Güncelleme Tarihi:
OKSÜRÜĞÜM için özel bir hastaneye gittim. Muayene oldum. Akciğer filmim çekildi. Tedavim belirlendi. Ücret ödeme bankosuna gittiğimde görevli, “Bir doktor alana bir doktor bedava” dedi. Anlamadığımı söyledim. “İstiyorsanız bir başka doktora daha muayene olabilirsiniz” deyince reddetmedim ve kadın doğum uzmanına muayene olmaya karar verdim. 2010 yılında meme kanseri olmuştum. Bunu da aktardım doktora. Bana yanlış yapıldığını, rahmimin alınması gerekirken bırakıldığını söyledi. Ultrasona bakıp kist gördüğünü söyledi. Çok önemli bir şey olduğunu acilen aşağıya inip daha detaylı bir ultrasona girmem gerektiğini belirtti. Şüphelendim ve yeni bir çekim yaptırmadan çıktım. Moralim çok bozuldu. Ertesi gün konusunda uzman bir profesör olan kendi doktoruma gittim.
‘YENİ MEZUN DR. BİLİR’
O da ultrason ile muayene yaptı ve güldü. “Bunu yeni mezun doktor bile bilir. Çatlamamış bir yumurtan var. Çok yakın bir zamanda kendiliğinden çatlayacak” dedi. Öyle de oldu. Bir ay sonra kontrole gittiğimde gerçekten yok olmuştu. Amaç beni ultrasona ve kanser markelarına yönlendirip bedava denilen muayenenin sonrasında gereksiz ücret ödememi sağlamaktı.”
Hacer Ö. bu konuda bana ulaşan tek okurum değildi.
Ardıç A.’nın elektronik postasını da aynen aktarıyorum: “Bir özel hastanenin Kadıköy şubesinde Kasım ayının ortasında check-up yaptırdım. Tüm tetkiklerin ve muayenelerin bitmesi için 3 gün hastaneye gittim. Mart ayının ilk günü beni arayıp bu kez MR paketi satmaya çalıştılar. Yeni check-up yaptırdığımı belirttim. “Daha detaylı tarayalım, çok iyi olur” dediler. Kanser vs için daha detaylı bakabilirlermiş. Telefon etme sebepleri bende gördükleri bir şeyden değil… “Check up’ı bana detaylı diye sattınız, o mu eksik bu mu fazla” diye sordum. Cevap veremedi, teşekkür ederiz diyerek kapattı görevli… “
Sağlık konusunda yazıp çizmek için konunun uzmanı olmak gerekiyor. Bu alanda bir uzmanlığım yok. İşin ekonomik boyutunu ele almaya çalıştığım bu yazının her satırını dikkatle kaleme almaya çalıştığımı belirtmeliyim. Yukarıdaki iki okur mektubu, çevremden dinlediklerim ve gözlemlerimi bir tarafa bırakıyorum. Yapılan tüm istatistikler gösteriyor ki Türkiye’de MR, ultrason ve diğer görüntüleme yöntemlerine, tıbbı testlere yoğun bir ilgi var. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) son verilerine göre, Türkiye, manyetik rezonans görüntüleme (MR) uygulamasında dünya genelinde birinci, bilgisayarlı tomografide (BT) sekizinci sırada bulunuyor. Uzmanlar gerekmedikçe radyolojik yöntemlerin kullanılmasının yanlış olduğu konusunda hemfikir. Bakın bu konuda Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Tamer Kaya A.A.’ya verdiği demeçte ne diyor:
“Radyolojik tetkiklerin sağlığa olumsuz etkisi, yararlarıyla kıyaslandığında önemsiz düzeyde. X ışınları ve cep telefonlarında kullanılan enerjiler aynı gruba girer. Her ne kadar aynı enerji seviyesine ve aynı fiziksel özelliklere sahip olmasa da ikisi de aynı grupta yer alır ve zararı olmadığını söylemek mümkün değil. Gerekmedikçe kesinlikle radyolojik yöntemlerin kullanılması yanlıştır ancak gereklilik halinde şüphesiz uygulanmalıdır. Röntgen, BT, anjiografi ve mamografide de X ışını kullanılır, en yüksek doz ise BT’dedir. Gereksiz yere tomografi yaptırılması da uygun değildir.”
