Güncelleme Tarihi:
MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak’a göre Türkiye’nin yeni bir sıçrama yapabilmesinin yolu hukuk ve eğitim reformundan geçiyor. Hukuk sisteminde yaşananları “katliam” sözleriyle yorumlayan Olpak, “Başıma bir şey geldiği zaman rahatlıkla mahkemeye güvenmeliyim. O kimin adamı, bu kimin adamı düşünmeden gidebildiğim sürece ben bu ülkede özgürce yaşayabilirim. Bağımsız ve güvenilir bir yargı çok ihtiyacımız olan yabancı sermayenin de önceliği. Yatırımcıların da kaygılarının giderilmesi lazım” diyor. Son açıkladıkları tarım raporunu görüşmek için buluştuğumuz Olpak’ın görüşleri şöyle:
‘MÜSİAD 2014 Türkiye Ekonomisi Raporu’nu açıkladınız. Cari açığa karşı da “Tarımın KOBİ’leşmesi” fikrini ortaya atıyorsunuz. Nedir saptamalarınız?
Türkiye’nin 2023’e kadar 2.5 kat büyüme hedefi var. Bugün enflasyon, işsizlik, gibi sorunlarımız var ama en önemli kırılma noktamız cari açık. Türkiye’nin kronik hale gelen bir enerji ithalatı var. Cari açık kadar enerji ithalatı gibi bir kavram yerleşti ve buna siyam ikizi gibi yapışmış durumdayız. Bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz.
Neden yanlış?
Türkiye’nin enerji ithalatından kurtulması mümkün görünmüyor. Bu durumda ne yapacağız, kapatıp yatacak mıyız her şeyi? Hayır! Ben bir mühendisim. Mühendisler eldeki imkânlara bakar. Cari açığa karşı en hızlı ve pozitif katkı sağlayan kurum neresidir? KOBİ’ler. Toplam ihracat içindeki paylarını yüzde 6.2’den 6.7’ye getirmiş, ithalatın ise yüzde 40’ından azını gerçekleştiriyorlar. Bu değeri daha fazla desteklemeliyiz. Cari fazla vermek için de daha fazla döviz getirmek gerek. Bunun için de minimum dış girdisi olan sektörlere bakmalıyız. Ve biz de tarımı gördük.
Tarım Türkiye’de uzun yıllar ihmal edildi. Potansiyeli olan bir sektör mü?
Geleceğin sektörleri enerji, tarım ve sağlık. Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a gıda, tarım ve hayvancılık yapılıyor bu ülkede. Minimum dış girdiye sahip ama Türkiye’nin bu alanda yaptığı toplam üretim 60 milyar dolar seviyesinde. Oysa istihdamının yüzde 25’i de tarımda. Türkiye net tarım ithalatçısı bir ülke. Katar ya da Kuveyt’in petrol ithalatçısı olması gibi abes bir şey bu. Geçmişte hatalar yapıldı, tarımdan çıkma kararı alındı. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımın payı yüzde 44’lerdeydi yüzde 12’lere geldi. İşte biz bu raporda iki unsuru bir araya getirerek KOBİ’leşmiş tarımsal işletme tanımı getirdik. Türkiye’de tarımsal üretimi 150 milyar dolara çıkarsam, cari açık falan konuşmam.
Sanayi kan kaybederse ekonomi tıkanır
SON yıllarda gayrimenkule, ranta dayalı büyüdü ve bu sektörde bir tıkanma var. Sanayi geriledi. Bu model yanlış mıydı?
Lüks konutta tıkanma var. Herkes getirisi fazla olduğu için bu alana yöneliyor. Canlı olması doğru ama başka konuyu eleştirmemiz gerek. Sanayi üretimi yüzde 15’e geriledi. Sanayi kan kaybederse ekonomi tıkanır.
Önemli bir sorun da orta gelir tuzağı.
Türkiye’nin kişi başı geliri 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı. Çok güzel, mutluyuz ama artık tıkandık. Orta gelir tuzağının çözümü eğitim ve yargı reformundan geçer.
Ucu bize dokununca hukuku konuşuyoruz
Hukukta da sorunlar çözülemediği gibi aksine içinden çıkılamaz hal aldı. Nasıl yorumluyorsunuz?
Hukuk her zaman, her yerde, hepimize lazım. Hukuk devletinin şartlarını yeterince oluşturmanız cari açık için de önemli. Biz dış yatırım istiyoruz değil mi? Yabancı bana soruyor, başıma bir şey gelirse hangi hukuki garantilerle karşı karşıyayım? Biz maalesef hukuku ucu bize dokunduğu zaman bağırıyoruz, yoksa gözümüzü kapatıyoruz. Bu yanlışımızdan kurtulmamız lazım.
Ergenekon, Balyoz’dan sonra şimdi de paralel devlet suçlamalarıyla yeni bir süreç var.İki süreçte de yargıya ve demokrasiye güven kalmadı. Ne yapmalı?
Demokrasimizde sorunlar var. Kaliteli bir demokrasi istiyorsak, seçim sisteminden, partiler kanunundan başlayarak gitmek lazım. Bugün sadece liderlerimizin belirlediği yapı içerisinde siyaset yapıyorsak bunun yansımalarını da böyle oluyor. Yanlışa dur demenin yöntemi belli. Uygar toplumlarda anlaşmazlık olduğunda kim çözer bunu, bağımsız yargı çözer.
İdeolojik sarmal oraya da girmiş
Bağımsız yargı var mı bugün?
Tuz kokmamalı! Bağımsız yargıya güveni geliştirmeliyiz. Bugün gelinen noktada maalesef o ideolojik sarmal oraya da ulaşmış durumda. O kesimin, ya da bu kesimin kendi yargısını oluşturduğu süreç ne size, ne bana yarar. Kısa süreli bakmamak lazım.
Bu sürecin ekonomiye de olumsuz etkisi oluyor mu?
Olmaz mı? Ben başıma bir şey geldiği zaman rahatlıkla mahkemeye güvenmeliyim. O kimin adamı, bu kimin adamı düşünmeden gidebildiğim sürece ben bu ülkede özgürce yaşayabilirim. Türkiye’nin adil ve hızlı işleyen hukuk sistemine ihtiyacı var. Sizi 5 yıl tutuklu tuttuktan sonra pardon diyerek yeni bir mahkeme ile salıveriyorsa bunun ismi hukuk değildir, katliamdır.
Üyelikte tek kriter ticari itibarı olmak
MÜSİAD 90’larda TÜSİAD’a alternatif olarak kurulmuştu. Üye sayısı bin civarındaydı. Bugün kaç üyeniz var ve üyelik için çok talep geliyor mu?
Şu anda üye sayımız 7500. Artmasında talepten çok, yeni sistemimiz etkili. Şubeleşmeye başladık. Uygun gördüğümüz kentte şube açıyoruz. Artış konjonktürel değil, olmasını da istemeyiz. Tek kriterimiz var üye olacak işadamı ya da kadının ticari itibarı.