Güncelleme Tarihi:
AK Parti Hükümeti’nin 7 Haziran seçimlerinden 10 gün önce tanıtımını yaptığı ‘milli’ uçak işinde, uçağı geliştirecek Amerikan savunma şirketi SNC’nin sahipleri Eren-Fatih Özmen Çifti’nin geçen hafta Hürriyet’te yayınlanan mülakâtlarının ardından projenin şimdiye kadar kamuoyuna yansımayan detayları yavaş yavaş aydınlığa kavuşuyor. Özmenlerin, normalde savunma projeleri üstlenen Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın (SSM) kurumsal öncelikleri nedeniyle kendilerine uçak için yüzde 70 yerli üretim şartı getirdiğini, bunun ilk aşamada güç olduğunu, 1.5 milyar dolarlık projede anlaşma olmazsa bazı yatırımlarını kaybedeceklerini söylemelerinin ardından SSM Müsteşarı İsmail Demir Hürriyet’e konuştu. Demir, başta yüzde 70 yerli üretim şartı, SNC’nin kaygı duyduğu tüm konularda projenin gerçekleşmesini sağlayacak şekilde hareket edeceklerini söyledi ve “Bizim için toplam paket önemli. Belki ilk uçakta çok ufak bir yüzde yerli üretim olacak” diye konuştu. Demir, bu durumda milli uçağın yerli olup olmayacağı sorusuna ise, “328 milli uçaktır, tamamen Türk uçağıdır’ demedik, demeyeceğiz de. Hatta 628 geliştirildiğinde bile büyük ihtimalle bir kısım bileşenleri yerli olmayabilecektir. En azından ilk yıllarda… Mesela motoru…” diye cevap verdi. Demir, Mayıs ayında SNC ile üzerinde mutabakata varılan, büyük oranda Alman Dornier şirketinin tasarımı olan ve üç yıl içinde Türkiye’ye teslim edilmesi gereken 32 kişilik TRJ328 ve 2023’e kadar hazır olması planlanan yeni tasarım 70 kişilik TRJ628 uçak projeleriyle ilgili Özmenlerin dile getirdikleri noktalar konusunda şunları söyledi:
1) Yüzde 70 yerli üretim şart mı?
SSM’nin projeyi yapış tarzından değişik bir tarz yok burada. Bizim klasik yöntemlerimiz var. Ama bir uçak çıkacaksa, dört sene sonra bu uçağın yüzde 70’i yerli olsun demek, Türkiye’deki şu anda mevcut imalat kabiliyetlerimizi, alt sistemleri yapan şirketleri dizdiğinizde, ‘uçağı yapmayın’ demek olur. Biz bunu demek istemiyoruz. Biz sadece bu katkı oranlarının ne kadarını teknoloji geliştirmeye sayacağız, ne kadar ihracat oranı olacak, tüm bu bahsedilenler gerçekçi mi, hangi sürede olacak buna bakacağız. Bütün bu oranlar bizim kendi proje yapış yöntemlerimizle tutturalacak oranlar.
2) Yüzde 70 yerli şartı nasıl uygulanacak?
Bizim için toplam paket önemli. Belki ilk uçakta çok ufak bir yüzde yerli üretim olacak. Türkiye sanayiinin kabiliyetine bağlı. Biz yüzde 70’i projeyi engellemeyecek şekilde ayarlayacağız. Biz bazı geliştirme projelerinde bu yüzde 70’le ilgili esneklik de sağlıyoruz. Projenin durumuna, aciliyetine göre. Bu bizim bir iç şartımız. Kendi kendimize yerli sanayiyi nasıl geliştiririz diye ortaya attığımız bir şey. Bunun istisnaları oluyor. Bizim için önemli olan işin çıkması. Bu konuda projenin önünü tıkayacak şekilde katı olmayız.
3) Türkiye’nin bu projede hedefi ne?