‘DOKTORA KOTA MI VAR’
Teşhislerde tartışmasız faydası olan bu görüntüleme işlemlerinin doktorun talebi, hastanın da kabulü ile yapmak gerekiyor. Konusunun uzmanı birçok doktor gerekmediği sürece görüntüleme yöntemlerine yönlendirmeden teşhis koyuyor. Ancak bazı hastanelerin doktorlarına bizzat görüntülemeye yönlendirme kotası koyduğuna ilişkin yaygın bir inanış var. Okurum Hacer Hanım da dahil bu inanışta olanlar, “Hasta önce ucuz veya bedava muayene ediliyor, ardından görüntüleme cihazlarına yönlendiriliyor. Bu yönlendirmelerin çoğu gereksiz sadece vatandaşın parasını almak için yapılıyor” görüşünde. Hastanelerin check-up promosyonları ile hasta çekmeye çalıştığı da biliniyor. Ancak bu check-upların içeriği, kapsamı da tartışma konusu. Ben bu tartışmayı da bir tarafa bırakıp Ardıç Bey’e yapılan, “MR kampanyamız var” çağrısına dönmek istiyorum. Uzmanlar MR veya ultrasona gidinceye kadar, teşhis basamaklarının bir bir aşılması gerektiğine dikkat çekiyor. Hastaya daha yeni check-up’ını yapmış ve hiçbir şeyi olmadığını söyleyen bir hastanenin hemen ardından bir de MR kampanyasına davet etmesinin “tıbbı” değil “ticari” bir hamle olduğu görülüyor. Zaten bu yazının ana konusu da bu tür ticari faaliyetler. Sağlık önem verilmesi, ciddiye alınması gereken bir alan. Bu alanın içine “kotalar, ciro hedefleri, promosyonlar” girdiğinde lüzumsuz yapılacak her türlü teşhis veya tedavi yöntemi hem maddi hem de manevi hasara neden oluyor.
Siz siz olun, önce MR, röntgen, ultarason gibi görüntüleme yöntemlerinin gerekli olup olmadığını lütfen sorgulayın. Eğer teşhis için bu yöntemlere ihtiyaç varsa doktorunuzdan ne kalitede, detayda bir çekim istediğini mutlaka sorun. Son olarak istediğiniz detayda MR, röntgen ve ultarason için mutlaka birden fazla kuruluştan fiyat alın. Karşılaştırma yapmadan size sunulan her fiyatı kabul etmeyin.
Sağlıklı haftalar dilerim…
AYNI HİZMETİ İSTEDİK BU FİYATLARI ALDIK
SGK İLE NEDEN UCUZ
SOSYAL Güvenlik Kurumu’nun (SGK) hastanelere yaptığı ödemelerde hastanenin ikinci ve üçüncü basamak olmasına göre görüntüleme hizmetlerinin fiyatı değişiyor. Anlaşmalı hastanelere ödenecek bedeli SGK kendisi belirliyor. Ayakta tedavilerde SGK, hastanelere ödeme yaparken farklı paket ücret uyguluyor. İkinci ve üçüncü basamak için farklı olarak düzenlenen paket ücretler, örneğin iç hastalıkları muayenesinde ikinci basamak bir sağlık kurumu için 28 TL düzeyinde. Bu ücretin içinde laboratuvar ve görüntüleme hizmetleri de yer alıyor. Ayakta tedavilerin yüzde 90-95’i de bu kapsamda. Dolayısıyla, SGK hastanelere görüntüleme hizmetlerinin büyük bölümü için ek ücret ödemiyor. Potansiyel SGK’lı hasta sayısının çok olması düşük bedele rağmen özel hastanelerin kurumla anlaşmasını sağlıyor. Özel sigorta şirketlerinin pazarlık şansı düşük, tüm bedeli kendisi karşılamak zorunda olan sigortasız hastalarınsa pazarlık gücü neredeyse hiç yok.
3 AYRI FİYAT
Ayrıca özel hastaneler tek bir MR veya ultrason uygulamasına üç ayrı fiyat veriyor. SGK’lı hastaya, özel sağlık sigortası sahibi hastaya veya bunlara sahip olmayan sigortasız hastaya aynı işlem için verilen fiyatlarda uçurum farkı var. Tek tek aradığım özel hastaneler arasında da görüntüleme yöntemlerine istenen bedellerde olağanüstü farklar görülüyor.
Görüntüleme cihazının kalitesi, MR ya da ultrasonların detayı fiyatta tabii ki önemli etken. Ancak benzer kalitede bir hizmet için çok farklı fiyat istendiği de bir gerçek.