Güncelleme Tarihi:
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Uluslararası İş Forumu (IBF) ve Avrupa İslami Finans ve Ekonomi Akademisi (EAIFE) ortaklığında, “Gerçekler ve Yükümlülükler Işığında İslami Mali Pazarlar” konulu konferans gerçekleştirildi.
Konferansın açılışında konuşan Kaan, modern anlamdaki uygulamaları 1960’lı yıllara kadar uzanan İslami finansın, küresel ekonomi içerisinde önemli boyutlara ulaştığını belirtti.
İslami finans sektörünün bugün, yaklaşık 3 trilyon dolar seviyesinde bir büyüklüğe sahip olduğunu ifade eden Kaan, şunları kaydetti:
“İslami bankalar ve enstrümanları, sukuk ve tekâfül gibi uygulamalarıyla İslami finans, Müslüman toplumlar için çok mühim bir konum teşkil ediyor. Sektöre ilişkin varlıkların yaklaşık yüzde 30’unu sukuk, tekâfül ve diğer faizsiz finans kuruluşları ve fonları oluştururken, kalan yüzde 70’lik alanı ise İslami bankalar kapsamaktadır. Türkiye’de de gün geçtikçe sektördeki payını artıran katılım bankaları, 2018 yılında bankacılık sektöründen aldığı payı yüzde 5,3’e çıkarmıştır. Bu dönemde katılım bankalarının net dönem karı, yüzde 34,1 artışla, 2 milyar 123 milyon TL’ye çıkmış, öz kaynak toplamı ise yüzde 23’lük artışla 17 milyar TL’ye yükselmiştir. 2020 yıl sonu itibarıyla, küresel büyüklüğünün 4 trilyona ulaşması beklenen İslami finans sektörünün, ilerleyen yıllarda çok daha üst seviyelere hızlı bir şekilde ulaşması beklenmektedir.”
Kaan, İslami finansmanın potansiyelinin artırılması için mevcut altyapısının geliştirilmesi gerektiğini aktararak, “Sektöre yönelik düzenleyici ve denetleyici kurumların varlığı, İslami finans kurumlarının büyümesinde önemli bir rol oynayacaktır. Sektörün bilinirliğinin artırılması ve mevcut pazarın geliştirilmesi ürünlerin çeşitlendirilmesi ve katma değeri yüksek yeni araçlar sunmasına bağlıdır.” diye konuştu.
Faizsiz finans sistemi araçlarının İslami finans prensiplerine uygunluğu açısından standartların belirlenmesinin de çok önemli olduğuna işaret eden Kaan, sistemin gelişiminin, faizsiz finans alanına yönelik eğitim, bilgi ve farkındalığın artırılmasıyla da bağlantılı olduğunu vurguladı.
Bugün dünyada faizsiz finans konusunda eğitim veren kurumların sayısının yaklaşık 700’e ulaşmasının, önemli bir gelişme olduğunu anlatan Kaan, bunun yanında bu listede 80 kuruluş ile İngiltere’nin ilk sırada yer almasının dikkati çektiğini söyledi.
“İSLAMİ FİNANS, İSLAM DÜNYASI DIŞINDA KALAN TOPLUMLAR İÇİN DE ÖNEMLİ BİR ALTERNATİF”
Kaan, İslami finans sektörünün, yalnızca Müslüman toplumlar için değil, aynı zamanda İslam dünyası dışında kalan toplumlar için de önemli bir alternatif niteliğinde olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü küresel finans sisteminin yaşadığı sarsıntı ve krizler, küresel sermayenin alternatif arama çabalarını hızlandırmaktadır. Kriz dönemlerinde riskli varlıklara sahip olan geleneksel bankalar likidite sıkıntıları ile karşı karşıya kalabiliyor. İslami bankalar bu tür riskli varlıklardan uzak durdukları için likidite sorunları yaşamıyor. Böylece kriz sonrasında İslami finans, sadece İslam dünyasındaki yatırımcılar için değil, diğer yatırımcılar için de bir alternatif haline dönüşmüştür. Günümüzde şirketler, artık sadece karı hedeflemekten çıkmış, toplumun sosyal, kültürel ve siyasal birçok sorunu ile ilgilenir hale gelmişlerdir. İslam tarihine baktığımızda, 'ahilik ve fütüvvet' gibi iktisadi teşekküllerin, benzer duyarlılıkla işlediğini görüyoruz. Bizler, göreve geldiğimiz günden bugüne, faizsiz bir finans sisteminin inşasının, elzem olduğunu ifade ediyoruz. Çünkü biz mevcut sistemi, bin bir zorlukla inşa ettiğimiz ticari ilişkilerimizi sürdürülebilir kılmanın önünde en büyük engel olarak görüyoruz.”
MÜSİAD olarak yalnızca finansman noktasında değil, işleyiş bakımından da bu topraklara özgü, değerleri aktarabilecekleri projeler ortaya koyduklarını vurgulayan Kaan, ortaklık kültürünün yaygınlaşmasını, bu projelerin en önemlilerinden biri olarak gördüklerini dile getirdi.
Kaan, ortaklığın, iş insanının tek başına bir yatırımı sırtlayabilmek için faiz yükünün altına girmesine alternatif oluşturduğuna dikkati çekerek, “Bu, ilerleyen süreçte ticarette atılacak adımlar açısından girişimcinin elini rahatlatan ve daha özgür bir alanda hareket etmesini sağlayan bir husus.” dedi.
“EKONOMİK GÜÇ, BİLGİYE SAHİP OLANIN ELİNDE TOPLANIYOR”
Kaan, bilginin elde edilmesi, işlenmesi ve dönüştürülmesi gibi süreçlerin, iktisadi sistemin asli unsuru olarak kabul edildiğini belirterek, “Bu durum, makro planda ülkeler, mikro planda ise şirketler için çok önemli bir strateji hâline gelmiştir. Günümüzde, ancak edindiği bilgileri değerlendirmeyi başaran ülkeler ya da şirketler kazanımlarını artırabiliyor. Böylelikle, diğerlerine liderlik edecek konuma yükseliyorlar. Diğer bir deyişle ekonomik güç, bilgiye sahip olanın elinde toplanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Ticari, teknolojik ya da finansal anlamda bilginin elde edilmesi ve yatırım, Ar-Ge, üretim, rekabet gibi konularda avantaj sağlanmasının üzerine ciddiyetle eğilmek gerektiğini vurgulayan Kaan, “Ticaret savaşlarının etkisini her geçen gün daha fazla hissettiğimiz günümüzde, ekonomik ve ticari anlamda bilgi akışı, her zamankinden daha önemli. Dünyanın önemli güç merkezleri arasında ticaret ve teknoloji savaşları sürerken, bizlerin de yapmamız gerekenleri iyi analiz edip bir an evvel harekete geçmemiz gerekiyor. MÜSİAD olarak bugün yurt dışında 225, toplam 312 irtibat noktamızla hizmet veriyoruz.” şeklinde konuştu.
Kaan, dünyanın farklı bölgelerinden finansal piyasalar, bankalar, finansal kurumlar, şirketler, üniversiteler ve uzmanlarla ilişkiler kurma fırsatı sunduğunu söyledi.
Konferans yarın da devam edecek.