Bizim burada hedefimiz sertifika sürecini yaşamış bir uçağı imal edip, endüstrimizi geliştirip, insan kaynağımızı o projede yetiştirip, Türkiye’nin adını bir ‘uçak üreticisi ülke’ olarak piyasaya sürüp, uçağı mümkün olduğunca ticarileştirip, kullanılmasını sağlayıp, satışını yapıp, ihracatını sağlayıp yaygınlaştırmak. Ondan sonra da kendi özgün uçağımızı geliştirme safhasına geldiğimizde büyük bir tecrübe yaşamış bir ülke olarak çok daha rahat yol almak. Hem insan kaynağı yetiştirme açısından hem sertifikasyon sağlayacak otoritelerin güvenini kazanma açısından hem teknoloji geliştirme açısından.
4) O zaman ‘milli’ uçak aslında yerli olmayacak mı?
Biz ‘milli uçağı’ hedefliyoruz. Biz ‘milli uçağa’ giden bir yol haritasından söz ediyoruz. Biz kızıl elmamızı söyledik. Oraya giden yola çıktık. Ama ‘328 milli uçaktır, tamamen Türk uçağıdır’ demedik, demeyeceğiz de. Hatta 628 geliştirildiğinde bile büyük ihtimalle bir kısım bileşenleri yerli olmayabilecektir. En azından ilk yıllarda… Mesela motoru… Dünyada birçok ülkede, uçak üreticilerinde motor uçak üreticisinin olmuyor. Hatta başka ülkenin oluyor. Bizim burada öncelikli hedefimiz azami ölçüde milli uçağı çıkarmak. Optimum zamanda. Nihai hedefimiz motor da geliştirmek.. Ama yarın kalkıp da 628 çıktığında ‘Buna yerli diyorlardı ama motoru yabancı’ derlerse, bunun ilk yıllarda olmayacağını biliyoruz. Ancak bu da bir hedeftir. Safha safha, inşallah olur.
İmza süreci uzundur
SSM Müsteşarı İsmail Demir, neden halen SCN şirketiyle sözleşme imzalamadıklarına ilişkin ise şunları söyledi: “Bizim sözleşme imzalama sürecimiz uzundur. Niye? Sayfalarca doküman olur. Bunu içine her türlü detayı ince ince yazıyorsunuz. Ne kadar ihracat yapabilecek, hangi parça nerede imal edilebilecek, hangi tedarikçileri kullanabilecek? Cezai şartlar, teminatlar, avanslar ne zaman ödenecek? Yüzlerce sayfa dokümandan bahsediyoruz. Biz bunu oluşturma safhasındayız. Her projede bu dokümanları hazırlamak zorundayız. Askeri projelerde tabii daha çok oluyor. Ama sivil alımlarda da bunlar böyle. Şimdi çok hızlı basit alımlarda da havacılıkta kapsamlı dokümanlar olur, oldu da. Ama maksat projenin hayata geçmesi. Yoksa onu engelleyecek, önünü kesecek, mantıksız hiçbir şeyi şart koşmadık. Nihai bir anlaşma böylesi bir projede 2-3 ayda bütün detaylarıyla çıkmaz. Tüm ekibin vargücüyle çalışmasını teşvik ediyoruz. Ekibi zorluyoruz biraz. Biraz da hızlansınlar diye. Biz SSM olarak kadro itibarıyla proje yönetiminde devredeyiz. İşin teknik detaylarını STM çalışıyor. Onların da hızlanmasını isteriz.”
Tecrübeli olduğumuz için proje bizde
“Neden bu projeyi normalde askeri projeleri üstlenen SSM yürütüyor” sorusuna ise Demir şu cevabı verdi: “Bu uçak niye bizde derseniz, askeri de dahil çeşitli amaçlarla kullanılabilecek bir uçak olduğu için ve SSM’nin bu tip proje tecrübesi nedeniyle biz devredeyiz. Başka devlet kuruluşları devreye girerse, biz memnuniyetle bu projeyi onlara devrederiz. Biz burada işin kıskançlığında değiliz. İşte bu bizim vesaire. Böyle değil. Bu bir devlet projesidir. Katkı sağlayacak tüm kurumların desteğine açığız. Yer tahsis olur, katılım olur, sipariş olur. Bu Türkiye’nin projesidir. Bu işin sivil sektör önde olup yürütülmesi de bizim için gayet kabul edilebilir ve tavsiye edilebilir bir şey.”