Güncelleme Tarihi:
Müstakil Sanayiciler ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 26’ncı yılında hem Türkiye’de hem de yurtdışında hızla büyüyen bir iş dünyası örgütü oldu. 65 ülkede 169 noktada faaliyet gösteriyor. Türkiye’de ise hemen hemen tüm kentlere yayılmış durumda.
MÜSİAD Başkanı Nail Olpakla 2016’yı değerlendirmek üzere bir araya geldik. Ekonomi ve siyasetteki gelişmeleri konuşurken tabii ki en güncel konu Merkez Bankası’ndaki başkan değişikliği oldu. Olpak, Merkez Bankası’ndan sihirli bir güç gibi çok şey beklendiğini söylüyor ve “Bankanın görevi sadece fiyat istikrarı. Başkan değişikliği sırasında bankanın görev tanımını beklentiler doğrultusunda yeniden belirlemekte fayda var” diyor. Olpak’ın faiz indirimi beklentisi ise 0.50-100 baz puan arasında. Olpakla sohbetimiz şöyle oldu:
Türkiye sıkıntılı bir süreçten geçiyor. 2015-2016 değerlendirmenizi alabilir miyim?
2015 Türkiye için bir daha yaşanmasını istemeyeceğimiz yıllardan biri oldu. İki seçimli belirsiz bir dönem geçirdik. Terör aniden hortladı. TL’de döviz bazında devalüasyon oldu. Ancak bütün bunlara rağmen de yüzde 4 büyüyen bir Türkiye var. Bu potansiyelimizi göstermesi açısından son derece önemli. Yansımasını bu sene de göreceğiz. İş alemi adına söylüyorum 2016’yı altın yıl olarak görüyoruz.
Hangi göstergelere dayanarak?
Türkiye iki yıl içinde 4 seçimle karşı karşıya kaldı. Seçim yorgunluğu yaşamaya başlıyorsunuz. Ankara’da çarklar da o yorgunlukta yavaşlamaya başlıyor. 2019’a kadar normal şartlarda bir seçim beklenmiyor. Bu nedenle en önemli yıl 2016 yılıdır. Radikal ve cesur kararlar seçime uzak yıllarda atılır. Reformları 2018-19’a bırakırsanız yapılmaz.
Başkanlık tartışmaları var. Bir seçim ihtimalinden de sözediliyor. Yok mu sizce?
İhtimal olabilir ama o seçimin geçen yıl gibi etkileyeceği kanaatinde değilim. Geçen yıl insanları haziran-kasım arasındaki belirsizlik rahatsız etti. Bu yılın ihracat verileri ümit veriyor, cari açık verileri ümit veriyor. Satınalma müdürleriyle yaptığımız bir anket var. Elimizde 3.5 yıllık bir veri seti var. Mart sonu verileri pozitif. Bu nedenle 2016’nın fırsat yılı olduğu kanaatini hala sürdürüyoruz.
Hükümetten beklentileriniz neler?
Biz gelecek hükümetten taleplerimizi seçimden önce açıklamıştık. Kimin iktidar olacağını bilmiyorduk. Beklentilerimizi 4 başlıkta, barış teması ile toparladık. Çünkü gördüğümüz bir şey vardı. İstikrarı bu ülke seviyor. 1 Kasım seçimlerinde de bu oylandı. O nedenle barış temasını öne çıkardık. Ekonomik, siyasal, sosyal ve çalışma barışı. Hükümet iş alemi ile ilgili çalışmaları ortaya koymaya başladı. Ar-ge reform paketi vardı. Personel sayısı 50’den 15’e indi. Patent yasası için ilaç sanayicileri de, TÜSİAD da MÜSİAD da aynı masada konuştu. Takibe devam edeceğiz.
Merkez Bankası Başkanı göreve başladı. Bugün de faiz kararı açıklanacak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kurumun içinden gelen ve dinamkileri bilen bir başkan. Adaptasyonda sıkıntı olmaz. Belki şimdi başka bir değişimi dile getirmek gerekir diye düşünüorum. Merkez Bankası’na görev olarak fiyat istikrarı verilmiş. Biz sihirli bir güç gibi çok fazla şey mi bekliyoruz diye bakmak lazım. Belki Merkez Bankası’nın görev tanımını beklentilerimiz doğrultusunda yenilemekte fayda olabilir.
Faiz indirimi beklentiniz ne?
Faiz boyutuna gelince. Türkiye’yi büyütmekten sözediyoruz. Büyümeyi kim gerçekleştirecek, devlet değil özel sektör. Yeni istihdam yaratacaksınız. Bu da yatırım demek. Yatırım için finansmana ulaşmak lazım. Benim bir üyem var. Hem Türkiye’de hem İsviçre’de firması var. Döviz bazında İsviçre’de 0.65 ile borçlanabiliyor. Türkiye’ye geldiğinde döviz bazında yüzde 6’nın altında borçlanması mümkün değil. Aynı pazara mal üretiyorlar. Rekabette eşit olabilirler mi? Şu anda havaya baktığımızda FED’in yeni bir faiz indirimi yapmayacağı ortaya çıktığına göre olumlu bir karar almakla karşı karşıya. 50-100 baz puan arasında olabileceğini düşünüyorum. Bu piyasalar açısından da çok güzel bir mesaj olur.
Merkez Bankası bağımsızlığı tartışmaları artmaz mı?
Eleştiriler olur. Normal. Ekonomi beklenti yönetimidir. Yönetebilirseniz başarılı oluyorsunuz. Merkez de bir tabu değil eleştirilebilir. Eleştirildiğinin ertesi günü kimse görevden alınıyor mu?
Asgari ücret arttı nasıl etkiledi?
