Güncelleme Tarihi:
1 milyar dolar ciroya ulaşan Sütaş önce 5 yılda 2 milyar doları yakalayacak, ardından da dünyanın ilk 25 süt üreticisinden biri olacak. Yılmaz, “Bu vizyon bizi gelişmiş pazarlara hatta neden olmasın Amerika’ya bile taşıyabilir. Ufka bakınca Amerika’yı bile görüyoruz” dedi.
MUHARREM Yılmaz. Babasından aldığı Sütaş bayrağını daha ileriye taşıyıp son 10 yılda büyük atılımlar gerçekleştirdi. 2013 yılında Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği’ne (TÜSİAD) başkan oldu, Sütaş’taki görevlerini profesyonellere devretti. 2014 yılında TÜSİAD başkanlığından ani bir şekilde istifa edince yine Sütaş’ın başına döndü. Peki aradan geçen bir yılda, Muharrem Yılmaz neler yaşadı, şirkette neler yaptı, bundan sonraki hedefleri ne?
Tüm bunları konuşmak için hafta sonu yazarımız Erdal Sağlam ile birlikte Sütaş Grubu Başkanı Muharrem Yılmaz’ın davetlisi olarak Aksaray’daydık. Muharrem Yılmaz, “Başkanlar Konseyi üyesi olarak TÜSİAD’a karşı sorumluluğumu yerine getirmeye devam ediyorum. Çok tecrübem oldu. Başkanlık görevi vizyonuma katkıda bulundu. Şimdi daha fazla zamanımı Sütaş’a ayırabiliyorum. Bu yıl Şütaş’ın 40’ıncı yılı olduğu için çok anlamlı. Yapacak çok işimiz var” dedi.
TİRE VE BİNGÖL’E YATIRIM
Sütaş Karacabey’den sonra Aksaray’da da süt fabrikası, yem fabrikası, eğitim tesisi, enerji birimi ve çiftliklerden oluşan dev bir kompleks oluşturdu. 2006 yılında 2.7 milyon liralık bina yatırımı ile başlayan faaliyetler yıllar içinde yoğunlaşmış ve bölge ekonomisine ciddi katkı sağlamış. ‘Ekonomik Etki Analizi’ne göre Sütaş Grubu 2011 yılı itibariyle Aksaray ve çevre illerine 2.1 milyar liralık katkıda bulunmuş. Muharrem Yılmaz’ın hedefinde şimdi de Tire ve Bingöl’e benzer bir kompleks inşa etmek var. Her iki yatırımın da, Tire ve Bingöl ile çevre ekonomilerine büyük katkı sağlaması bekleniyor. Tire yatırımı başlamış durumda. Bingöl’deki yatırımın ise proje çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Yılmaz, “Bu konuda yerel ve merkezi yönetim destek veriyor. Bir an önce bürokratik işlemlerin tamamlanıp yatırımın başlamasını umuyoruz” dedi.
HEDEF 2 MİLYAR DOLAR
Ancak MUHARREM Yılmaz’ın hedefinde sadece yurtiçindeki yatırımlar yok. Sütaş’ın halihazırda Makedonya’da üretimi var. Buradan Kosova, Arnavutluk ve Bosna-Hersek pazarlarına açılmış durumda. Grup Romanya fabrikasını da devreye almak üzere. Yılmaz, “1 milyar dolar ciroya ulaştık. Hedefimiz önce 5 yılda 2 milyar dolara ulaşmak. Sonrasındaki 5 yılda yani 2025 yılında ise dünyanın 25 büyük süt üreticisi olmak arzusundayız. Bunun için hem ülke içindeki kökleri güçlendirmek hem de dünya ile entegre olmamız gerekiyor. Bu vizyon bizi gelişmiş pazarlara, hatta neden olmasın, Amerika’ya bile taşıyabilir. Ufka bakınca Amerika’yı bile görüyoruz” dedi.
İNEKLERİN AYAKLARINA PEDİKÜR
SÜTÜ en iyi şekilde temizleyen, paketleyen tesis olmak için yola çıktıklarını belirten Muharrem Yılmaz, “Çok süt üretmemiz tüketiciye ulaştırmamız lazım. Fabrika yatırımlarımız dışında ineklerimize de iyi bakmalıyız. Örneğin ineklerin ayakları taşıdıkları yük nedeniyle çok problemlidir. Tırnak bakımı için ABD’den uzman ve alet getirdik. Ekiplerimiz eğitim aldı, şimdi onlar bu bakımı yapıyor. Günde 2 kez üreticiyle bir araya geliyoruz. Günde 2 kez bize ürettiği sütü teslim ediyor sürekli iletişim halindeyiz. 10 sofranın 8’inde artık Sütaş var” dedi.
Sendika konusuna muhatap olmayız
MUHARREM Yılmaz’ın TÜSİAD başkanlığından istifası, Sütaş Fabrikası’ndan sendikalı oldukları gerekçesiyle işten atıldıkları öne sürülen işçilerle ilgili haberlerin ardından gelmişti. Şütaş, işçilerin kurduğu eylem çadırının önüne şirket yönetimi talimatı ile gübre atıldığına ilişkin iddiaları da yalanlamıştı. Yılmaz’a sonrasında sendika sürecinde neler yaşandığını sorduk. Yılmaz, “Çalışanlarımız bu konuyu kendileri değerlendirir. Bizim yönetim olarak bu sürece muhatap ve müdahil olmamız doğru değil” diye konuştu.
Yoğurda deli miyiz katkı koyalım?
SÜTAŞ gibi markaların daha uzun süre dayansın diye yoğurtlarına katkı maddesi koyulduğuna ilişkin yaygın bir kanı var. Hatta bu nedenle çeşitli elektronik aletlerle veya geleneksel usullerle evde yoğurt yapma çabası da arttı. Yine yaygın inanışa göre evdeki yoğurdun çabuk bozulması doğal olduğunu gösteriyor. Ancak Muharrem Yılmaz tüm bunlara şiddetle karşı çıkıyor. Yılmaz, “Yoğurda niye katkı koyalım. Madem koyacaktık deli miyiz bu kadar yatırım yaptık. Evde yoğurt neden hijyenik olmaz anlatayım. Sütün içinde bakteriler ürer. Sütaş’ta yoğurt yaparken süt önce uygun dereceye yükseltilir içindeki kötü bakteriler yok edilir. Ardından mayalama adı verilen işlemle sütü yoğurda çeviren iki bakteri bu temiz süte dahil edilir. Eğer siz bu mayalanmış sütün hava ile temasını kesip yeniden zararlı bakterilerin girmesini engellerseniz ve uygun ısıda korursanız, yoğurdunuz uzun dayanır. Biz 3 saat boyunca 42 derecede bekletiyoruz. Evde yoğurt yaparken bu koşulları sağlayamadığınız için sizin yoğurdunuza daha çabuk süreçte bakteri girer ve çabuk bozulur. Bizim yoğurdun dayanıklılığı katkıdan değil yüksek hijyenden” diyor.