Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2010 00:00
Merkez Bankası, karşılık oranlarını değiştirerek krizden çıkış stratejisinin ilk adımını attı. Merkez Bankası yüzde 9’a düşürdüğü zorunlu karşılık oranını 17 ay sonra yarım puan yükseltti. Çıkış stratejisi kapsamında piyasadaki döviz likiditesini azaltmak için, yabancı para yükümlülüklerinde zorunlu karşılık oranını yüzde 9.5’e çıkaran Merkez Bankası, bu artışla piyasadan yaklaşık 700 milyon dolar döviz likiditesi çekeceğini hesapladı.
Resmi Gazete’nin dünkü sayısında Merkez Bankası’nın “Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği” yer aldı. Buna göre, banka, Türk parası yükümlülüklerde yüzde 5 olan zorunlu karşılık oranını değiştirmezken, yabancı para yükümlülüklerde yüzde 9’dan yüzde 9.5’e çıkardı. Tebliğ, 30 Nisan 2010 tarihli zorunlu karşılık cetvelinden geçerli olmak üzere dünden itibaren yürürlüğe girdi. Krizden çıkış stratejisin ilk hamlesi olan bu artışın, piyasadaki
dolar miktarını azaltıp, yukarı yönlü bir etki yapması bekleniyor. Ancak uygulamaya cuma günü geçilecek olmasının da etkisiyle, karar 1.48 TL’nin altında seyreden dolara herhangi bir etki yapmadı. Merkez Bankası, dün ayrıca 3 Mayıs vadeli 500 milyon lira tutarında repo ihalesi açarken, dünkü
döviz alım ihalesinde de 27.4 milyon dolar opsiyon kullanıldı. Böylece toplam alım miktarı 57.4 milyon dolar oldu. Zorunlu karşılık oranı, bankaların mevduat olarak topladıkları paraya karşılık olarak merkez bankasında tutmak zorunda oldukları tutarın kanunen saptanan oranını ifade ediyor. Merkez bankaları bu oranı bir para politikası aracı olarak kullanabiliyor. Zorunlu karşılık oranı düşürüldüğünde, zorunlu karşılıkların bir kısmı kullanılabilir hale geldiği için, piyasada likidite oluşuyor. Bu da bankaların
kredi tabanının ve para arzının artmasına neden oluyor.
‘Zorunlu’ silahını krizde kullanmıştı
MERKEZ Bankası, zorunlu karşılık silahını, küresel krizin kendini en çok hissettirdiği dönemde kullanmış, Türk Lirası ve dolardaki zorunlu karşılık oranlarını düşürmüştü. Merkez Bankası, 5 Aralık 2008’de yaptığı bu operasyonla yüzde 11 olan yabancı para zorunlu karşılık oranında 2 puan indirim yapmış, böylece bankacılık sistemine yaklaşık 2.5 milyar dolar ilave döviz likiditesi sağlamıştı. Ancak, banka 14 Nisan’da açıkladığı çıkış stratejisinde ise şunları belirtmişti: “Merkez Bankası’nın kriz döneminde sağladığı imkanlar, rehavete yol açmamalı, bankacılık sistemi etkin döviz likiditesi yönetimini sürdürmelidir. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde, küresel piyasalardaki normalleşme belirginleştikçe, döviz likiditesine ilişkin sağlanan imkanların kontrollü ve aşamalı olarak kriz öncesi seviyelere getirilmesi planlanmaktadır.”
Çekirdek enflasyon nisanda da artacak
MERKEZ Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 13 Nisan’daki toplantısının özetlerini yayınlarken, enflasyon, faiz ve büyüme konusundaki öngörülerini paylaştı:
Çekirdek enflasyon geçen yılki vergi indirimlerinin baz etkisiyle nisanda da artacak.
İktisadi faaliyetteki toparlanma kademeli olacak.
2010 son çeyrekte ve 2011 ilk çeyrekte enflasyonda belirgin düşüşler olacak.
Önümüzdeki dönem enflasyon beklentilerinde artış sürer, genel fiyatlama davranışlarında bozulmaya yol açarsa banka gerekli tedbirleri almakta tereddüt etmeyecek.
Küresel ekonomideki sorunlar tam giderilemedi, politika faiz oranlarının bir süre daha mevcut düzeylerde tutulması ve uzun süre düşük düzeylerde seyretmesi gerekebilir.
Geçen yılın aynı dönemindeki düşük baz etkisi nedeniyle yılın ilk çeyreğinde yıllık büyüme çift haneli gerçekleşecek.
İlk çeyrek göstergeleri iktisadi faaliyetin toparlanmaya devam ettiğini gösteriyor. Sanayi üretimi ilk çeyrekte çift hareli çıkacak ve mart ayında bir miktar hızlanacak.