Faydalanan bizim vatandaşımız. Ekonomiye de dönüş yapar. Sıkıntı hızlı geçişin yaşanmasıydı. Yüzde 30 artış oldu. Kendi üyelerimize hemen işçi çıkarmayın dedik. Sıkıntı yok da diyemeyiz güle oynaa gidiyor diyemeyiz
'ÇOK HIZLI GİDİYORUZ RUHUMUZ' GERİDE KALDI
Toplumsal barış Türkiye’nin en önemli sorunu. Bu kutuplaşmayı, gerginliği nasıl çözeceğiz, mümkün mü?
Eğer 1 Kasım’ın mesajı, uzlaşı, güven, istikrar mesajiysa almak zorundayız. Almadığımızda bir yere tosladığımızı kabul etmemiz lazım. Germeye gelince bir başkonsolla konuşuyorduk. 7.5 yıldır Türkiye’de görev yapıyormuş. Alışabildiniz mi Türkiye’ye, dedim. Trafiğiniz dahil her şeyinize alıştım ama gündem değiştirmesine alışamadım. Sabah ayrı öğlen ayrı akşam ayrı gündem, dedi. Böyle bir gündemin içinde yaşayan bir ülke olduğumuz için gerginliğin sebebini aramamak lazım. Ancak üsluplara dikkat edilmeli, karşılıklı hatalardan ders almalıyız, pardon hata yaptım diye söyleyebilmeliyiz. Ayrıca hayatımız ekonomiden ibaret değil. Biraz dinginleşip, kültür hayatımıza bakmamız gerekiyor. Kızılderili’nin söylediği gibi “çok hızlı gidiyoruz ruhumuz geride kaldı.”
BAŞKANLIK DEĞİL SİSTEM TARTIŞILMALI
Başkanlık tartışmalarında sizin görüşünüz nedir?
MÜSİAD olarak sistem sorunu olarak 2014’en beri ifade ediyoruz. Kuvvetler ayrılığı diye ifade edilen sistem var biraz içine girdiğinizde aslında kurgusu kuvvetler karmaşası şeklinde tasarlanmış. Bu sistemin parametrelerini yeniden konuşmak lazım. Konuşmaktan kaçmayalım. Başkanlık mı olur yarı başkanlık mı olur. Konuşmamız gereken Erdoğan’ın süreçte başkan olması değil sistem tartışması. Başkanlığın ya da anayasanın içini konuşmuyoruz. Parametreleri neler olacak. MÜSİAD olarak kendi içimizde bu konuda bir çalışma yapıyoruz.
TÜSİAD’A TEPKİ SÜRÜYOR
Diğer kurumların örneğin TÜSİAD’ın da anayasa konusunda çalışmaları olurdu. Görüşür müsünüz?
Bu sorunun cevabını TÜSİAD’ın vermesi lazım. Çünkü TÜSİAD, MÜSİAD’la işbirliği yapmam diyen bir kurum. Üyesinin sözlerine karşılık “Kurumsal görüşüm değildir” demediler hala. Ben aynı beyefendi ile DEİK’te aynı masada oturuyorum. Oturmam diyen kişi oturuyor. Kişisellik değil. Bir kurumun bir yetkilisi böyle bir şey söylediğinde ya o yetkili bir açıklama yapar ya da kurumsal görüşümüz değildir diye kurum açıklama yapar. MÜSİAD’ın çizgisi şu. Bizimle yanyana gelmekten rahatsız olmayan herkesle işbirliği yaparım.
BEN MÜSİAD’I ANLATAYIM!
TUSKON’un çekilmesi MÜSİAD’ı etkiledi mi? Yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son Samurayı seyrettiniz mi? En sonunda Tom Cruise imparatora diyor ki “Arkadaşımın nasıl öldüğünü anlat bana.” O da “Ben onun nasıl öldüğünü değil nasıl yaşadığını anlatayım” diyor. Ben MÜSİAD’ı anlatayım. Başkaları ne ders alırsa alsın. MÜSİAD kuruluşundan bu yana hep birileri tarafından bir yerlere yakın, uzak şekillerde gösterildi. Ama bir yapısı var. Üyelerinin yapısı ağırlıklı muhafazakar bir yapı. Ancak bize üyelik için tek şart var. Ticari itibar. Ciro, şehir, mezhep, parti sormuyoruz. Üyelerimizin içinde farklı partilerden kişiler var. Çalışanlarımızın hangi siyasi görüşte olduğunu sormadık, merak da etmiyorum. Burası bir işadamı örgütü.
MÜSİAD NASIL BİR ÖRGÜT?
Biz sadece iş gezileri yapan bir dernek olmadık. Birileri iş gezileriyle ön planda oldu. Sonra ne oldu ben de bilmiyorum. 26 yıllık MÜSAD’ın zorlandığı dönemler oldu ama çizgisinde bir süreklilik vardır. 86 noktada temsil ediliyoruz. Fildişi, Nijerya, Romanya’ya açtık. Maraş’ı açtık. Johannesburg, Sidney, Tokyo, İngiltere, Fransa’da üçüncü, Bakü, Astana, Almanya’da yeni dernekler açacağız. 65 ülkedoe 169 noktaya ulaşmış durumdayım. Ama asla bu işi sadece ben en iyi yaparım. Ben bir yerde varsam başkasına hayat hakkı tanımam. Bazı kurumların düştüğü hataların başında bu vardır. İnsanlar hızlı koşan ata oynamayı sever. MÜSİAD olarak biz ise her açılış yaptığımız yerde ticaret odası sanayi odası gezeriz. Ayrı güç merkezi olmak için gelmiyoruz. Güç katmak için geliyoru deriz.Bsunu demeyenler ortalıkta yok. Yarın bu hataya biz veya başkaları düşerse biz de kayboluruz.