Güncelleme Tarihi:
Merkez Bankası’nın faiz artırımının ardından kısmen sakinleşen piyasalar iç siyasette seçimlerin yaklaşmasıyla gerilen ortam ve dışarıda Ukrayna merkezli gelişmelerin ardından yeniden dalgalanmaya başladı. Yüksek enflasyonun halen risk faktörü olarak devam etmesi ve 2014’te beklenen düşük büyüme de Türkiye’ye özgü makro sebepler olarak piyasaların önündeki atmosferi belirsizleştiriyor.
Geçtiğimiz sene 90 bin puanı geçerek tarihi rekoru kıran BİST 100’ün siyasi atmosferin 17 Aralık’tan itibaren belirsizlik ortamına girmesiyle 62 bin seviyelerine kadar gerilemesi de piyasalarda bir başka belirsizlik unsuru olarak dikkat çekiyor. Bosphorus Capital Genel Müdürü Murat Salar bu seviyelerin endeks için ucuz olduğu görüşünde. Sadece rakamlar incelendiğinde BİST 100’de piyasa değeri-defter değeri oranının çok küçük olduğuna dikkat çeken Murat Salar “Bugün Türk bankaları 0.7 ‘piyasa değeri-defter değeri’ oranıyla işlem görüyorsa bu tartışmasız ucuzdur. Bu oranlar 2008 yılındaki fiyatlar“ diye konuştu.
“BİST 100 DAHA DA UCUZLAYABİLİR”
Yine de yabancıların bu ucuz fiyatlara rağmen alım iştahında olmadığına dikkat çeken Murat Salar “Dünyadaki uluslararası yatırımcılar da aynı rakamlara bakıyor. Ancak kurun geldiği seviyeye rağmen alım gerçekleşmiyorsa ki bankacılık endeksi dolar bazında yüzde 70 düştü, problem siyasi belirsizliktir. Daha da garibi siyasi belirsizliğin ne olduğunun da belirsiz olması. Seçim sonrasında da nasıl bir tablo ile karşı karşıya kalacağımız belli değil. Görebildiğimiz tablo içinde fiyatlar risklerin tamamını içeriyor gibi gözükmüyor bize. Biraz daha orta ve uzun vadeli düşünmeye, berraklaşmaya ihtiyacımız var” dedi.
Salar kısa vadede BİST 100’ün daha da ucuz olabileceğini düşündüklerini belirterek “Biz profesyonelce bu işi yaptığımız için biz en ucuza yakın yerleri bulmalıyız. Biz BİST’in daha ucuz olabileceğini düşünüyoruz. O yüzden şu anda alım konusunda motive değiliz. Türkiye’de fiyatlamalar bu seviyede kalmayacak. Birkaç yıllık perspektifte bakıyorsanız bu çok önemli bir fırsat” dedi.
“FAİZLERİN DÜŞMESİ ZOR”
Yükselen faizlerin hisse senedi yatırımını teşvik etmediğini beliren Salar faiz tarafında aşağı yönlü trendi ise zor olarak görüyor. Uluslararası tarafta algı daha da kötüleşir ve gelişen ülkelere ataklar gerçekleşirse Merkez Bankası’nın faiz koridorunda yukarı yönlü müdahale yapabileceğini belirten Salar” Merkez Bankası’nın kurla ilgili endişesi olduğunda yani bu iş ödemeler dengesi krizine dönüşme ihtimali belirdiğinde radikal müdahale yapıyor. Enflasyonda olumsuz tablo katılaşırsa faizleri aşağıya indirmez. TL bankalararası borçlanma faizi koridorun üst sınırından geçiyor. Gelişmekte olan ülke kurlarına atak olasılığı, siyasi risk ve yüksek enflasyon tehlikesiyle faizlerin aşağı geleceğini tahmin etmiyorum” diye konuştu.
Siyasi riskle birlikte yüksek enflasyonun Türkiye için önemli bir belirsizlik faktörü olduğunu belirten Murat Salar “Büyüme ve enflasyonla ilgili endişem var. Şubat 2013’ten Mayıs 2013’e kadar toplam enflasyon yüzde 1.5 civarında. 2013’ün 4 ayı çıkıp 2014’ün 4 ayı yıllık enflasyona girdiğinde yıllık enflasyonun çift hanelere çıkma olasılığı var. Büyümenin ilk iki çeyreğin ciddi zorlanacağını düşünüyorum. Kamu harcamazsa özel sektör tarafında yatırımdan imtina etme eğilimi görüyorum. Aralık ayı cari açığı çok yüksek geldi. Milli hasılanın yüzde 8’i civarında seyrediyor. ABD’nin de likiditeyi azalttığı ortamda bizim her gün belli bir döviz yaratmak zorunda olduğumuz ortamda cari açığın daha aşağıya indirmemiz gerekir” dedi. Salar Türkiye’nin 4 kaynaktan döviz yaratabileceğini belirterek “Birincisi yabancılardan portföy yatırımı olarak gelebilir. Şu anda bunu görmüyoruz. 3.9 milyar dolarlık para büyük ihtimal SWAP olarak gelmiş kısa vadelidir. İkincisi doğrudan yatırım ile olabilir bu da büyük ölçüde gözükmüyor.. Üçüncüsü şirketler daha önce dışarıdan kredi kullanıp içeride bozdurup yatırıma kullanılıyordu, o görüntü de bozuldu. Geriye kalıyor yerli bireylerin DTH’larını bozdurmaları… Yerli bireylerin DTH’tan TL’ye geçebilmeleri için de sizin ikna edici bir pozitif senaryo ortaya koyabilmeniz gerekiyor.”
“SEKTÖRDEKİ REKABETİN ARTMASI GEREKİYOR”
Bosphorus Capital ile yaklaşık 500 milyon TL varlığı yöneten Murat Salar özel portföy yönetimi şirketleri pazarında da rekabetin daha da artması gerektiğini belirtti. Portföy yönetim sektöründe emeklilik fonlarıyla birlikte 60 milyar TL büyüklük olduğunu kaydeden Salar “bu miktarın yüzde 70’i dört büyük bankada toplanıyor. Sektörde rekabet getiri, performans üzerinden değil dağıtım ağı sayısı üzerinden yürüyor. Biz bu yapının kalıcı olmadığını düşünüyoruz. Dünyada gelişmiş sermaye piyasalarında çok şubeli ticari bankalar portföy yönetimi konusunda ön planda değil. Sadece bu işe odaklanmış Pimco, Templeton gibi fonlar büyük varlıklar yönetiyor. Türkiye’de de zaman içinde bu modele evirilecek” dedi.
Sektörde oluşan büyüklüklerin Türkiye GSYİH’ye göre çok düşük oranda olduğunu vurgulayan Salar “Yönetilen miktarın GSYİH’ya oranı yüzde 3,5. Gelişmiş ülkelere göre bu çok düşük bir oran. Pazarın bu yönde de büyümesini bekliyoruz. Pazarın büyümesi Türkiye’nin cari açık gibi makro problemlerinin azalmasına faydalı olacaktır. Sektörün büyümesiyle tasarruf oranları yüzde 12’lerden yüksek seviyelere çıkacak” diye konuştu.