Güncelleme Tarihi:
CUMHURİYET tarihinin en ağır krizinin hemen ardından 2002 yılında iktidara gelen AK Parti’nin, 3’üncü kez oyunu yükselterek iktidara yürümesinde ekonomideki gelişmelerin büyük bir rol oynadığı görülüyor. 2002’de yaşanan kriz nedeniyle koalisyon partilerini cezalandırarak AK Parti’ye ‘çıraklık’ şansı veren, 2007 seçimlerinde istikrarı korumak için ‘kalfalık’ yaptıran seçmenin, 2011 seçimlerinde ise elde ettiği kazanımları kaybetmek istemediği görüldü. Seçmen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘Ustalık dönemim olacak’ dediği bu yeni dönem için AK Parti’yi bir kez daha tercih ederken, makro ekonomik gelişmeler kadar doğrudan kendisi ilgilendiren çalışmaları da önemsediği mesajını verdi.
Makro gelişmeler önemli
AK Parti’nin 8.5 yıllık iktidarı süresince, gayri safi milli hasılanın 1 trilyon lirayı aşması, Türkiye’nin dünyanın 3’üncü, Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkesi olması, kamu net borç stoğunun GSYH’ya oranının yüzde 30’un altına inmesi, IMF’ye olan borcun 5.1 milyar liraya gerilemesi, ihracatın 114 milyar dolara yükselmesi, enflasyonun yüzde 6.4’e düşmesi gibi makro ekonomik iyileşmeler yaşanması bu hükümetin artıları arasında yer alıyor.
Mikro iyileştirmeler etkili
Makro ekonomik göstergelerin yanı sıra faizlerin düşmesi, emekli maaşlarının yükselmesi, sağlık bütçesinin artırılarak, yeni hastaneler yapılması, sosyal yardımların artırılması gibi vatandaşın günlük yaşantısına doğrudan yansıyan gelişmeler de oy artırıcı çalışmalar olarak öne çıkıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da seçim kampanyasında ekonomideki gelişmelere geniş yermesinin yanı sıra diğer partilerin de ekonomik içerikli vaatlerde bulunması bu konunun seçmen nezdinde ne kadar önemsendiğini gösteriyor.
210 milyar TL’lik hizmet
AK Parti’nin sandıktan 3’üncü kez güçlü bir şekilde çıkması, halkın aldığı hizmeti takdir ettiği yorumlarına neden olurken, rakamlar da halkın neden böyle düşündüğünü gösteriyor. Sosyal yardım ve sağlık alanındaki iyileştirmeler yoksul seçmeni etkileyen en önemli konular olarak öne çıkıyor. Eğitim, sağlık, sosyal koruma, emekli aylıkları, sosyal yardım ve primsiz ödemelerle doğrudan gelir desteği ödemelerinin toplamı 2002’deki 47.5 milyar lira seviyesinden 2011’de 210 milyar liraya yükseldi.
Her şeyin başı sağlık
AK Parti’nin bu konuda öne çıkan uygulamaları arasında, sağlık çok önemli bir yer tutuyor. 2002’de 3.9 milyar lira olan Sağlık Bakanlığı bütçesi 2011’de 14 milyar liraya çıktı. Böylece yatak sayısı 30 binin üzerine çıkarken, teknik donanım eksikliği de giderildi. 2003-2011 arasında 509’u hastane ve ek bina olmak üzerene 1893 yeni sağlık tesisi yapıldı. Hekim hizmet odası sayısının 6 binlerden 21 binlere çıkarılması, muayene edilen hasta sayısını artırırken kuyrukları da azalttı. Aile hekimliği uygulaması ile vatandaş 20 bin 500 hekim ile tanıştırıldı.
Sosyal yardımlar arttı
2002’de 1 milyon civarında kişi devletten yaşlılık ve özürlü aylığı alırken 2010’da bu sayı 1 milyon 363 bin oldu. 2002’de 13 milyon kişi olan Yeşil Kartlı sayısı 9.4 milyona indi. Ancak bu süreçte Yeşil Kartlılar için yapılan sağlık harcaması 4.9 milyar lirayı aştı.
Borcunu ödeyen ülke
Ekonomisi büyürken kamu borcunun gayri safi milli hasılaya oranın yüzde 60’lardan yüzde 30’ların altına çekebildi. Türkiye’nin kamu borcu/GSMH oranı yüzde 28.7’ye inerken, bu oranın pek çok Avrupa ülkesinde yüzde 80’lere, 100’lere çıkması da dikkat çekici oldu. AB’nin ekonomik ve parasal koşullarını düzenleyen Maastricht Kriterleri’nde bu oranın en fazla yüzde 60 olarak belirlenmesi, bu konuda Türkiye’nin kendisiyle övünmesini de haklı çıkarıyor.
