Güncelleme Tarihi:
Türkiye'de yıllardır toplumun önünü tıkayan bugünkü sistemlerin iflas noktasına geldiğini savunan Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), ‘Manifesto’ adıyla hazırladığı ve davul çalarak tanıttığı kitap ile siyasilere, ‘‘Ya yapın, ya da çekin gidin’’ mesajını verdi.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), siyasilere ‘‘Ya yapın, ya da çekip gidin’’ mesajını verdi. ‘‘Manifesto’’ adlı bir kitap hazırlayan MESS'in Genel Sekreteri İsmet Sipahi, bilgi çağını yakalamış, üretilen zenginliği paylaşan bir Türkiye istediklerini belirterek, ‘‘Toplumun önünü tıkayan, yıllardır sürdürdüğümüz bugünkü sistemler iflas noktasındadır’’ dedi. Türkiye'nin yapması gerekenin, değişimi görüp, fırsatlara karşı hazırlanması olduğunu belirten Sipahi, ‘‘Türkiye'de siyasi sistemden eğitim sistemine, sağlık sisteminden adalet sistemine, güvenlik sisteminden vergi sistemine kadar tüm alanlarda kökünden değişim gerek. İşte bu yüzden, Türkiye bir türlü sıçrayamıyor. Ülkeyi kaplumbağa hızına mahkum edenlere sesleniyorum. Lütfen kafanızı kaldırın, dünyada olup bitenlere bakın. Ya bir yol açın, ya bir yol bulun, ya da yoldan çekilin. Geleceği düşünmeyenin geleceği de olmaz’’ dedi.
Sipahi, Türkiye'nin yapması gereken çok şey olmasına rağmen içinde bulunduğu hareketsizliğin ürkütücü olduğunu da söyledi. MESS Manifestosu'nun açıklandığı toplantıda değişime başlamayan Türkiye'nin sorunları salona getirilen bir çuvaldan tek tek çıkarılarak, grafiklerle anlatıldı. Toplantı başlamadan önce de salona gelen davulcu, ‘‘Duyduk duymadık demeyin. Çuval açılıyor’’ anonsu yaptı. Açılan çuvaldan çıkan sorunların ilk sıralarında, enflasyon, kayıt dışı ekonomi, çok sık değişen hükümetler yeraldı.
İŞTE MANİFESTO
Toplumca benimsenen demokratik, çağdaş ve gerçekçi bir vizyona sahip hükümetlere ve peşinden koşulacak bilge liderlere ihtiyaç vardır.
Hükümetler, popülizmden uzak, toplamsal değerlerimizi hırpalamayan, çağdaş uluslararası seviyede ve kalitede, tutarlı ve istikrarlı politikalar üretmelidir.
Siyaset alanı toplumun ihtiyaçlarına cevap veremez hale gelmiş, halkın siyasetçiye olan güveni erozyana uğramıştır. Terör olgusunda beslenen siyaset-mafya-bürokrasi üçgeni demokrasinin alarm çanlarının çalıyor olması için yeterlidir.
Global rekabet yarışında, ekonomi ve siyasette yeni bir sayfa açılmalıdır. Toplumun her kesimi doğru hedefler etrafında kenetlenmeli, rekabetçi stratejiler belirlenmeli.
Enflasyon sorunu çözülmeden, hiç bir ekonomik sorun çözülemez.
Bütçe açğı kapatılmadan, başta enflasyon olmak üzere hiç bir ekonomik kriterde dünya standartalarını yakalayamayız.
Ülkemizin en başta gelen sorunlarından birisi olan işsizliğin tek ilacı, yeni yatırımlar ve yeni işyerleridir.
Hükümetler, genç işgücümüze yönelik, ekonomiye katkı sağlayan üretken girişimciliğin önündeki bütün engelleri kaldırarak, yatırımlara destek vermelidir.
Toplumsal huzur ve güven, sosyal güvenlik sistemleri ile doğrudan bağlantılıdır.
Giderek büyüyen ve devlete bir baş kaldırı olan kayıtdışı kirliliğin temizlenmesi, hem ekonomiyi rahatlatacak hem haksız rekabeti engelleyecek hem de değer yargılarımızı güçlendirecektir.
Çağımızda; vasıflı, yetenekli, bilgi ve beceri sahibi, liyakâtli, lider vasıflı insan yetiştirmek, bu insanlari yetiştirecek seçkin kurum ve mekanizmaları geciktirmeden oluşturmak ve bunun ortamını hazırlamak ülkemiz için yaşamsal önem taşımaktadır.
Endüstri ilişkileri alanındaki sorunlar, hükümet-işveren-işçi kesimleri arasında karşılıklı dayanışma, güven ve işbirliği anlayışı içinde çözülebilir.
AB ile ilişkiler sağduyulu, dengeli, onurlu ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda canladırılmalıdır.
Neler yapmak istediğimizi net biçimde tanımlayarak, işi kitle dalkavukluğuna götürmeden, insan ve sermaye kaynağımızı zenginliğe dönüştürmeliyiz.
Kim, kimi sürüyor?
MESS'in davulcu ile duyurduğu Manifesto kitabının tanıtımında salona getirilen çuvaldan Türkiye'nin ağır ve çözüm bekleyen sorunları çıktı. ‘‘Siz mi atı sürüyorsunuz, yoksa at mı sizi sürüyor?’’ başlığı ile sıralanan sorunları MESS Ekonomi ve İş Bilimi Müdürü Dilek Kurt açıkladı. MESS'e göre, Türkiye'nin temel sorunlarından bazıları şöyle:
Türkiye'de 1997 yılı enflasyonu yüzde 99.1'dir. AB’de en yüksek enflasyon yüzde 4.4 ile Yunanistan'da vardır. Türkiye'deki enflasyon bu rakamın 20 katıdır.
Genç nüfusun oranı yüzde 30 olmasına ve bir kişiye istihdam yaratma maliyetinin 14.1 milyar liraya ulaşmasına rağmen yatırımcılığa halen gerekli önlem ve destek verilmemektedir.
Girişimcilik gereksiz yükler ile bezdirilmekte, gerçek anlamda özendirilmektedir.
Sosyal güvenlik sistemimiz iflas etmiş, vergi sisteminde adalet sağlanamamış, milli ücret politikası belirlenememiş ve gelir dağılımı giderek bozulmuştur.
Türkiye, kıt kaynaklarını daha iyi kullanabilmek ve dünya ile rakebet edebilmek için verimliliği artırmak zorunda olmasına rağmen kamu kesiminin verimsizliğinin faturasını ödemeye devam etmektedir.
Türkiye'nin daha çok demokrasiye ihtiyacı vardır. Demokrasi; örgütlü toplum, uzlaşma ve diyalogtur.