Güncelleme Tarihi:
1970’lerde Asya’da ortaya çıkan ve yaratıcısı Bangladeşli ekonomist Prof. Dr. Muhammed Yunus’a 2006’da Nobel ödülü getiren mikro kredi sisteminin amacı küçük çaplı iş yapmakta olan dar gelirli insanlara, bu işlerini geliştirebilmeleri ve ekonomik hayata aktif olarak katılabilmeleri için küçük miktarlarda borç para vermek. Türkiye’de de özellikle 2000’li yıllarda çok popüler olan mikro kredi sisteminin ilk uygulayıcılarından biri Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV). Vakfın bir iktisadi işletmesi olarak 2002’de kurduğu Maya, Türkiye’nin ilk mikro kredi kurumu. 15 yıl içinde 14 bin kadına mikro kredi sağlayan KEDV’nin Koordinatörü Didem Demircan şu bilgileri paylaşıyor: “Mikro girişim yürüten kadınlar kayıt dışı ekonominin ciddi bir parçası. İşlerini büyütmek için paraya ihtiyaçları var ama bordrosu veya kefili olmadığından bankalara verebilecek teminatları yok. Her ay 100 kadına mikro kredi veriyoruz. ‘Dayanışma grubu’ yöntemi kullanıyoruz. Yani kadınlar mikro kredilerine en az üç kişiden oluşan grupla başvurabiliyor. İlk defa başvuran bir kişi 900 lira alabiliyor. Artarak 3 bin-3500 liraya kadar çıkabiliyor.”
‘ŞAŞKINKARI PEKMEZİ’
İNÖNÜLÜ Cemile Karıman 44 yaşında, 18 yaşında evlendi. Eşi, engelli çocuğu olacağını öğrenince onu bıraktı. Boşandı, yeniden evlendi. İki çocuğu daha oldu. 14 yılın sonunda üç çocuğuyla, tek gelir kaynağı engelli bakım ücreti olarak yine yalnız kaldı. Odun keserek, çatı tamir ederek kıt kanaat geçimlerini sağlamayı çalıştı. Oysa en iyi bildiği iş pekmez yapmaktı çünkü doğduğu Seyit Ali köyü, pekmeziyle meşhurdu. Çocukluğundan beri bildiği ama yapamadığı işin kapısına ona bir gün sokakta gördüğü mikro kredi ilanı açtı: “Pekmez hayalim hep vardı ama üretime ayıracak bütçem yoktu. İki yıl önce ilk kredim 400 lirayla büyük bir tava aldım. Altı ay sonra ikinci krediyle kazan aldım. Bir yıl sonra ancak üçüncü krediyle pancar ve odun alarak üretime başlayabildim. Eş, dost satışa yardım etti. İlk kazancımla markete elimde parayla gitmenin rahatlığını yaşadım. Hayatımda ilk defa kuaföre gittim.” Karıman’ın eline aylık 500 lira geçiyor. Bundan sonraki hedefi atölye açmak. Pekmezine koyacağı marka ismi de hazır: “Pekmez, çok meşakkatli hazırlanır. Hiç ara vermeden kaynatmak gerekir. Benim gibi yalnız ve üç çocuklu bir kadın olarak hiç uyumadan pekmezi yapmak deli işidir. Bu nedenle pekmezimin adını ‘Şaşkınkarı pekmezi’ koyacağım.”
BORÇTAN KURTULDU
İNÖNÜ’deki dükkanda hummalı bir çalışma var. Sakine Parlar 52 yaşında, bir yandan mantı açıyor bir yandan sipariş telefonlarına yetişmeye çalışıyor. Parlar, 24 yıl Halk Eğitim’de öğretmenlik yaptığını ama büyük bir borç sıkıntısı içine düştüklerini söyleyerek başlıyor ve şöyle anlatıyor “2012’de mikro krediyle tanıştım. Bahçelerimiz vardı ama hep kendimize ürün alıyorduk. Satmaktan utanıyorduk. Mikro kredi bize güç verdi. İlk aşamada 500 lira aldım. Konserve şişesi aldım. Reçel ve salça yaptım. Eskişehir’in ekolojik pazarında ilk satıştan 250 lira kazandım. Borçlarımı kapadım, umut geldi.” Parlar, ilçede kadına bakışın da değiştiğini söylüyor: “Kocalar ‘Benim karı pazara gidemez’ diye kızıyordu. Kazancı görünce ‘Bir daha ne zaman gidiyorsunuz? Parayı hep sen idare et’ demeye başladılar. Görenek değişti, ufuk açıldı. Ayda 8-10 bin lira ciro yaptığımız oluyor.”
HAYALLER BATMASIN
Saniye Işkın 44 yaşında, İstanbul’da varlıklı bir aileye doğdu. Babasının ayrılması üzerine tüm varlıklarını geride bırakarak annesi ve kız kardeşiyle Eskişehir’e taşındı. Üniversite eğitimini üçüncü sınıfta bırakmak zorunda kaldı. Annesi ve kardeşleriyle evlere temizliğe gidiyordu. Ancak hayalinde hep bir çocuk ürünleri dükkanı vardı. Temizlikten kazandığı parayla az miktarda mal alıp pazarda satmaya başladı. Işkın, 5 yılın sonunda artık bir yön çizme zamanı geldiğini anlatıyor: “Ufak el arabamı değiştirdim. Borçla otomobil aldım. İlçe pazarlarında gelir potansiyelim arttı. Ancak ürün çeşitliliği için sermaye gerekiyordu. Mikro krediyi duydum. İlk aşamada 500 lira kredi aldım. En zor ve sıkıntılı anlarımda ilaç gibi geldi.” Işkın, sıfırdan başladığı iş hayatında 10 yılın sonunda kendi dükkanına kavuştu. Şu an aylık 100 bin liralık cirosu var. Halen mikro kredi kullanıyor. Gözleri dolarak, “Dükkanlar batabilir. Önemli olan hayallerin batmaması” diyor ve ekliyor: “Bana ‘Kadından pazarcı olmaz’ dediler. Aldırış etmedim.”
GÖZÜ KARA ESNAF
38 yaşındaki Mehlika Yarbaş’ı Eskişehir Esnaf Sarayı’ndaki butiğinde gelin buketleri hazırlarken buluyoruz. Mikro kredi hikayesini şöyle anlatıyor: “20 yaşında severek evlendim. Dokuz yıl sonra boşandığımda yanımda sadece 9 yaşındaki kızım Ayşenur vardı. Birikim yapmayı düşünmediğimden ortada kaldım. Gençken eleman olarak çalıştığım bu dükkanı sahibi devrediyordu. Babam destek oldu. Bana dükkanı aldı ama sonrası kolay olmadı. Yaz günü işler iyiydi ama kışın sıkışıyordum. Dört yıl önce yine çiçekçi iki arkadaşımla 800 liralık mikro kredi çektim. Gelen ilk parayla senet kapattım. İkincisinde İstanbul’a gidip taze mal aldım.” Yarbaş, esnaf olmanın ona gözü kara olmayı öğrettiğini söylüyor: “Kendi paranı kazanmak dünyanın en güzel duygusu. Bir dükkan daha açmak istiyorum. Bundan 10 yıl önce iş kadını olup hayaller kuracağımı söyleseler inanmazdım.”