Bölünmüş yollar seçmeni birleştirdi
BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın en çok övündüğü konular arasında yer alan duble yollar, AK Parti iktidarının en çok öne çıktığı işlerden biri oldu. Cumhuriyetin ilanından 2002’ye kadar toplam 6 bin kilometrelik bölünmüş yol yapılırken, AK Parti iktidarının 8.5 yıllık dönemi boyunca 13 bin 500 kilometrelik bölünmüş yol yapıldı. Bölünmüş yollarla birbirine bağlı il sayısı 2002’de 6 iken, 2011’de 74 ile ulaşması seçmeni etkiledi. AK Parti, ‘kalfalık’ döneminde 79 bin 666 asfalt yol, 1959 kilometre beton yol yaparken, 6 bin 980 kilometrelik yolu da onardı. Karadeniz Otoyolu, Bolu Tüneli tamamlandı. Marmaray, Tüp Geçit gibi projelere başlandı.
‘Çılgın projeler’ için de şans verildi
BİZZAT Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan ‘çılgın porjeler seçmeni pozitif etkiledi. Seçmen bu projeleri AK Parti’nin geleceğe ilişkin vizyonunun bir işareti olarak kabul etti ve Erdoğan’ın deyimiyle ‘ustalık’ döneminde bunları yapması için AK Parti’ye bir şans verdi.
AK Parti’nin öne çıkan başarıları
En hızlı büyüyen ekonomi Türkiye, ekonomisi yüzde 8.9’luk büyüme oranıyla Çin ve Singapur’dan sonra dünyada en hızlı büyüyen 3’üncü ülke. AB ve OECD ülkeleri sıralandığında ise Türkiye bu oranla, ilk sırada. Ekonomi yönetiminin de sıkça övünmesine neden olan bu durumun, 2012’de de devam etmesi bekleniyor.
1 trilyon liralık ekonomi
Başbakan Erdoğan’ın da sık sık vurguladığı gibi Türkiye, dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi. 2002’de 350 milyar lira olan gayrisafi milli hasıla 2011’de yüzde 215 artarak 1.1 trilyon liraya ulaştı. Bu rakamı 1 trilyon dolara ulaşması Başbakan’ın yeni hedefleri arasında yer alıyor.
Kişi başı 10 bin dolar
Kişi başına milli gelir üzerinde en çok espri yapılan konulardan biri olsa da, rakamlar AK Parti iktidarının bu konudaki tezlerini güçlendiriyor. Krizle birlikte 2002 yılında 3 bin 492 dolara gerileyen bu rakam 10 bin 79 dolara çıktı.
Borçlanma faizi yüzde 1.5
Faiz denilince vatandaş daha çok kendi ödediği faizi algılasa da, tüm oranları etkileyen devletin borçlanma faizindeki gerileme ekonominin en önemli gelişmelerinden biri. 2002 yılında yüzde 62’nin üzerinde olan TL cinsinden gecelik borçlanma faiz oranı borçlanma faiz oranı 2011’de yüzde 7’lere çekildi.
Tek haneli enflasyon
Sokaktaki enflasyon ile TÜİK’in enflasyonun tutup tutmadığı sık sık tartışma konusu olsa da ‘tek haneli enflasyon’ bu hükümetin artı hanesinde yen alıyor. 2002 yılında 29.7 olan enflasyon 34 yıl aradan sonra AK Parti hükümeti sırasında tek haneye indi. 2010’da yüzde 6.4 olan enflasyonda bir artış beklendiğinde bile artık kimse çift haneli rakamlardan söz etmiyor.
Vergi borca gitmiyor
Bir yandan faiz oranlarının düşmesi, diğer yandan borç miktarının azalması Türkiye’nin vergi gelirlerinin de daha verimli kullanılmasına neden oluyor. 2002’de devletin topladığı her 100 liranın 86 lirası faiz borçlarını ödemek için kullanırken, 2011’de bu rakam 20 liraya düştü.
Türk seçmeni için ekonomi önemli
Geçmiş yıllarda daha çok siyasi bakış açı, ideoloji gibi unsurları dikkate alarak sandığı giden seçmenin, 2001 yılındaki ağır ekonomik krizden bu yana ekonomik gelişmelere olan tepkisini sandığı yansıttığı görülüyor.
2001’deki ekenomik kriz sonrasında koalisyon ortakları DSP’nin oyunu yüzde 1’lere, MHP’nin oy oranını yüzde 8.5’e, ANAP’ın oyunu da yüzde 5’lere indiren seçmen, AK Parti’ye ise koalisyon toplamının 2 katından fazla oy verdi.
Genel seçimlerde sürekli oyunu artıran AK Parti’nin oylarının gerilediği tek seçim olan 2009 yerel seçimlerinde de ekonomi önemli bir unsur olarak görülüyor. Yılın ilk çeyreğinde ekonomi yüzde 15’e yakın daralırken işsizliğin yüzde 14’lere çıkınca, seçmen bir önceki seçimde yüzde 47 olan Ak Parti oyunu yüzde 38’lere indirmişti.