmadığını vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı:
"Türk müteahhitlik firmalarının yurt dışında en fazla iş üstlendikleri ülkelerden Irak ile ilişkilerimizin sıcak tutulmasının, Türk müteahhitlik firmalarının anılan pazardaki mevcut faaliyetlerinden kaynaklanan sorunlara kısa sürede çözüm bulunması ve yeni dönemde Irak'ın yeniden imarına yönelik projelerde daha etkin rol alınmasına zemin hazırlayacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede hükümetimizden destek beklemekteyiz."
Firmaların Libya'da yarım kalmış projelerinin toplam tutarının 19 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Yenigün, tahsil edilmemiş hak ediş alacaklarının yaklaşık 1 milyar dolar, avans ve kesin teminat tutarının 1,5 milyar dolar, makine, ekipman gibi envanter ile diğer zararlar toplamının da 1,1 milyar dolar civarında olduğunu aktardı.
Yenigün, son zamanlarda Libya makamları tarafından bazı firmalara bu ülkede hayata geçirilecek birtakım yeni projeler için davette bulunulduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Libya'da yarım kalmış olup yeniden başlayacaklarla sıfırdan yeni ihale edilecek işler için verilecek teminat mektuplarının Libya bankaları tarafından kabulünün sağlanması önemlidir. Bunun için teminat mektuplarının ihdas edilecek bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 2011'deki Bakanlar Kurulu Kararı dışında tutulmasını beklemekteyiz. Bu sayede Türk inşaat sektörünün Libya'da yeniden faaliyet gösterebilmesinin önünü açacak önemli bir adım atılacaktır."